Ortadoğu’nun enerji haritası Türkiye’yi devre dışı bırakabilecek Irak-Suriye petrol boru hattı projesiyle değişebilir. Irak’ın 2003’ten bu yana pasif bekleyen Kerkük–Baniyas petrol boru hattını tekrar canlandırma kararı, yalnızca bir altyapı yatırımı değil; bölgedeki güç dengelerini sarsacak stratejik bir hamle anlamına geliyor. Türkiye, bu koridorun devreye alınması halinde hem transit gelirlerini hem de bölgedeki “enerji dağıtım merkezi” iddiasını kaybetme riskiyle karşı karşıya. Ankara’nın artık uykuya yatma lüksü yok.
Irak: yeni ihracat kanalları
Irak, Petrol İhracatçısı Ülkeler Örgütü OPEC’in Suudi Arabistan’dan sonra ikinci büyük üreticisi olarak günde 3,5 milyon varili aşkın petrolüyle küresel enerji piyasasında kritik bir oyuncu. Ancak bu üretimin yüzde 85’i Basra Körfezi’ne bağımlı. Hürmüz Boğazı’ndaki bir gerilim, ambargo ya da deniz güvenliği krizi, Bağdat’ın milyarlarca dolarlık gelirini bir gecede sekteye uğratabilir.
Kerkük–Ceyhan hattı bir zamanlar 400–500 bin varil/gün sevkiyat kapasiteli olsa da son yıllarda hukuki anlaşmazlıklar ve güvenlik sorunları nedeniyle adeta durmuş halde. Ankara bunu müzakerelerde koz olarak kullanıyor.
Irak’ın önceliğiyse ihracat kanallarını çeşitlendirmek; Kerkük–Baniyas koridoru da tam bu noktada öne çıkıyor.
Ceyhan yerine Baniyas mı?
Suriye iç savaşıyla ekonomik altyapısı ağır darbe alsa da Akdeniz’e kıyısındaki Baniyas Limanı hâlâ işlevsel.
Kerkük’ten Baniyas’a uzanacak hat, Irak petrolünü hem doğrudan Akdeniz’e dökecek hem de Avrupa’ya kısa yoldan nakletme fırsatı sunacak.
Gerçi Ceyhan/Yumurtalık terminali sadece Kerkük ve Musul petrolünü değil, Azerbaycan petrolünü de Akdeniz’e taşıyor. Ancak Kerkük-Baniyas hattıyla Suriye, yeniden inşa sürecinde petrol gelirlerinden beslenen önemli bir enerji dağıtım merkezi konumuna gelebilir. Bu da hem Şam yönetimine yeni bir gelir kaynağı hem de bölgesel güç dengelerinde Suriye’nin eski statüsünü kısmen de olsa geri kazanması demek.
Irak ve Suriye Kürt bölgeleri
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) kontrolündeki petrol sahaları yıllardır Ceyhan üzerinden fiili bağımsız gelir sağlıyordu. Uluslararası Tahkim Kurulu’nun 2023’te aldığı karar, bu kanalı büyük ölçüde tıkadı ve KBY’yi mali krizle karşı karşıya bıraktı.
Kerkük–Baniyas hattı işletmeye alınırsa Bağdat, kuzeydeki petrol gelirinin kontrolünü tamamen eline alabilecek. Bu, Kürt özerkliğinin ekonomik dayanaklarından birini daha zayıflatıp bölgeyi merkezi yönetimin gölgesine çekecek güçlü bir araç olarak işlev görecek.
Suriye cephesindeyse Deyrizor ve Haseke gibi doğu sahalarında ABD destekli SDG/PYD kontrolü sürerken, Şam yönetimi bu koridoru canlandırarak ilgili bölgeleri yeniden ulusal enerji şemsiyesi altında toplamayı amaçlıyor. Dolayısıyla PYD/SDG oluşumlarının siyasi ve ekonomik özerklik talepleri de ciddi bir sınavdan daha geçecek.
Kerkük–Baniyas koridoru faal hâle gelirse bu Türkiye’nin en hızlı ve güvenilir çıkış imajını sarsabilir, taşımacılık gelirlerini sarsabilir, bölgesel pazarlık gücünü azaltıp stratejik etkisini zayıflatabilir.
Dört önemli nokta
Uyuyan güzel uyanıyor ve Türkiye’nin şimdi uykuya yatma zamanı değil. Bu koridorun enerji haritasını yeniden çizmesine fırsat vermeden, Ankara şu adımları derhal hayata geçirmeli:
1- Kerkük–Ceyhan hattı modernizasyonu: Boru hattının bakım, güvenlik ve dijital izleme yatırımlarını hızla tamamlayarak Irak’a hâlâ Türkiye’nin en uygun çıkış kapısı olduğu kanıtlanmalı.
2- Yeni ticaret ve yatırım modelleri: Ortak rafineri projeleri, serbest enerji bölgeleri, yatırım teşvikleri ve doğrudan alım garantileriyle Kerkük–Ceyhan güzergâhı ekonomik açıdan da çekici hale getirilmeli.
3- Irak KBY ve Bağdat’ın arası bulunmalı: Kürt bölgesinin ekonomik çıkarlarını da gözetecek, gelir paylaşımı mekanizmaları kurarak Ceyhan’a olan güveni yeniden inşa etmek.
4- Suriye ile enerji diplomasisi: SDG/PYD kontrolündeki sahalarda teknik rehabilitasyon teklifiyle Şam yönetimiyle enerji iş birliğini derinleştirmek; Baniyas hattını bir alternatif değil tamamlayıcı bir seçenek olarak sunmak.
Acele etmek gerekiyor
Kerkük–Baniyas koridoru, dört duvar arasında kalmış “uyuyan güzel” değil; operasyonel hale gelirse Türkiye’nin stratejik menfaatlerini zedeleyecek şekilde Ortadoğu’nun dengelerini yeniden kuracak bir hamle. Enerji hiçbir kaba sığmaz, engellenemez, akacak mecrayı mutlaka bulur. Türkiye eğer bu süreçte kritik eşiği kaçırırsa, “enerji merkezi” hayali suya düşer, bölgesel nüfuz ve gelir kaybı kaçınılmaz olur.
Ankara artık kısa vadeli çözümler değil, kapsamlı, stratejik bir seferberlikle hem kendi çıkarlarını hem de bölge istikrarını garanti altına almak zorunda.
Aksi takdirde “uyuyan güzel” uyanacak ve Türkiye’nin bu oyunun dışında bırakılması süreci başlayacak.