İnsan değiller

Pazar günü YouTube’daki sohbet programımda sanatçı Ahmet Mümtaz Taylan konuğumdu.

Ahmet Mümtaz Taylan politik tavrını gizlemeyen, gerekli gördüğü zaman her türlü eyleme katılan, abartısız politik duruşu olan bir sanatçı.

Cem Yiğit Üzümoğlu gözaltına alındığında Çağlayan’daki duruşmasında yanında durmaktan çekinmediğini de gördük.

İlginç olan ise tüm bu tutumuna rağmen bazılarının Taylan’a “Tavır almıyorsun” diye sosyal medya üzerinden tepki göstermesi.

Taylan bu durumu “O baktığı anda tepki göstermiyorsan tepki göstermediğini düşünüyor çünkü seni izlemiyor, bilmiyor ne yaptığını.” diye anlatıyor.

Vaziyet tam da bu.

Taylan ayrıca sanatçıların, gazetecilerin tavır almaya, tepkiye zorlanmasının da bir zulüm olduğunu da ekledi ki, yüzde 100 doğru.

Birkaç gündür İsmail Saymaz da benzer şekilde hedefte.

Yıllardır iyi bir gazetecilik örneği sergileyen İsmail Saymaz, bir süre önce gözaltına alındı.

Daha sonra da ev hapsi şartı ile serbest bırakıldı.

Evinde ayağında kelepçe ile oturuyor.

Telefonuna ve bilgisayarlarına inceleme maksatlı el koyuldu.

İsmail Saymaz, bir süredir sosyal medyadaki “maymunlar” tarafından linç ediliyor, “Korktu, kaçtı, bıraktı, ses seda çıkaramıyor” diye saldırı altında.

Peki, Saymaz’a saldıranlar Saymaz’ın durumunu biliyor mu, farkında mı!

Saymaz, saçma sapan ama bir o kadar da ağır bir iddia ile gözaltına alındı.

Oldukça ağır bir hapis cezası tehdidi altında.

Kendisini savunmayı amaçlayan ama akım derken bokum diyen bazı gazetecilerin söylediğinden bazılarının çıkardığı gibi “korku” nedeniyle değil ama “belirsizlik” nedeniyle beklediğini tahmin ediyorum.

Neyle nasıl yargılanacağını bilmiyor, iddianameyi görmedi ve bekliyor.

Davası başlayana, en azından ev hapsi sona erene kadar beklemesi son derece mantıklı.

Değerli bir okurumun tanımı ile “Bu gibi linçlerden beslenen kitle insan değil. İnsanın bir ayarı olur, bunlarda ayar falan yok”.

Gerçekten doğru.

Bunlar insan falan değil.

Oysa eleştirmeleri, linç etmeleri gereken kişi İsmail Saymaz değil, İsmail Saymaz’ın kişilik haklarını ayaklar altına alarak Saymaz’ın son derece sıradan mali bilgilerini sanki ortada bir suç varmış gibi paylaşanlar.

Birkaç gündür Saymaz’ın da adının bulunduğu bir MASAK raporu, sanki Saymaz bir suç işlemiş gibi paylaşılıyor.

Saymaz’ın hesabına yatan 8 küsur milyon lira, sanki bilinmeyen, gizli bir kaynaktan ve sanki bir siyasi partiden geliyormuş gibi aktarılıyor.

Oysa MASAK raporu açık.

Saymaz’a gelen paranın kaynağı, Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu’nun banka hesabı.

İsmail Saymaz’ın Halk TV’ye transfer olması karşılığında Mahiroğlu tarafından ödenen bir para ve birebir aynı miktar aynı gün Mahiroğlu’nun hesabından eksilmiş.

MASAK bunu belgesiyle söylüyor zaten.

Bir gazeteci, çalıştığı kurumdan bir transfer parası almış.

Ne gizli, ne kaçak.

Saymaz’ın kişilik hakları açıkça çiğneniyor.

Birtakım alçaklar sanki ortada bir suç varmış gibi, sanki gizli birtakım paralar el değiştirmiş gibi yazıp çizerek açıkça yapılmış ve gizlisi saklısı olmayan bir işleme suç niteliği kazandırmaya çalışıyorlar.

Ve en az onlar kadar alçak bazıları da bunu yapanları değil, buna maruz bırakılan İsmail Saymaz’ı linçliyor.

İktidar yanlısı gazetecilerin kamu kaynakları ile zenginleşmesi normal.

İktidar trollerinin hesabını veremeyecekleri kayıt dışı paralar karşılığı olmayan fikirlerini satması normal.

İktidar kaynaklarına çöken birtakım medya erbabının Audi’lerle gezip pudra şekeri çekmesi normal.

Ama iyi bir muhalif gazetecinin bir Audi A6 bile satın alamayacak bir parayı transfer olarak alması suç öyle mi!

Hadi canım sizde.

Okurumun dediği gibi insan değilsiniz.

İster iktidar yanlısı olun, ister iktidar karşıtı.

İnsanlık kim siz kim!

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

İktidar trolü ile muhalefet trolü arasında bir fark olmadığını anladığımız zaman.