Suriye’de tüm denklem değişiyor: SDG-Şam anlaştı, ABD’de de çekilebilir

Suriye’de siyasi denklemi değiştirecek önemde gelişmenin haberi 10 Mart akşam saatlerinde geldi. Suriye Demokratik Güçleri, Şam yönetimine katılma kararı aldı. Anlaşma Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile SDG lideri Mazlum Abdi’nin imzaladığı anlaşmayla taraflar Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, yeni yönetime Suriye’deki bütün unsurların katılması ve Kürtlerin Esad rejimi altında tanınmayan vatandaşlık haklarının tanınması konularında anlaştı. Anlaşma, DEAŞ (IŞİD) mahkumlarının tutulduğu kampların denetiminin de Suriye ordusuna devrini öngörüyor.

Anlaşmanın hemen öncesinde, 9 Mart’ta Ürdün’ün başkenti Amman’da toplanan Suriye, Türkiye, Irak, Ürdün ve Lübnan dışişleri ve savunma bakanlarıyla istihbarat başkanları, DEAŞ kamplarının korunması için Şara yönetimine tam destek vadetmişti. Kampların korunması, SDG’nin omurgasını oluşturan PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’nin ABD Birliklerinin çekilmemesi için öne sürdüğü gerekçeydi. Türkiye daha önce kampların korunması için Suriye’ye askeri destek vadinde bulunmuştu.

Yine anlaşma öncesinde Şara, Lazkiye’deki olaylara rağmen Avrupa Birliği Komisyonu tarafından Brüksel’e davet edilmiş bu da işbaşındaki HTŞ yönetiminin AB tarafından kurumsal kabulü olarak yorumlanmıştı.

Suriye’de ve Türkiye’de etkisi

Günlerdir Suriye’de bütün dikkatler Lazkiye’den gelen çatışma ve katliam haberlerindeyken gelen anlaşma sadece Suriye’de değil, Türkiye ve Ortadoğu’daki siyasi denklemi değiştirecek nitelikte. SDG ile varılan bütün unsurların yeni yönetimde temsili maddesi Alevileri, Dürzileri, Hristiyanlar ve diğer azınlıklara da emsal oluşturuyor.

Şara, Mazlum Abdi ile imzaladığı anlaşma öncesinde Lazkiye olaylarının Suriye’yi yeniden iç savaşa çekmek isteyenlerce kışkırtıldığını öne sürmüş, ama sivil halkı öldürenlerin bulunup cezalandırılacağını söylemişti. Lazkiye olaylarının Türkiye’de Alevi toplumu endişeye sevk etmesi üzerine akşam saatlerinde, Kabine toplantısı ardından konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Suriye yönetimine gereken “telkinlerde” bulunduklarını söylemişti.

Bu gelişme Türkiye’deki “Öcalan Açılımı” sürecinin seyrini de etkileyecek özellikte. Çünkü halihazırda sorun, Suriye’de PKK’yla bağlantılı YPG’nin de silah bırakıp bırakmayacağı konusunda düğümlenmiş görünüyor. Henüz bütün ayrıntıları ortaya çıkmasa da bu anlaşma sürece olumlu katkı sağlayabilir, Donald Trump’ın ABD askerlerini Suriye’den çekmesini kolaylaştırabilir.

Anlaşmanın Suriye’de sivil Alevilerin öldürülmesi olayıyla yeniden canlanan bölünme tehlikesinin -en azından şimdilik önüne geçtiği söylenebilir.

Anlaşmanın maddeleri

Suriye’de hükümet ile SDG arasındaki 10 Mart entegrasyon anlaşmasının maddeleri şöyle:

1- Tüm Suriyelilerin siyasi süreçte temsil edilme ve devlet kurumlarına katılım hakkı, dini ve etnik kökenlerinden bağımsız olarak liyakat esasına göre güvence altına alınacaktır.

2- Kürt toplumu, Suriye devletinin asli bir unsuru olarak kabul edilecek ve vatandaşlık hakları ile anayasal hakları güvence altına alınacaktır.

3- Suriye topraklarının tamamında ateşkes sağlanacaktır.

4- Kuzeydoğu Suriye’deki (Rojava) tüm sivil ve askeri kurumlar, Suriye devleti yönetimi çerçevesinde entegre edilecek; sınır kapıları, havaalanları ve petrol ile gaz sahaları devlet kontrolüne alınacaktır.

5- Tüm Suriyeli mültecilerin kendi şehir ve köylerine geri dönüşü güvence altına alınacak ve korunmaları Suriye devleti tarafından sağlanacaktır.

6- Suriye devleti, Esad rejiminin kalıntılarıyla ve ülkenin güvenliği ile birliğini tehdit eden unsurlarla mücadelede desteklenecektir.

7- Bölünmeye yönelik çağrılar, nefret söylemi ve toplumdaki ayrışmayı körükleyen girişimler reddedilecektir.

8- Uygulama komisyonları, anlaşmanın yıl sonuna kadar tamamen hayata geçirilmesi için çalışmalar yürütecektir.”

Kritik ifadeler

Anlaşma maddeleri arasında bazıları Suriye’de yeni yönetimin geleceğine dair yapısal önemde.

Örneğin, yönetime katılım konusunda “dini ve etnik kökenlerinden bağımsız olarak liyakatin” esas alınacağının söylenmesi etnik ya da mezhepsel kayırmacılık yerine ayrımcılığın yapılmayacağı sözünü veriyor; tutulup tutulmayacağı ayrı konu ama bu ifade olumlu.

İkinci maddeyle Kürt toplumuna vatandaşlık haklarının tanınması Suriye’de Kürtlerin onlarca yıldır peşinde koştuğu bir hedef.

Dördüncü maddede Kuzeydoğu Suriye’deki (Rojava) tüm tesislerin devri öngörülürken, askeri tesisler, sınır kapıları, havaalanları ve petrol ile gaz sahalarının tek tek sayılması önem taşıyor. Devir teslimin yapılmasıyla ABD askerlerinin çekilmesi gündeme gelebilir.

Altıncı maddede devrik Esad “rejiminin kalıntılarıyla” mücadele vurgusu da önemli.

Lazkiye olayları Suriye’de yeni yönetimin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde güvenilirliği üzerinde kuşku doğmasına neden olmuştu. SDG anlaşması eğer uygulanırsa bir dönemecin daha aşıldığı anlamına gelecek.