Rantçı zihniyet değişmeli

İstanbul, nasıl bir deprem riskiyle karşı karşıya olduğunu önceki gün yaşarak gördü.

Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem İstanbulluları sokağa döktü.

Deprem sadece İstanbul’da değil Marmara, Trakya ve Kuzey Ege bölgesinde de şiddetli şekilde hissedildi.

İzmir’den Ankara’ya kadar çok geniş bir bölgede kendini hissettirdi.

Ortaya çıkan görüntüler Türkiye’nin bir deprem ülkesi olmasına karşın gerekli önlemleri almadığını bir kez daha gösterdi.

İstanbul’da belirlenen 470 deprem toplanma alanının 400’üne inşaat yapıldığı gerçeği de ortaya çıktı.

İstanbulluların Ekrem İmamoğlu’nun belediye başkanlığı süresinde yapılan parklara ve vadilere koştukları da görüldü.

Bir kez daha gördük ki Türkiye’de depreme hazırlık konusunda bir ilerleme kaydedilmemiş.

Türkiye’de insan hayatı hâlâ çok ucuz.

Bilim insanları doğal afetleri önlemenin mümkün olmadığını ancak can kayıpları dahil verdiği zararın önlenmesinin, en aza indirilmesinin mümkün olduğunu vurguluyorlar.

Gelişmiş ülkelerde artık deprem nedeniyle can kayıpları ya hiç olmuyor ya çok az sayıda oluyor.

Bunun en önemli nedeni, bu ülkelerde özellikle deprem bölgelerinde yapıların depreme karşı dayanıklı inşa edilmesi.

Türkiye’de ise maalesef böyle değil.

Yapılaşmada denetimsizlik ve cezasızlık hâkim olduğu için etkili bir denetim ve ceza sistemi yok.

Müteahhitlerin malzemeden çalarak yaptıkları binalara torpil veya rüşvetle iskân veriliyor.

Türkiye’de insanın hayatı o kadar önemsiz ki iktidar çıkardığı imar aflarıyla övünüyor.

İmar affı övünülecek bir şey değil.

İmar affı demek kötü ve eksik malzemeyle yapılmış, depreme dayanıklı olmayan binalara iskân izni vermek demek.

Bu, “önemli olan insan hayatı değil, rant” demek, “müteahhit daha çok kazansın” demek.

Bu zihniyet değişmedikçe Türkiye’nin doğal afetlerde on binlerce can kaybetmesinin önüne geçilmesi de mümkün görünmüyor.

Depreme hazırlıklı olmadığımızı 11 ilimizde büyük yıkıma yol açan 6 Şubat depreminde acı bir şekilde gördük.

Depremde resmi açıklamalara göre 57 bin vatandaşımız hayatını kaybetti

Bugün bile hala yakınlarının cenazelerine ulaşamamış vatandaşlar var. İki yıllık süreye karşın çocuklarının, torunlarının cenazesini bulamadıklarını söyleyen depremzedeler var.

Cumhurbaşkanlığı raporuna göre depremden etkilenen bina sayısı 11 ilde toplam 2 milyon 618 bin 697.

6 Mart 2023 tarihi itibarıyla 1 milyon 712 bin 182 binada yapılan hasar tespit çalışmaları sonucunda 35 bin 355 binanın yıkıldığı, 17 bin 491 binanın acil olarak yıkılması gerektiği, 179 bin 786 binanın ağır, 40 bin 228 binanın orta ve 431 bin 421 binanın az hasarlı olduğu saptandı.

Bu tablo Türkiye’de yapıların depreme dayanaksız inşa edilmediğini gösteriyor.

Bu can alıcı sorun torpille, rüşvetle iskan vermek, oy için imar affı çıkarmak, malzemeden çalmak, insan hayatını değil rantı esas almaktan kaynaklanıyor.

Bu anlayış yok edilmedikçe büyük facialar yaşamamız maalesef kaçınılmaz.