Sonu yaklaşan her iktidarda olduğu, AKP iktidarının bugünlerinde de rezaletin bini bir para, yetişmek, hepsini yazmak imkansız.
Jakoben AKP’nin “ayrıcalıklı sınıfına” bahşettiği avantajlar arasında popüler olanların başında “çakarlı otomobiller” geliyor, biliyorsunuz.
İktidara eklemlenmiş olduğunuzun, her türlü yasanın üzerinde olduğunuzun, hiçbir kuralı takmak zorunda olmadığınızın mavi kırmızı ışıklı tabelası gibi çakarlar. İlan ediyorsunuz herkese, “Ben bu iktidarın nimetlerinden hepinizden çok faydalanırım ve bana kural mural sökmez” diye dolaşıyorsunuz ortalıkta.
Geçiş üstünlüğünüz, başkalarına yasak olanı yapabilme ayrıcalığınız var.
Tam bir AKP anlayışı.
Bir ara çoğalmışlardı.
Neredeyse FİAT Egea’da bile çakarla gezenler vardı.
Baktılar “Ayrıcalık ayağa düşüyor”, hemen sınırlama getirdiler.
Lüks olacak.
30 milyonluk Range Rover’ler, 30 milyonluk Maybach’lar, 25 milyonluk G Serisi Mercedes’ler, Audi A8’ler, A6’lar ışıklarını saça saça
yollarda hiçbir kural tanımadan fink atar oldu.
Önde tek tip kıyafetiyle koruma polisleri, arkada sonradan edindiği zenginliğin keyfini süren kimi tipli, çoğu tipsiz adamlar.
Arada yurda kaçak sokulmuş otomobilleri kullanmaktan çekinmeyen iktidar trolü sözde gazeteciler.
Bu çakarlı araç meselesinde ilk patlayan Cübbeli Ahmet’in kızı oldu. Hani şu Palazoğlu olan. İBB soruşturmasında sanıklardan biri olan ailenin gelini.
G 500 Mercedes’i ile çakarlarını çaka çaka trafiği alt üst edince sosyal medyaya düştü.
Sonra çakarı iptal edildi.
Kimse sormadı “İptal etmek için vermiş olmanız gerek. Bu Palazoğlu ailesine hangi gerekçe ile geçiş üstünlüğü sağlayan çakarı verdiniz” diye.
İptal edildi diye sevindi herkes.
İki gün önce de bir başkası patladı.
Bu kez Mercedes S 450 d 4Matic bir otomobil. Direksiyonunda bir kadın, bir kadın da yanında.
O da aynen çakarlarını çaka çaka emniyet şeridine girmiş, geçiş üstünlüğü hakkını kullanıyor.
“Ulan kim bu kadınlar” derken iş ortaya çıktı.
Otomobil Menzil Tarikatı’nın bir kolunun sözde şeyhine aitmiş.
Yakalanınca o da iptal.
Bir de üzerine ceza.
Millet yine sevinçli.
Yahu ne seviniyorsunuz.
Asıl soruyu niye sormuyorsunuz.
Bir sözde şeyhe niye geçiş üstünlüğü veriyorsunuz!
Eğer bihakkın verdiyseniz niye iptal ediyorsunuz.
Asıl sorulması gereken soru şu: Gerçekten korunması gereken devlet adamları ve siyasetçiler dışında bizim paramızla, bizim vergilerimizle kimleri koruyor, kimlere bize karşı üstünlük sağlayan bu çakarlı araçları kullanma hakkı veriyorsunuz!
Açıklayın, listeyi de bir bilelim.
Kim bu AKP’nin ayrıcalıklı kitlesi.
Bilelim.
El kesesinden itibar satın almak
Çakar ve koruma vermekle bitmiyor ki mesele.
Utanmadan, arlanmadan üzerimizde yaşıyorlar, her açıdan.
Darbe girişiminin genelkurmay Başkanı, sonranın Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar general.
Haliyle korunuyor.
Hiçbir itirazım yok.
Eski Genelkurmay başkanları ya hapse atılır ya korunur.
Millete yüktür ama mecburen taşınır.
Ama artık siyasetçiye dönüşen ve siyaset için memleketi gezen eski genelkurmay başkanının masraflarını da biz ödemek zorunda
değiliz.
Hulusi Akar Nevşehir’e gitmiş.
Nevşehir Valiliği Akar’ın ziyareti için 16 bin 800 TL’ye iki adet araç kiralamış.
Yetmemiş.
Akar’ın korumalarının 88 bin TL’lik yemek faturalarını da ödemiş.
Gazeteci İsmail Arı da bunu yakalamış.
Haber yapmış.
Valilik ne yapmış!
Hemen İsmail Arı’yı yalanlamış.
“Yok öyle bir şey” demiş.
İsmail Arı ne yapmış.
Bununla ilgili resmî belgeyi paylaşmış.
Valilik ne yapmış.
Resmî belgeyi ortadan kaldırmış.
Allah’tan Arı’da kopyası kalmış.
Belli ki yapılan iş yasal değil.
Yasal olsa Valilik “Bilmem kaç sayılı yasa gereği bu harcamalar valilik ve il özel idaresi tarafından karşılanmaktadır” derdi.
Yalanlayıp, sonra da belge silmezdi.
Zannetmeyin ki, Hulusi Akar tek örnek.
Her gün yüzlerce AKP’li yöneticinin, eski bakanın yeme içme gezme paralarını biz ödüyoruz.
Bazen valilikler, bazen AKP’li belediyeler.
İBB AKP’nin elinde iken, bu gibi işler için ayrı bir lüks araç filosu vardı.
Eski TMBB başkanlarını, eski bakanları AKP’li İBB tarafından tahsis edilmiş lüks araçlarla İstanbul’da gezerken çok gördüm.
İtibardan tasarruf olmuyor bu görgüsüzlükte.
Hele hele itibar el kesesinden satın alınınca.
Belli ki tadına doyum da olmuyor.
Yalan olduğunu bile bile nasıl yazıyorlar
Sosyal medyaya ve iktidar yanlısı medyanın bir bölümüne bir görüntü servis edildi.
Bir garajda sıralınmış kimi eski, kimi yeni lüks araçlar ve birkaç antika otomobil.
Başlık şöyleydi: “Ekrem İmamoğlu’nun bir garajda sakladığı lüks otomobil koleksiyonu bulundu”
Ortalık çalkalandı.
Muhtemelen habere en çok İmamoğlu ailesi şaşırdı.
Çünkü Ekrem İmamoğlu’nun böyle bir koleksiyonu olduğunu ne eşi ne de çocukları biliyordu.
Birkaç saat sonra gerçek ortaya çıktı.
Otomobiller Ekrem İmamoğlu’na ait değildi.
Otomobillerin sahibi, AKP’nin ortağı MHP’nin bir milletvekili Levent Uysal’a daha doğrusu Levent Uysal’ın eşine aitti.
Peki, AKP medyası ve trolleri kısa sürede ortaya çıkacağı aşikar böylesine aşağılık bir yalanı nasıl söyleyebiliyorlardı!
Çok basit.
Onların hedefi, memleketin okuyan yazan, inceleyen, araştıran, gerçeği arayan insanları değil ki!
Onlar belirli bir kitleye hitap ediyorlar.
Haberi sadece onlardan alan, önünü arkasına sormayan bir kitleye.
Haberin yalan olduğu bir süre sonra anlaşılıyor ama onlar haberin yalan olduğunu duyurmuyorlar ki!
Onları okuyanlar, bugün hâlâ o koleksiyonun İmamoğlu’na ait olduğunu düşünüyor ve İmamoğlu’na sövüyorlar.
Taktik bu kadar basit.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Yönetenlerin korkusu bayramları ıstıraba dönüştürmediği zaman.