Trump’ın tarife kararları dünya ekonomisini altüst etti
Donald Trump Beyaz Saray’ın “Gül Bahçesi”nde yeni gümrük tarifelerini açıkladığından beri dünya ekonomilerinde tam bir deprem yaşanıyor. Sadece dış pazarlarlar değil, ABD ekonomisi de çok büyük şoklarla sarsıldı. Dolar, euro ve yene karşı değer kaybederken, New York borsalarında arızi bazı çıkışlara rağmen, göstergeler yönünü aşağı doğru çevirdi, kayıplar kalıcı hale gelmeye başladı.
Trump kendi kamuoyundan sabır bekliyor. Yaşanan sıkıntıların geçici olduğunu, günün sonunda kazançlı çıkacaklarını söylüyor. Ancak ne halkın ne de ekonomi dünyasının buna inandığı yok. Kayıplar şimdiden şirketlerin canını acıtmaya başladı. Trump’ın en büyük destekçilerinden biri olan Elon Musk bile Başkanı itidalli gitmesi konusunda uyarmak zorunda kaldı. Trump gelen tepkiler yüzünden Çin hariç diğer ülkeler için tarife artışlarını 90 gün süreyle askıya aldı. Borsalar ilk gün bu karara olumlu tepki verdi ama, ertesi gün yeniden düşüşler devam etti. Kimse Trump’ın ipiyle kuyuya inmek istemiyor. Herkes gelecek yeni fırtınalara hazırlanmaya çalışıyor.
Çin geri adım atmadı
Trump şimdiden 60 kadar ülkenin tarife görüşmeleri için ABD’nin kapısında sıraya girdiğini iddia ediyor. ABD Ticaret Bakanlığı ise bu sayıyı 12 olarak verdi. Gerçek sayı kaç olursa olsun, önemli olan diğerleri değil, Çin’in tavrı. Çin’in geri adım atmaya niyeti yok. Xi Jinping, baştan ABD ile bir ticaret savaşına girmek istemediğini açıklamıştı ama Trump’ın tehditleri karşısında en sonunda ‘hodri meydan’ dedi. Dünyanın birinci ve ikinci büyük ekonomik güçleri birbiriyle savaşa girerse, bundan zararı diğer ekonomiler, ama asıl bizimki gibi ithal girdi mallarıyla ihracat yapmaya çalışanlar görecek.
Tedarik zinciri Trump’ın basit düşüncelerinden çok daha karmaşık
Dünyanın her yerinde fiyatlar artacak. Mesela Trump’ın kendisinin de kullandığı, statü simgesi meşhur Amerikan cep telefonlarının fiyatının yüzde 30 daha pahalı hale geleceği hesaplanıyor. En büyük sorunlarla tedarik zincirinde karşılaşılacak. Trump’ın müteahhit kafasının bugünkü gelişmiş teknoloji ürünlerinin tek ülkede üretilmesinin mümkün olmadığını almadığı görülüyor. Bahse konu cep telefonlarının birçok parçası ya Çin’de ya Kore’de ya da Tayvan’da üretiliyor. Hiçbir Amerikan şirketi istese dahi Çin’deki fabrikasını kapatıp Teksas’ta bağımsız üretim yapamaz. Böyle bir düş hayatın gerçekleriyle uyuşmuyor. Olsaydı zaten bu şekilde hareket ederlerdi. Bu gibi şirketler hem işçi ücretlerinin yüksekliği hem yetişmiş eleman bulmaktaki güçlükler hem de girdilerin çoğunun Asya’da bulunması nedeniyle Çin’de, bilemediniz Vietnam’da, Hindistan’da veya Tayland’da üretim yapmak zorundalar. Nitekim söz konusu cep telefonları için yeni üretim merkezi olarak bu kez Hindistan’ın düşünüldüğü basında yazılmaya başlandı.
Benzer bir sorun Elon Musk’ın ürettiği arabalar için de geçerli. Bu arabaların salt “yerli malı” parçalarla üretilmesi mümkün değil. Bu araçlar Çin’den ve başka üçüncü ülkelerden gelecek parçalara muhtaçlar. Esasen büyük araba üreticilerinin tümü aynı şekilde hareket ediyor. Bu konuda benzer bir çarpıcı örnek Tayvanlı yarı iletken çip üreticisi TSMC’yle ilgili olarak yaşandı. Trump’ın ilk döneminde baskı altına alınan TSMC üretiminin bir kısmını ABD’ye taşıma kararı almasına rağmen, fabrikadan aynı verimin alınamayacağı anlaşıldı. Diğer faktörler bir yana, yetişmiş insan bulmakta karşılaşılan güçlükler ve iki ülke insanı arasındaki çalışma etiği farkları buna cevaz vermiyor.
Çin çok mesafe aldı
Kaldı ki Çin’in yüksek tarifelerle diz çökeceğini düşünmek, Çin’in ulaştığı yüksek teknolojiyi ve üretim kapasitesini anlamamak anlamına geliyor. New York Times’in başyazarı Thomas Friedman on gün kadar önce bu konuda çok çarpıcı bir makale yazdı. Friedman’ın da belirttiği gibi, Çin ürettiği mallar için gereken teknolojiyi ve kaliteli iş gücünü kendisi yaratarak kısa sürede ABD’nin karşısında büyük bir avantaj elde etti. Örneğin yapay zekâ konusunda çok kısa sürede kendini ispatlayan Çinli DeepSeek şirketinin kurucusu Çin üniversitelerinden yetişmiş bir mühendis. Şirketini yerli imkanlarla çok daha ucuza yaratmayı başardı. Çin artık eleman yetiştirmek için ABD’ye muhtaç değil. Binlerce iyi yetişmiş genç mühendis her yıl Çin üniversitelerinden mezun olarak üretime katılıyorlar. Kullandıkları teknoloji Çin’deki büyük Ar-Ge merkezlerinde üretiliyor. Bunların ürettikleri mallar eskisi gibi ikinci sınıf taklit mallar değil. Örneğin şu anda Manisa’da otomobil üretimine başlamak üzere hazırlık yapan Çinli şirketin kullandığı kendi bataryalarının, Elon Musk’ın arabalarında kullanılan ithal malı bataryalardan çok daha üstün olduğu ifade ediliyor.
Bu konuda benim de Güney Kore’de görev yaparken çarpıcı deneyimlerim olmuştu. Güney Kore ekonomik mucizesinin elbette farklı yönetsel, sosyal ve tarihi nedenleri var. Ama bir önemli neden, Güney Kore’de hayranlık çeken malların ülkenin kendi üniversitelerinden mezun mühendislerin eliyle üretilmesiydi. Sadece bununla kalmıyorlar, Ar-Ge’ye de büyük kaynaklar ayırıyorlardı. O yıllarda Güney Kore GSMH’nın yüzde 4.5’ını Ar-Ge’ye harcıyordu. Bizim Ar-Ge payımız ise binde 8’di. Biz geçen zaman zarfında siyasi/ideolojik nedenlerle üniversitelerimizi iyice baltaladık. Bir zamanlar Güney Kore üniversiteleriyle yarışan ODTÜ’müz, İTÜ’müz, Boğaziçi’miz iktidarın elinde kurak çöller haline getirildi.
ABD’nin Çin’in bileğini bükmesi çok zor
Yeniden ABD-Çin ticaret savaşına dönersek, Çin’in bir güvencesi de Çin’in dış ticaretinde ABD’in payının şu sıralar yüzde 20’nin altına inmiş olması. Hiçbir savaşın mutlak galibi olmaz ama bu savaştan Çin’in daha az zararla çıkması daha muhtemel. ABD ise Trump’ın hayal ettiği ulusal dönüşümü gerçekleştiremeyeceği gibi, girdi konusunda dış kaynaklara muhtaç olmaya devam edeceği için, muhtemelen zararlı çıkan taraf olacak. Ülke içinde artacak hayat pahalılığı ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle Trump’ın yakında kendi seçmenleri önünde de sıkıntılar yaşaması olası.
Trump’ın Türkiye’den beklentileri: Gazze, Suriye ve İran
Türkiye’de de Trump muhipliği zayıflıyor. En sıkı AKP yandaşları arasında bile Trump’ın ipiyle kuyuya inilmeyeceğini düşünenlerin sayısının arttığı görülüyor. Trump Netanyahu’nun önünde Sayın Erdoğan’ı över ve iki siyasi lider arasında arabuluculuk yapmayı önerirken, kafasının içinden neler geçirdiğini tahmin etmek zor değil.
Gazze’den sürgünler Suriye’ye mi gönderilecek?
Trump’ın kafasında öncelikle Gazze konusu var. Rivyera gibi bir tatil beldesi yapmaya kararlı olduğu Gazze şeridinden çıkarmayı aklına koyduğu Filistinliler için, Trump’ın Türkiye’den istekleri olabilir. Türkiye daha önce serbest bırakılan en tehlikeli Hamas militanlarını kabul etmişti. Bu sebeple bunların arkası gelebilir. Diğer taraftan, Türkiye tarafından Kuzey Suriye’de kurulan çadır kentlerin Gazzeli sürgünler için yapıldığı iddiaları umalım gerçek olmasın.
İsrail tarafından Gazze şeridinin Mısır sınırında büyük bir hafriyat faaliyetine başlandı. Buradaki çalışmaların Gazzelilerin çıkarılmasına yönelik olduğu iddia ediliyor. İsrail’in hem Gazze’den hem de Batı Şeria’dan Filistinlileri çıkararak topraklarında etnik temizlik yapmak istediği kuşkusuz. Bunları almak için Trump tarafından daha önce Mısır ve Ürdün’ün isimleri telaffuz edilmişti. Son olarak Ruanda ve Endonezya’nın da adı konuşulmaya başlandı. Bu kez Suriye de üzerindeki ambargoların kaldırılması karşılığında resmin içine sokulmaya çalışılıyorsa, Türkiye’nin buna destek vermek bir yana, karşı çıkması gerekir. Her şeyden önce bu Türkiye’nin adının etnik temizlik suçuna bulaştırılması büyük bir gaflet olur. Hamas gibi tehlikeli bir örgütün sınırımızda konuşlanması ve Filistinli göçmenlerin Türkiye’ye sızmaları da altından kalkılması zor sorunlar doğuracaktır. Bu yüzden umarız ortaya atılan iddialar doğru değildir.
İsrail’le çatışmasızlık anlaşması yapılırken Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü gözetilmeli
İsrail’in Hama ve Humus’taki T4 hava üslerini vurmasından sonra Türk-İsrail ilişkileri tehlikeli bir dönemece girdi. Türk resmi makamları açıklama yapmadılar ama, İsrail basınında bu saldırıların Türkiye’ye uyarı amacıyla gerçekleştirildiği ifade edildi. Üstelik saldırılarda üç Türk askeri “teknisyeninin” hayatını kaybettiği iddia ediliyor. Bu konularda da Ankara’dan çıt çıkmazken, Bakü’de İsrail’le bir buluşma gerçekleştiğini Hakan Fidan basına duyurdu. Trump’ın arabuluculuk önerisinden sonra iki tarafın temsilcilerinin vakit geçirmeden Azerbaycan’ın ev sahipliğinde buluşması ABD’nin çok hızla devreye girdiğine delalet ediyor. Bakü’de ilerleme sağlanamamış olsa da, Trump’ın Mayıs ayındaki Ortadoğu gezisinde bu konuda bir mutabakata varılması yabana atılmaması gereken bir olasılık. Malum Trump’ın Ankara’yı da ziyaret edebileceği söyleniyor. Trump heybede büyük turp olmadan Ankara’ya gelmeyecektir. İsrail’le Suriye üzerinde çatışmamak elbette önemli. Ama bunu yaparken Suriye’nin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün gözetileceği bir çözüm yolu bulmak lazım.
İran’a karşı İsrail-ABD kampına bulaşmamak gerekir
Trump’ın Türkiye ile ilgili bir beklentisi de İran konusu olacaktır. Trump İran’ı nükleer silah sahibi olmaktan men etmek için doğrudan müzakere masasına davet etti. Görüşmeler doğrudan mı yoksa İran’ın iddia ettiği gibi dolaylı olarak mı gerçekleşecek bilinmiyor ama, ilk görüşmeler bugün siz bu satırları okurken Umman’da başlayacak. ABD buradan bir sonuç çıkmazsa İran’ı cezalandırmakla tehdit ediyor. İsrail buna dünden razı. ABD tutmasa hazır rüzgârı arkasına almışken İran’ın tesislerini vurmaya hazır. Böylesi tehlikeli bir kamplaşmada Trump muhtemelen Türkiye’den tarafını seçmesini isteyecektir. İran Türkiye’nin tarihi muarızlarından biri olmakla beraber ona karşı Türkiye’nin ABD ve İsrail’in yanında saf tutması büyük bir hata olur ve bin yıllık yeni bir sorunu gelecek nesillerin sırtına yıkmak anlamına gelir. Bu yüzden çok dikkatli hareket etmek gerekir.
Özetle, Trump Türkiye’den Gazze’de olası etnik temizlik, İsrail’le çatışmasızlık anlaşması ve İran’ın baskılanması konularında taviz almaya çalışacaktır. Umarız Ankara bu konularda iç siyasi kaygılarla değil, ulusal çıkarlarımızın gerektirdiği şekilde hareket eder. Başta ne düşünülmüş olursa olsun, Trump’ın ipiyle kuyuya inilmeyeceği artık anlaşılmış olmalı.