Dün, Emre ile bilirkişinin ses kaydını yayınladıkları için yargılanan Halk TV yönetici ve gazetecilerinin “beraat etmesi” üzerine sohbet ediyoruz.
Başından beri “Kardeşim, isnat edilen suçun karşılığı ağır bir ceza yok. Daha önce aynı suçu çok daha ağır biçimde işleyen FETÖ’cü bir iktidar yanlısı komik bir cezaya çarptırıldı. Tutuklama neyin nesi” diyordum.
Yargı ilk celsede “beraat” kararı verdi.
Olan, hukuksuz bir tutuklama kararı ve cezaya çevrilen yargılama süreci nedeniyle 34 gün hapis yatmak zorunda bırakılan Suat Toktaş’a oldu.
Bu durumda ağır ve gereksiz olduğu çok açıkça belli bir kararı veren “hakim”e kimse bir şey sormayacak mı!
“Hanımefendi ya da beyefendi, siz ne menem bir hakimsiniz ki, ilk celsesinde beraat verilen bir suçlama için, yanlış olduğu herkes tarafından bilinen bir kararı bu kadar kolaylıkla verdiniz” diyen olmayacak mı!
“Bu kararı vicdanınızla mı yoksa birilerine yaranmak ya da birilerinin emriyle mi verdiniz?” diye sorulmayacak mı!
Bu hukuksuz ve bir insanın anlamsız yere hayatının 34 gününün çalınmasına neden olan karar, alanın yanına kâr mı kalacak!
Hakimler ve Savcılar Kurulu denilen kurul buna hiçbir şey demeyecek mi!
Öfke ile bunları anlatıyordum.
Emre suratıma baktı baktı ve gülümsedi.
“Fatih Bey, zannederim farklı ülkelerde yaşıyoruz. Siz dua edin de bu beraat kararını veren hakime soruşturma açıp bir yerlere sürmesinler” dedi Emre.
Acı acı güldüm.
Emre haklıydı.
Ve ben ömrümün üçte ikisini eski Türkiye’de geçirdiğim için böyle düşünüyordum.
O ise ömrünün dörtte üçünü “Yeni Türkiye” denilen bu garabette geçirmişti.
Alıştıra alıştıra
Gün geçmiyor ki, CHP’li bir belediye ile ilgili bir soruşturma açılmasın, gün geçmiyor ki Ekrem İmamoğlu’na yönelik yeni bir iddia ve yeni bir yargı hamlesi ortaya atılmasın.
Esenyurt, Beşiktaş, Beykoz ve hatta Ataşehir derken giderek “Alıştırılıyoruz”.
Ahmet Özer görevden alındığında bayağı bir tepki oldu.
Beşiktaş içeri atıldığında hafif bir tepki gösterildi.
Beykoz görevden alındı ve tutuklandı.
Tepki bile yok.
Bu görevden almalar ve tutuklamalar neredeyse haber bile olmuyor artık.
Tam bir AKP dönemi durumu.
Her şeye yavaş yavaş alıştırıldı millet.
Bu kez hızlı hızlı alışıyoruz.
İmamoğlu ile ilgili dava dava üzerine.
Soruşturma soruşturma üzerine.
30 yıllık diploması bile soruşturuluyor.
Aynı dönem gelen yüzlerce, belki binlerce öğrenci arasından sadece İmamoğlu’nunki.
Zekaları da yok.
Biraz kafaları çalışsa dönemle ilgili genel bir soruşturma açarlar ve yüzlerce diplomayı iptal ederler.
Sonra dönüp “Aaa, bunların arasında İmamoğlu da varmış” derler.
Ama ona bile tenezzül etmiyorlar.
Açık açık, göstere göstere İmamoğlu’nu hedef alıyorlar.
Ve buna da alıştı herkes.
Kimse ne yapıyorsunuz, ayıp değil mi, hukuksuz değil mi, demiyor.
Kimse dönüp de “Ulan, AKP’li başkanlar dönemiyle ilgili Ankara’da 90, İstanbul’da 70 dosya ve suç duyurusu var. Hepsine el koyup örtbas ettiniz. Şimdi utanmıyor musunuz olur olmadık şeye saldırmaya” bile demiyor kimse.
Dediğim gibi alıştırılıyoruz.
Hukuksuzluk, adaletsizlik ve belki de hepsinden kötüsü edepsizlik normalleştiriliyor.
Ve yarın öbür gün Ekrem İmamoğlu, sonrasında Mansur Yavaş başkanlıktan indirilse, hatta cezaevine koyulsa kimsenin gıkı çıkmayacak.
İktidar milleti çözmüş, sistemi belirlemiş.
Alıştıra alıştıra.
Üfleye üfleye.
23 senedir böyle olmadı mı!
Hep “Alışırsınız, alışırsınız” demediler mi!
Bir videocuk susturmaya yeter
Devlet Bahçeli elinde telefon sürekli konuşuyor anlaşılan.
Kim bilir belki de iki telefon.
Aradığı isimlere bakınca şaşkınlık geçiriyorduk, çünkü düne kadar hain diye sövdüğü kim varsa şimdi hepsini arıyor diye şaşırıyorduk.
Sonra Sırrı Süreyya Önder sayesinde anladık ki, eskiden de aynı kişileri arar hasbıhal edermiş.
Meğer öfke göstermelikmiş.
Üzüldük.
Madem öyle idi, öfke göstermelikti, bunca yıldır niye boşu boşuna kan aktı, insanlar öldü, analar ağladı.
Bugün verilmeye hazırlananları 25 yıl önce vereydiniz de 25 yıl önce barış gelseydi.
Niye beklediniz 25 yıl.
Neyi beklediniz 25 yıl.
Amerika’nın burnumuzun dibine gelip Kürt Devleti’nin alt yapısını oluşturmasını mı!
Suriye’nin parçalanıp Kürt devleti kurulmasına imkan sağlayacak bir ortamın oluşmasını mı!
Neyi!
Dün kamuyu önünde sövüp, kapı arkasında dostluk kurduğu kişileri bugün artık herkesin duyacağı şekilde arayıp duruyor Devlet Bey.
Belli ki, bazılarının iddia ettiği kadar kötü durumda değil.
Hatta bazılarının ima ettiği gibi bir durum da yok ortada, sağlıklı olmasa da en azından sağ ve esen.
Peki, hasta yatağında bile olsa Yılmaz Erdoğan ile ya da DEM Parti yöneticileri ile konuşurken tek kare bir fotoğraf, 10 saniyelik bir video çok mu zor!
Bunca kötü niyetliyi susturacak bir 10 saniye.
Bugün tam 1 ay oldu kendisini görmeyeli, telefonla aradıklarından başkası tarafından sesi duyulmayalı.
Yok mu bir 10 saniyesi.
Kısa bir video.
Hatta videocuk.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Etrak-ı bi idrak olmaktan hoşlananlardan idrak beklemediğimiz zaman.