Heves ve telef

Bazen insanın zihninin arkasında tuttuğu karanlık düşünceler dilinden çıkıverir. Bu öyle bir durum değil. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerine çalışılmış yazılmış bir metni, üstüne basa basa okudu. Dili sürçüp ağızdan çıkıverme değil, yeni bir durumun yarı resmi ilanıyla karşı karşıyayız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan isim vermeden Kemal Kılıçdaroğlu’nu alaya aldı, sözü Ekrem İmamoğlu’na getirdi ve şu cümleyi kullandı: “Bakalım Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyaset girdabında telef olup gidecek.”

İki kelime; kritik heves ve telef. Özenle seçilmiş ve hedefi 12’den vuran kelimeler. Adeta bir siyasal tasfiye bildirisi.

***

Sandıklı sistemlerde bütün siyasi partiler aynı şey hedefler: İktidar olmayı. Cumhurbaşkanlığı Sisteminde öne çıkan siyasi figürlerin hedefi de bellidir, Cumhurbaşkanı olmak. Sandığın doğası bunu getirir. Erdoğan her konuşmasında daha da hedefe odaklı seçtiği kelimelerle siyaseti bir hak olmaktan çıkartıyor. Koltuğu sadece kendisinin “hak ettiğini” ima ediyor, bunun dışındaki siyaset faaliyetlerini ayıp hatta gülünç olarak işaret ediyor.

Bu, muhalefetin sadece siyasi olarak değil, ontolojik olarak dışlanmasıdır. Pierre Bourdieu siyasal alanı şöyle tanımlar: “Siyasal alan, içindekilerin oyun kurallarına riayet ettiği bir sahadır. Ancak bu kuralların ‘kimin oyuncu sayıldığı’ üzerinde sürekli mücadele yürütülür.”

Erdoğan “heves” ve “telef” derken tam da buradan yola çıkıyor. Muhalefetin bir oyuncu olmaya haddi olmadığını bize duyuruyor. Bunun daha açık ifadesi şudur: Siyasal alan muhalefete büyük ölçüde kapanmıştır.

***

Erdoğan’ın bu konuşmasından birkaç gün sonra 1 Mayıs Emek Bayramı nedeniyle neredeyse tüm İstanbul’un abluka altına alınmasını da aslında tam da buraya bağlamak gerekir.

Malum, Emek Bayramı için kimse Taksim’e çıkıp slogan atamasın, pankart açamasın diye bütün şehir felç oluyor. İnsanlar işine gidemiyor, hastaneye ulaşamıyor. 20 milyonluk şehir fiili bir işkenceye maruz kalıyor.

***

Fiili ancak bir o kadar sembolik bir durum. Kamusal alan kamuya, siyasi alan da siyasetçiye kapanmış durumda.

Geriye sadece Sayın Erdoğan ve etrafı kalıyor. Şimdi soru bu gömleğin Türkiye’ye dar gelip gelmeyeceği.

PAZAR ÖNERİSİ

Pazar yazıları pazar yazısı olmaktan maalesef çıktı, bu durum için sizden özür diliyor. Ve belki de akıl sağlığınızı korumaya yarayacak bir öneride bulunmak istiyorum.

Marsel Dirsus’un How Tyrants Fall isimli kitabı, geçmişten günümüze ışık tutuyor. Siyaset sevenlere şiddetle tavsiye ediyorum.