ÖSO İsrail’i vurdu mu!

Geçen hafta ABD Başkanı Trump’ın Türkiye’ye gelmeyeceğini, daha doğrusu, sokaklarda gençlerin eylemleri sürerken Türkiye’yi ziyaret etmesinin söz konusu olmadığını yazdım.

Bilginin kaynağı ABD idi. Belli ki, ABD yönetimi İmamoğlu’nun tutuklanmasının ABD’nin izniyle gerçekleştiği iddialarından rahatsızdı ve bu dönemde Türkiye’de başkan düzeyinde görüntü vermek istemiyordu.

Bu bilgiyi bana ulaştıran kaynak hafta sonunda bir mesaj attı.

“Ararsan ilginç bir bilgi var. Çok güvenilir bir yerden aldım.” diyen bir mesaj.

Mesajı aldığımda uçağa binmek üzereydim.

Uçaktan iner inmez aradım.

“Vereceğim bilgi yüzde 99 güvenilir bir kaynaktan geldi. Siyasetçiler söz konusu olunca yüzde 100 demek zaten mümkün değil.” diye söze girdi ve sonra bir soru ile başladı.

“İsrail Başbakanı Netanyahu’nun 5 Nisan’da Beyaz Saray’ı ziyaret edip, orada ‘Türkiye ile karşı karşıya gelmek, Türkiye ile çatışmak istemiyoruz’ dediğini hatırlıyorsun herhalde.”

“Tabii ki, hatırlıyorum.”

“Peki, aynı günlerde galiba bir ya da iki gün önce sizin Dışişleri Bakanı’nın da aynı şeyi söylediğini hatırlıyorsundur.”

“Evet, hatırlıyorum. Galiba 4 Nisan’da Hakan Fidan da ‘Suriye’de İsrail ile karşı karşıya gelmek istemiyoruz’ demişti.”

“Tamam. Hafızan yerinde. Peki, her iki tarafın da aynı günlerde hemen hemen aynı kelimelerle benzer açıklamaları niye yaptığını hiç merak etmediniz mi?”

“Zannederim İsrail’in Suriye’nin güneyini işgal etmesi ve T4 üssünü vurması üzerine Türkiye’nin sert tepkisinin çatışmaya dönmesinden korkuluyordu. O yüzdendir.”

“Sana duyduklarımı anlatayım, hangi yüzden olduğunu anlarsın” dedi ve anlatmaya başladı.

“Netanyahu’nun 5 Nisan’daki gezisi önceden planlanmış bir gezi değildi. Çok acil bir durumdan ötürü görüşmek istedi ve Trump da kabul etti. Yani Trump göreve gelir gelmez peş peşe iki kez Netanyahu ile görüşmeyi düşünmüyordu ama çok önemli olduğu için görüştüler.

Konu ise oldukça önemliydi.

İsrail, hiçbir direnişle karşılaşmadan senin de dediğin gibi Suriye’nin güneyini işgal etti ve etmeye de devam ediyordu. Ancak Nisan’ın ilk günlerinde İsrail ordusu beklemediği bir durumla karşılaşmış.

Özgür Suriye Ordusu adlı örgüt Suriye’deki İsrail askerilerine karşı sürpriz bir baskın yapmış. Önce bunu Suriye Hükümeti’nin kontrolünde bir grubun yaptığı düşünülmüş ama kısa sürede bunun ÖSO olduğu anlaşılmış.  

İsrail ordusu çok büyük kayıp vermiş ve bölgedeki kontrolü kaybetmiş. Dahası, pek çok askerini ölü ya da yaralı halde sahada bırakmış. Netanyahu bu nedenle Trump’a gitmiş ve hem ÖSO saldırılarının durdurulmasını hem de sahada bıraktıkları ölülerini almaları için Türkiye’nin aracı olmasını sağlamak istemiş. Özgür Suriye Ordusu bir yandan CIA, bir yandan da Türkiye ile bağlantılı olduğu için koşa koşa Trump’a gelmiş.”

“Sonuç?”

“Sonuç şu. Trump devreye girmiş. Türkiye’nin de onayıyla İsrail ölülerini toplamış ve helikopterlerle götürmüş. ÖSO da saldırılarına son vermiş.”

“Doğrusu, biz T4 üssünün vurulması ve burada Türk personelin de kayıp vermesi üzerine ortaya çıkan bir çatışma ihtimalinden dolayı bu sözlerin söylendiğini düşünüyorduk. Seninki bambaşka bir hikaye.” dedim.

“Zannederim orada bir karşılıklılık söz konusu. Dediğim gibi kaynağım yüzde 99 güvenilir.” dedi.

Kapatmadan önce de ekledi, “Bu arada Amerikan Ordusu Afganistan’a geri dönebilir. Bu yönde emareler var” dedi ve kapattı.

Bunlar teyide muhtaç ama şaşırtıcı bilgiler.

Doğru ise, iyi haberler değil! 

 Arınç da İBB’den para mı aldı!

Son günlerde duyduğum en iyi siyasi ve adli yorumu Bülent Arınç yaptı.

Arınç, Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptalinin mümkün olmadığını söyledi ve “Kazanılmış haktır, 35 sonra geri alınamaz” diyerek toplumun neredeyse tamamının düşüncesini dile getirdi.

Ekrem İmamoğlu’na yapılanların kumpas olduğunu düşünenlerin böyle düşünmekte haklı olduğunu da ekledi.

Ama en önemli tespiti şuydu:

“İmamoğlu’nu tutuklama kararı çok yanlış. 28 Şubat’ta biz hepimiz yargılandık ama hiçbirimiz tutuklanmadık. Kaçarmış. Niye kaçsın. Kaçsa Erdoğan’a yarar.”

O kadar doğru bir tespit ki!

Belki de İmamoğlu’nu tutuklama sebepleri de kaçmayacak olması.

Kaçacağına dair en ufak bir şüpheleri olsa tutuklamazlardı muhtemelen.

Arınç’ın sözlerinden sonra iktidar trolleri ne diyecek merak ediyorum.

Acaba Arınç’ın da İBB’den maaşa bağlandığını iddia ederler mi!

O boş teneke heriflerin son derece kendinden emin tavırları ile!

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

İnsan bile olamayacaklara gazeteci demediğimiz zaman.