Yerel seçimleri kazandıracak formül

Her seçim dönemi benzer süreçlerden geçeriz… Bazen vaatler bazen de aleyhteki iddialar birden kamuoyu gündemine oturur. Ardından hemen bir telaş, bir sorgulama başlar: “Bu durum, adı geçen adaya seçimi kazandırır ya da kaybettirir mi?..”

Söz konusu tepkiler de heyecan uyanması da elbette doğaldır… Ancak, seçimler, kendinden menkul aksiyonlarla, ortaya atılan olumlu ya da olumsuz ‘sözlerle’ kazanılmaz… Seçim kazanmak iyi yönetilmiş bir ‘sürecin’ sonucudur. O süreç, itibarın inşa edilmesi, artırılması amacıyla işletilir…

Sık sık tekrarlarız; itibar, telgraf tellerindeki kuşlar gibidir. Gelip oraya konmaları büyük emek ve zaman ister ama uçup gitmeleri için küçücük bir ses kâfidir…

Bu küçücük ses, siyasi platformda, güvenin sarsılması olarak ifade edilebilir… Tabii o zaman küçücük olduğunu söylemek zordur; büyük bir meseledir. Seçmenin ikna edilmesi için ‘vaat ve güven’ ana formüldür. Vaatler, cezbedicidir, dikkat çekicidir ancak onları hayata geçireceğinize dair güveni oluşturamadıysanız pek de bir anlamları yoktur… Güven duyulmuyorsa, ‘boş vaat’ denilen türden algılanmaları işten bile değildir. O da itibarı zedelerler…

Gelelim İBB Başkanı’nın önceki seçimdeki vaatlerine… İmamoğlu’na ne denli güven duyulması gerektiğini anlamanın yolu, daha önce vadettiklerinin ne kadarını hayata geçirdiğine bakmak olmalı… Sözlerini tutmuş mu, tutmamış mı?

2019’daki konuşmalarıyla ortaya attığı vaatlerin videolarına kısa bir internet aramasıyla ulaşmak mümkün… Şunları vadetmiş Ekrem Bey:

“İstanbul'un ulaşım ve trafik sorununu çözeceğiz... İlk aktarmaları ücretsiz hâle getireceğiz… 630 kilometre metroyu kazandırmış olacağız…

İki yeni otogar ve onları besleyen cep otogarlarıyla şehirler arası otobüs taşımacılığını İstanbul içerisinde güçlendirmiş olacağız… Aracını transfer merkezlerine park eden herkes toplu taşımadan ücretsiz yararlanacak… 100 bin araçlık yeni otoparklar yapacağız…

Açlık sınırının altındaki aileler ekmeğe, süte ve damacana suya para ödemeyecek… İhtiyacı olan çiftlerimizin düğünlerini, Büyükşehir Belediyemizin sosyal tesislerinde ücretsiz yapacağız…

Mahalle evleri kuracağız… 40 semt doğumhanesi, 20 kadın sağlığı tarama merkezi, 10 çocuk sağlığı merkezi, 3 ağız ve diş sağlığı merkezi, 5 işçi sağlığı ve mesleki hastalıklar merkezi açılacak…

Dar gelirlilere yönelik 15 bin sosyal konut yapılacak…

Yapacağımız 15 yaşam vadisiyle bu kente 20 milyon metrekare yeni yeşil alanı kazandırmış olacağız… İstanbul'un kuzeyinde 70 kilometrelik bir yeşil koridor oluşturacağız.

30 yeni yüzme havuzu, 30 kapalı spor salonu, hızlıca 3 yeni atletizm pisti projemizi hayata getireceğiz…

Mevcut 11 şehir tiyatrosunu iki katına çıkartıp, 22 şehir tiyatrosunu tüm İstanbul’a yaygınlaştıracağız…

Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi’ni hayata geçireceğiz. 5 yılda 100 bin konutun afetlere karşı güçlendirilmesini hedef koymalıyız…”

Çok yerinde bir tavsiyede bulunmaktan da geri durmamış İmamoğlu: “Siyasetçilerin, yöneticilerin sizlere verdiği her sözü takip edin. Sözünü tutmayanın cezasını da derhal sandıkta kesin!”

Bu vaatlerin hiçbirinin yerine getirilmediği iddia ediliyor. Ortada bir haksızlık olduğunu düşünenler bu vaatlerin yerine getirilip getirilmediğini tek tek araştırabilirler. Öte yandan İmamoğlu’nun verdiği her sözü takip edenler olarak sandıkta cezayı kime keseceğimizi de iyi biliyoruz…

Günün sözü

“Umut verip güven aşılayıp da yarı yolda bıraktığın insanın gönül sadakasını iki dünyada da veremezsin.”

Hz. Muhammed (s.a.v.)

Gözümüze takılanlar…

Ramazan ayı geldi, iletişim çalışmaları da canlandı, neşelendi. İftarların özel bir yeri olan bu mübarek ayda bilhassa restoran, market ve otellerin iletişim çalışmalarında öne çıktığını, onları kredi, puan ya da ödeme kolaylığı sunan bankaların izlediğini görüyoruz. Hedef kitle açısından ihtiyaçların karşılanması her zaman öncelikli olduğundan bu çalışmalar dikkate alınacaktır. Ancak, asıl başarıya ulaşacaklar; Ramazan’ın maneviyatını yansıtan, hedef kitlenin duygularına hitap eden iletişim çalışmalarına yönelenler olacaktır.

Dünyanın en çok oynanan mobil ‘çevrim içi çok oyunculu savaş arenası’ (MOBA) oyunu olduğunu açıklayan Honor of Kings, Grand Pera’da bir turnuva düzenlemiş. Türkiye dâhil 5 ülkeden espor takımları, 9 milyon lirayı aşkın ödül havuzu ve bir üst aşamaya çıkmak için mücadele etmişler. Büyük ödülün sahibi ise 3,2 milyon lira kazanmış (Buse Devecioğlu, Wasd). Rakamların gücünü iletişim çalışmalarında da küçümsememek gerekir. Ödüllerin büyüklüğü, ulaşılan kişi sayısı önemlidir; itibara doğrudan katkı sağlayabilir.

General Mobile, ‘yerinde onarım’ modelini hayata geçirmek için Teknofix ile iş birliğine gitmiş. Türkiye’de bir ilk olacak hizmetiyle firma, teknik servise gidecek vakti olmayan kullanıcılarına, hızlı ve garantili yerinde onarım hizmeti sunacakmış. Uygulama İstanbul’da başlatılmış (Barış Şahin, Brand Focus). Ürün veya hizmet performansı diye adlandırdığımız alan, iletişim çalışmaları için geniş bir zemin sunar. Bu alandaki yenilikler, örneğin burada gördüğümüz gibi “Türkiye’de ilk olma” gibi özellikler ‘farklılaşmayı’ sağlayarak rakipler arasında öne çıkmak için değerlidir. Tabii ana strateji ve buna uygun diğer adımlarla birlikte değerlendirilmelidir.