Fırına söyleyin İmamoğlu’na ekmek vermesin: görülmemiş siyasi kuşatma

Cumhurbaşkanı adaylığını önlemek için İmamoğlu’na görülmemiş kuşatma uygulanıyor. Tutarsa, Yavaş sıranın kendisine geleceğinin farkında, dayanışma gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Meclis çoğunluğunu sağlayıp Anayasal boşluğu kullanarak bir kez daha aday olmak istiyor. CHP’nin karşısına çıkarabileceği iki güçlü adayı var. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Yavaş’a şimdilik dokunmayan, hedefine almayan Erdoğan, İmamoğlu’na dünyayı dar etme peşinde.

İmamoğlu’nun aday olamaması için resmi ya da sivil adeta bütün devlet imkânlarının seferber edildiği görüntüsü var. İşaretler sonra sıranın Yavaş’a geleceğini gösteriyor ama ilk hedef İmamoğlu’nu devre dışı bırakmak.

İmamoğlu’na ekmek de verdirmeyin

İmamoğlu aleyhine açılmış ve hem hapis hem de siyaset yasağı öngören soruşturma ve davalardan sonra şimdi de üniversite diploması soruşturmasıyla uğraşıyor. Burada amaç, Cumhurbaşkanı olmak için üniversite mezunu olmanın gerekmesi nedeniyle, ola ki davalar siyaset yasağıyla sonuçlanmazsa buradan tutturup devre dışı bırakmaya çalışmak gibi görünüyor. Zamanında Erdoğan’ın da üniversite diploması bulunmadığı için Cumhurbaşkanı adayı olamayacağı öne sürülmüştü.

İmamoğlu’na yönelik iddialar önce “üniversite mezunu olmadığı, diplomasının sahte olduğu” şeklinde başladı. O tutmayınca Kıbrıs’taki Girne Amerikan Üniversitesinden 1994’te mezun olduğu İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme bölümüne yatay geçişinin -puan denkliği nedeniyle- geçersiz olduğu öne sürüldü. İmamoğlu 5 Mart’ta ifade vermek için hazırlıklarını yapıyor. Diğer yandan iş o noktaya vardı ki, AK Partili Mücahit Birinci, İmamoğlu’nun üniversite mezunu olarak yaptığı kısa dönem askerliğinin geçersiz sayılarak, geri kalan süreyi er olarak yapması gerektiğini öne sürdü.

İnsanın dilinin ucuna, oldu olacak fırınlara haber salın İmamoğlu’na ekmek de vermesinler demek geliyor.

Yavaş’tan dayanışma beyanı

Türkiye’nin görülmedik bir şey kalmadığını sandığımız siyaset hayatında böyle bir kuşatma bugüne dek görülmedi.

Bu davalar, soruşturmalar CHP’yi de kendini savunmaktan başka bir işle uğraşamaz hale getiriyor, bir yandan da zaten hiç eksilmeyen hizip çekişmelerini körüklüyor.

Ancak Yavaş’ın 24 Şubat’ta yaptığı açıklamalar, iktidarın İmamoğlu’nu adaylık yarışında devre dışı bırakabilirse sıranın kendisine geleceğini gayet iyi gördüğünü gösteriyor. İmamoğlu’na yapılanlara karşı “CHP’deki belediye başkanlarının, milletvekillerinin dayanışma duygusunu kimse hafife almasın” diyen Yavaş, “Sonuna kadar birlikte, bu tür haksız uygulamalara karşı duracağız” diye ekledi. Yavaş’ın bu açıklamasında kayyım atamalarına tepki göstermesi de İmamoğlu’na yönelik “kent uzlaşısı” suçlamalarına karşı da şerh düşülmüş bir destek olarak okunmalı.

Hedef 1 milyon oy

İmamoğlu 27 Şubat’ta Ankara’da CHP yönetimi ve milletvekillerine konuşacak. 133 üyeli CHP Meclis Grubunun -50, 60 olacağı öne sürülürken- sadece 17 fireyle kendisine destek vermesine teşekkür ederek oy desteği isteyecek.

Yavaş -haklı olarak- aday olmayacağını açıkladığı halde bu destek talebinin neyi amaçladığı sorulabilir.

İmamoğlu 1 milyon 600 bin CHP üyesinin 1 milyonunun oyuna, yani açık desteğine talip. Üye sayısının yarısı olan 800 bin de olur ama 1 milyon partilinin oyu sadece İmamoğlu’na değil, Genel Merkez’e de bir nebze olsun rahat nefes aldıracak.