DEM’e “Sulandırmayın” uyarısı

Salı günü DEM Parti ve CHP grup toplantılarını izlemek için TBMM’ye gittim.

Ancak, bazı tesadüfi karşılaşmalarla kendimi AK Parti ve MHP’nin DEM Parti’yle yaptığı görüşmeler hakkındaki sohbetlerin içinde buldum.

Aldığım bilgileri paylaşmadan önce DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan’ın grup toplantısında yaptığı üç cümleyi aktarmak istiyorum:

1- “Sürecin milyonlar tarafından sahiplenmesini Ankara’da doğru okumalıdır iyi okumalıdır.”

2- “Kobani’de 9 kişilik bir aile katledildi. Bu katliamı kınıyoruz, kabul etmiyoruz. Barış umudunu büyütelim derken birileri katliama devam ediyor.”

3- “PKK fesih kararı aldı, güvenli ortam lazım, o ortamı sağlayın, kongre toplansın, Öcalan’ın çağrısını yerine getirsin.”

***

Bu açıklamanın DEM heyetinin AK Parti ve MHP ile yapılan görüşmelerden sonra geldiğini hatırlatmak isterim.

Bakırhan, süreç ortağı olan iktidar partilerine diyor ki “Biz üstümüze düşeni yaptık, Öcalan üstüne düşeni yaptı, sıra sizde. PKK’nın kongresini toplaması için güvenli ortamı sağlayın.”

Bakırhan, bununla da yetinmeyip Kobani’de yedisi çocuk dokuz kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırının da Türkiye tarafından yapıldığını ima ediyor.

“Barış umudunu büyütelim derken birileri katliama devam ediyor” ifadesi, sizce de DEM’in süreç ortaklarına yönelik çok ağır bir suçlamayı içermiyor mu?

***

Şimdi iktidar kanadından aldığım bilgileri paylaşayım:

Görüşmelere katılan bir AK Partili şöyle diyor:

“Sıra bizde değil. Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrı ortada. PKK kongresini toplayıp kendini feshetmeli. Bu gerçekleşmeden bizim atacağımız bir adım yok.”

Peki ya PKK’nın kongresinin güvenliğine dair DEM Parti’nin dile getirdiği güvenlik endişesi?

El cevap: “O konuda güvenlik güçlerimiz ve istihbaratımız gerekli önlemleri alır, kimsenin şüphesi olmasın.”

Bu yanıtları alınca insan merak ediyor. DEM Parti heyeti AK Parti ve MHP’de üç saatten fazla kaldı. Bu süre içinde ne konuşuldu?

Bir kaynağım bu konuya da net yanıt verdi:

“Görüşmeye katılan bazı arkadaşlar önceki çözüm sürecinden de deneyimli. O süreçlerde yapılan hataları çok iyi biliyorlar. Onları anımsatıp DEM Parti heyetine gerekli uyarılarda bulunduk.”

***

“Uyarı” sözcüğünü duyunca gazeteci olarak hemen kulak kesildim.

Öğrendim ki DEM Parti yetkililerinin sık sık açıklama yapması, bu açıklamalarda birtakım koşullar ileri sürmesi iktidar tarafını rahatsız etmiş.

İktidar cenahı da DEM Parti’ye “Bu tür şartlar, açıklamalar işi sulandırıyor. Bunu geçmişte de çok yaşadık. Lütfen süreci sulandıracak adım ve açıklamalardan kaçının” uyarısında bulunmuş.

Bu arada bir kulis:

DEM Partililer MHP görüşmesinden sonra kapıda açıklama yaptı. Eş Başkan Tülay Hatimoğulları “Sayın Öcalan” deyince, hemen yanındaki MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın öfkeli bir yüz ifadesine bürünüp başını öne eğerek durumdan rahatsız olduğunu belli etti.

Bu gelişme sosyal medyaya yansıyınca da AK Parti aynı duruma düşmemek için DEM heyetiyle birlikte kameraların önüne geçmedi.

***

Süreçte durum şu:

Sadece muhalefet değil sürecin taraflarına güvenmeyen.

Sürecin tarafları da birbirlerine güvenmiyor.

İktidar tarafı PKK’nın Öcalan’ın çağrısının gereğini yerine getirmesini ve örgütü lağvetmesini bekliyor, bu gerçekleşmeden de hiçbir adım atmayacağını söylüyor.

DEM Parti tarafı ise Öcalan’ın beklenen çağrıyı yaptığını, şimdi iktidarın adım atması gerektiğini söylüyor.

Suriye’de yaşanan gelişmeler de iki taraf arasındaki görüş ayrılıklarını derinleştiriyor.

Nevruz günü DEM Parti’nin ve iktidarın yapacağı Nevruz kutlamaları da çok ayrı tellerden olacak (DEM Demirci Kawa’dan söz edecek, iktidar Türk Dünyası Nevruz’u kutlayacak).

***

Kulislerde herkes bu defa Devlet Bahçeli’nin işin içinde olduğunu, bu nedenle sürecin olumlu sonuçlanacağını söylese de ben çok merak ediyorum: Bu kadar ayrı-gayrılık varken bu iş nasıl olumlu sonuçlanacak?