Yozgat’ta hak hukuk Ankara’da şalgam turp

Yozgat çok konuşuldu.

Yaşananlarla ilgili fazla detaya girmeme gerek yok.

Ancak detaylıca analiz etmekte fayda var.

Analiz etmek için de sorulması gereken ilk soru şu:

- Yozgat’ta toplanan kalabalık, traktörleriyle yollara dökülen çiftçiler akın akın CHP’ye mi gidecek?

Benim yanıtım tereddütsüz “hayır”...

Hatta bir sonraki seçimde Yozgat’ta CHP üçüncü dördüncü parti olursa şaşırmam.

***

Peki bu kalabalık ne?

Bu yollara dökülen çiftçiler ne mesaj veriyor?

Yanıt açık:

Çiftçinin canına tak demiş.

Yürüyüşe katılan bir çiftçi neden canlarına tak ettiğini çok net anlatıyor:

“Ektik biçtik, hasadı sattık gübreye, elektriğe, suya, ilaca verdiğimizi zor karşıladı. Sattığımız buğdayın fiyatı bize zorla aldırdıkları tohumluk buğdaydan düşük.

Satıyoruz, sattığımızın yerine aynı buğdayı aynı fiyata dahi alamıyoruz.

Bütün yıl boşa çalışıyoruz.”

Bu mesaj doğrudan ülkeyi yönetenlere.

Yozgat’taki tarım il müdürlüğündeki memurdan, Tarım Bakanlığı’ndaki bürokrata, Tarım Bakanı’ndan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a...

***

CHP’nin Yozgat’ta birinci parti ol(a)mayacağından ne kadar eminsem, AK Parti’nin (Türkiye’nin genelinde olduğu gibi) Yozgat’taki eski günlerinin konforunun bittiğinden de o kadar eminim.

Koşullar aynı devam ederse, Ankara Yozgatlı çiftçinin sesini duymazsa, duyup da gereğini yapmazsa, yerel seçimlerde zaten Belediye’yi Yeniden Refah’a kaptıran AK Parti ilk genel seçimlerde büyük hüsrana uğrayacaktır.

Sizce cumartesi günü Yozgat’ta yaşananlardan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yozgat İl Başkanı’nı ya da Yozgat milletvekillerini aramış mıdır?

Ya da ne bileyim TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ’a telefon edip “Ya Bekir Bey, bu Yozgat’ta neler oluyor” diye sormuş mudur?

Bekir Bey de “Efendim ben bu dönem Şanlıurfa Milletvekiliyim” diye Cumhurbaşkanı’nın eleştirilerinden kaçabilmiş midir?

***

AK Parti’nin başına Yozgat’ta gelenler bu aralar bütün şehirlerde geliyor.

Geçim sıkıntısını, yoksulluğu çok derin yaşayan halk, artık bütün tepkisini iktidara yöneltiyor.

İktidarın CHP’ye operasyonları, TOGG, Gabar petrolü, Karadeniz doğalgazı, gelen zamlar ve hayat pahalılığı kadar gündem belirleyemiyor.

Ürününü yok pahasına satan, hatta satamayan alacağını ateş pahasına alan köylünün, maaşı enflasyon karşısında hızla eriyen memurun, emeklinin, işçinin karnını muhafazakarlık söylemleri de doyurmuyor artık.

***

Bu arada iktidar “Ekrem’e bak” derken Devlet Hava Meydanları eski Daire Başkanı’nın kasasından çıkan 26 kilo altın ve 1.3 milyon euro da asıl bal tutup parmak yalayanların hangi adreslerde olduğunu gösteriyor.

(Geçen cuma günü google’da en çok aranan cümlenin “26 kilo altın kaç liradır” sorusu olduğunu biliyor muydunuz?)

“İnşaat değil park/yeşil alan yapılacak” denilen askeri alanlara nasıl rant projeleri yapıldığı, AK Parti yöneticilerin, bakanların ve üst düzey bürokratların oralardan villa almak için nasıl sıraya girdikleri de kimsenin gözünden kaçmıyor.

Bir de görgüsüzce yapılan şatafatlı düğünler var.

Son örneği Ankara’da yaşandı.

Bir İçişleri Bakan Yardımcısı, 1400 davetliyle 4 milyon lira maliyetli bir düğün yaptı. Devletin zirvesinin buluştuğu şatafatlı düğün için otelin bulunduğu bölge trafiğe kapatıldı.

***

Tayyip Erdoğan bir yüzük göstererek, yolsuzluklar, yasaklar ve yoksulluklarla (3Y’yle) mücadele edeceğini söyleyerek iktidara gelmişti.

Geçen hafta sonu yaşananlar, AK Parti’nin artık zenginlerden oy alan zenginlerin partisi olduğunu, yoksul çiftçilerin, emekçilerin artık AK Parti’den umudunu kestiğini gösterdi.

Bir detay daha ortaya çıktı:

Yozgatlı hak hukuk konuşuyor, Ankara’daki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan şalgam turp...

Ancak Yozgatlı çiftçi Abdullah Ceylan’ın da dediği gibi, turpla şalgamla ülke yönetilmiyor.

O turpları şalgamları artık Yozgatlılar da bütün ülke de yemiyor (hatta artık fiyatından dolayı yiyemiyor)!