Adı konulmamış bir süreç, Bahçeli’nin 22 Ekim 2024 çağrısıyla başladı. Abdullah Öcalan’ın olumlu cevabıyla daha bir umut verici hale geldi.
İyi ki AYM, Bahçeli’nin haksız hakaretlerinden etkilenip DEM’i kapatmamış. DEM heyetleri İmralı’ya, Kandile, Barzani’ye gidip görüşmeler yapıyor. Şimdi MHP-DEM ilişkileri gayet iyi.
Bahçeli’nin çağrısıyla Öcalan’ın cevabındaki mutabakat çok genel ifadeler üzerinde… Biraz ayrıntıya girince çözülmesi hiç kolay olmayan sorunlar ve tutum farkları ortaya çıkıyor.
İste Kandil’den Murat Karayılan ve Cemil Bayık, “Önder Apo”ya itaat ifade eden, onu yücelten ama “savaşa da hazırız” diyerek tavır koyan açıklamalar yaptılar. DEM’in yumuşak bir üslupla ileri sürdüğü şartlarda da meselenin hiç kolay olmadığı görülüyor.
Erdoğan’ın mesafeli durarak siyasi risk almaktan sakınması da bu sebepten.
KANDİL HÂLÂ SİLAH DİYOR
Evvela DEM, “bu şartlar şöyle” diyerek dört şart açıkladı: Öcalan’a özgür çalışma koşulları sağlanması, Kürtlere anayasal güvence, tüm kimliklere eşitlik ve Orta Doğu’da barışçı politika yani operasyonların durması… Ayrıca “silah bırakanların durumu ne olacak” diyerek af imasında da bulunuyorlar. (14 Şubat)
Sonra, Kandil’den tehdit de içeren açıklamalar geldi.
2013-2015 dönemindeki çözüm sürecini sabote etmekte büyük rol oyan Cemil Bayık, Bahçeli’nin bu süreci “Türk devletinin, içinde bulunduğu zayıflığı örtmek için” başlattığını söylüyor! “Kapitalist modernite artık zirveye ulaşmıştır, kaosu yaşıyor” gibi yüz yıl geride kalmış hurda Leninist laflarla “tüm Ortadoğu’yu kapsayan” bir çözümden bahsediyor… Şartları “Önder Apo’nun özgür, çalışır koşullarını yaratmaktır.”
Murat Karayılan’ın sözleri şöyle:
"Ne biz devlet güçlerini Kürdistan'dan çıkartabildik, ne de onlar bizi örgüt olarak tasfiye edebildiler… Hem Önder Apo’nun çağrısı temelinde barış ve çözüm sürecine hazırız hem de devlet bunu kabul etmeyip de üzerimize gelirse savaşa da hazırız.”
Bunlar hem Bahçeli’nin hem Öcalan’ın açıklamalarıyla taban tabana zıt tavırlardır.
UZUN VE ZOR YOL
Bir hafta önceki yazımda, Öcalan’ın dile getirmediği şartların zaman içinde ortaya çıkacağını belirterek, “Sevindirik olmamak, engelleyici olmamak, dikkatle, soğukkanlılıkla takip etmek lazım” diye yazmıştım. (12 Mart)
Bir terör örgütünün, belirli demokratik açılımlar karşılığında silah bırakma noktasına gelmesi için, silahla sonuç alamayacağını görmesi ve siyasi ilişkilerini kaybetmesi ön şarttır. Yani devletin terörle mücadele kararlılığı ve diplomasi yoluyla terör örgütünü tecrit etmesi…
İktidar terörle mücadeleyi başarıyla sürdürdü fakat diplomasi alanında “değerli yalnızlık” dedikleri sorunlar, AB sürecinin tıkanması, 2014 sonbaharındaki “Kobani olayı”nı iyi yönetememesi gibi başarısızlıklar, nihayet, Suriye’de ABD tarafından ağır silahlarla donatılmış bir terör yapılanmasıyla sonuçlandı. Karayılan’ın “Biz de bölgesel düzeyde bir gücüz. İlişkiler yaratabiliriz” sözünün arkasında bu var.
Tabii ki Kandildekiler tabanlarına moral vermek için propaganda diliyle konuşuyor. Özelikle Suriye’deki gelişmeler ve Şam hükümetinin dünya nazarında meşruiyet ve destek kazanması Türkiye’yi siyaseten de güçlendirmiştir. Fakat Bahçeli çağrı yaptı, Öcalan iyi bir cevap verdi, öyleyse örgüt silah bırakıp dağılacak iyimserliği gerçekçilikten çok uzaktır.
İÇ POLİTİKA
Dünyadaki benzer tecrübeler gösteriyor ki, terör örgütüne silah bıraktırmada, iç politika son derece önemli bir faktördür.
Eski İngiltere Başkanı Tony Blair, “Bir Yolculuk” adlı 700 sayfalık anılarında, terör örgütü IRA’ya silah bıraktırma ve karşılığında demokratik açımlar süreci yürütülürken ana muhalefetteki Muhafazakâr Parti lideri John Major ile nasıl müzakere ve yardımlaşma içinde olduğunu anlatır.
Çünkü inişli çıkışlı müzakere süreci partilerin güç kavgalarına konu edilirse kaybeder.
Bizde de ‘çözüm’e odaklanan bir iktidar, partiler arası ilişkileri normalleştirmeye önem vermeliydi. Aksine hukuken mesnetsiz soruşturmalarla, gözaltılarla, tutuklamalarla, medyaya baskılarla, vahim bir hukuksuzluk olan diploma iptaliyle iç politikayı gerdikçe geriyor.
Şunu unutmayalım: Türkiye’nin en zor sorunudur, uzun bir yoldur. Akıl ve sağduyu tek doğru davranış ölçüsüdür.