Erdoğan sonrası

Haftanın işini Adem Metan yaptı. YouTube kanalının bu sezon ilk röportajını eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile yapmış. Adem, Soylu’ya herkesin düşündüğü hatta arasında konuştuğu ama yüksek sesle sormaya cesaret edemediği şeyi sormuş: Erdoğan sonrası ne olacak?

Muhalif bir gazeteci sorsa, çok spekülasyon yaratacak hatta soranın da başına iş getirebilecek soruyu Adem Metan’ın sorması yerinde oldu. Böylece konuyla ilgili konuşma başlayabildi. Soylu, tanıtım videosunda gördüğümüz kadarıyla, “Erdoğan kimi işaret ederse koşulsuz onu desteklerim” diyor.

Röportajın tamamı Adem Metan’ın kanalında perşembe günü yayınlanacak ve anlaşılan epey ses getirecek.

Adem’in sorusunu ve Süleyman Soylu’nun verdiği cevabı Ali Tarakçı, Bilal Erdoğan’ın ayak sesleri olarak yorumlamış.

***

Erdoğan sonrasına ilişkin bir başka yazı da Yeni Akit gazetesinde, Yüksel Tokur tarafından yazıldı. Tokur da yazısında Hakan Fidan’ı işaret ediyor. Şöyle demiş:

“Aslında biz de istiyoruz ki, milletin adamı RTE çok yoruldu, artık kendisine ve ailesine zaman ayırsın ömrünün kalan kısmında!

Öyle sizin gibi körü körüne; ‘O gitsin de kim gelirse gelsin, ülke ne olursa olsun’ diyemiyoruz. Çünkü ülkemize, milletimize olan sevdamız var.

Hem; o koca çınar yıkılıp gitse bile, mutlaka yerini dolduracak bir ‘FİDAN’ yetiştirmiştir!”

***

Eğer iktidar çevrelerinde Erdoğan sonrasına ilişkin konuşmalar başladıysa 19 Mart operasyonunu belki de buradan okumak gerekir.

Anketlerin ve sokağın nabzının bize gösterdiği şu, Ekrem İmamoğlu hapse girmeseydi, iktidar kendisini daha zorlayıcı bir ortamda seçimlere gidecekti.

İmamoğlu’nun tutuklanması siyaset sahasını epey dağıttı. CHP’de iç kavganın ateşi yakıldı. CHP normal koşullar altında Türkiye’nin mevcut sorunlarını vurgulayacak ve çözüm önerileri üzerine çalışacak, il il miting yapacakken, önceliği içeri atılan belediye başkanlarına vermek durumunda kaldı. Şu anda Özgür Özel yönetiminde CHP, içine düştüğü fırtınada gemiyi sağ salim limana yanaştırmaya çalışıyor.

***

Erdoğan iktidara geldiği günden bu yana Türkiye’yi sağ popülizmin değişik veçheleriyle yönetti. Siyaset en iyi, hep iyi biz ve hep kötü, en kötü onlar ikiliği üzerinden yapılageldi. Bu Erdoğan’ın yürütebildiği ama her siyasetçinin kazanmayı garanti edemeyeceği bir siyaset.

Erdoğan sonrasında yerine gelecek kişinin önünde iki yol var, ya antagonist siyaseti sertleşerek devam ettirecek. Bunu yapmak için sürekli iç dengelerle uğraşması, saray oyunlarıyla vakit harcaması gerekecek. Ya da antagonizmden agonist siyasete geçecek. Yani Türk siyaseti rekabetçi yapısına kontrollü bir biçimde geri dönecek. Zira zaten “mıntıka temizliği” yapılmış, gereken ayar verilmiş olacak.