Avrupa’dan Mehmetçiğe vize muafiyeti!

ABD’nin NATO’yu Ukrayna’ya genişletme hamlesinin en ağır sonuçlarından biri Ukrayna’nın “Amerikan sömürgesine” dönüşmesi oldu: Trump’ın Zelenski’ye zorla kabul ettirdiği “ABD-Ukrayna Yeniden Yapılandırma Yatırım Fonu”, Ukrayna’nın Düyunu Umumiye’sidir.

Anlaşma Beyaz Saray yetkilileri tarafından “ABD’nin bugüne kadarki askeri ve finansal desteğinin karşılığında, Ukrayna’nın doğal kaynaklarına erişim imkânı” diye tarif ediliyor. Burada “erişim imkânı” kısaca “çökme” anlamına geliyor. Çünkü Ukrayna’nın doğal kaynaklardan elde ettiği her türlü gelirin yüzde 50’si bu fona aktarılacak, fonu da 3’ü ABD’li, 3’ü Ukraynalı yönetecek.

UKRAYNA’DA AVRUPA KAYBETTİ

ABD’nin Ukrayna hamlesinin bir diğer kaybedeni de Batı Avrupa oldu. ABD’nin zoruyla Rusya’ya uyguladıkları ambargo en çok Batı Avrupa ekonomilerini vurdu. Rusya’nın ucuz enerjisi yerine ABD’nin pahalı LNG’si sanayi maliyetlerini artırdı, Avrupa ekonomileri daraldı, işsizlik ve enflasyon arttı.

Ama Batı Avrupa başkentleri ve AB şefleri hâlâ bundan bir ders çıkarmış görünmüyor. Trumplı ABD Ukrayna’da barış ararken AB Ukrayna’yı Rusya’ya karşı savaş pozisyonunda tutabilme peşinde. Dahası Trump’ın Ukrayna müzakerelerinden çekilme olasılığı karşısında da B planı hazırlamaya çalışıyorlar.

AB’nin başındaki bir başka problem de “Avrupa Güvenlik Mimarisi” sorunu. Zira ABD’nin oluşturduğu AB-Rusya cepheleşmesi, şimdi Brüksel’i ek savunma problemleriyle de karşı karşıya getirdi.

ÜÇ DENİZ GİRİŞİMİ

Avrupa’nın nasıl bir güvenlik mimarisi şekillendireceği konusu, daha önce bu köşede incelediğimiz gibi, Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.

Üstelik şimdi bir de “Avrupa içinde Avrupa” konusu var. Gerçi yeni değil, geçen yıllarda bu köşede yine değinmiştik ama konjonktür bu “Avrupa içinde Avrupa” çabasını da hızlandırdı. Polonya merkezli “Üç Deniz Girişimi”nden bahsediyoruz.

2015’te Polonya’nın Hırvatistan’la birlikte başlattığı ve Baltık, Adriyatik ve Karadeniz’i esas olan Üç Deniz Girişimi, artık 13 AB üyeli bir platform. Üstelik ABD, AB Komisyonu, Almanya ve Japonya’dan sonra, geçen hafta Türkiye de Üç Deniz Girişimi’nin stratejik ortağı oldu.

Böylece Avrupa’yla Rusya’nın arasında Baltık’tan Akdeniz’e inen stratejik bir hat oluştu. Ve böylece önce kalkınma projesi gibi sunulan girişim, kıtanın kuzey-güney yönünde inşa olan bir güvenlik platformuna dönüşmeye başladı.

WASHİNGTON’UN İKİ AMACI

ABD, Üç Deniz Girişimi’ni iki nedenle destekliyor.

1) Öncelikle 13 AB üyesinin oluşturduğu bu yapıyı, 14+1 üyeli Çin - Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri İşbirliği Platformu’na karşı bir dengeleyici olarak görüyor.

2) Öte yandan FransaAlmanya merkezli Batı Avrupa’ya karşı Polonya merkezli bir Doğu Avrupa’nın öne çıkmasını, Avrupa’nın daha kolay kontrolü olarak değerlendiriyor Washington.

AB’YE DEĞİL, SAVUNMASINA ÇAĞRI

Türkiye mi? Üç Deniz Girişimi’ne sadece AB üyesi ülkeler üye olabiliyor. Türkiye, girişime katkı sunabilecek ülkeler grubu olarak nitelenen stratejik ortaklar içinde. Ve bunun bir AB üyeliği hevesi oluşturmaması için de baştan uyarıyorlar.

Türk gazetecilerle bir araya gelen Polonya Dışişleri Bakan Yardımcısı Anna Radwan açık açık söyledi: “Türkiye’nin Avrupa güvenlik mimarisinde yer alması konusunda bir irade var. O mimari şu an doğuyor. Ancak savunma alanındaki yaklaşımlar, AB üyelik tartışmalarının dışındadır.” (BBC Türkçe, 1.5.2025).

Yani sadece kendilerini koruyacak Mehmetçik istiyorlar, Mehmet’in turistine bile tahammülleri yok!