Siyasette ilk isimle hitabet sorunsalı

Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul İl Kongresinde

aynen şöyle dedi:

“Gelirken bilboardlarda bir şeyler gördüm İstanbul’u konutlarla donatmışlar, bizim 23 yılda yapamadığımızı onlar beş yılda yapmışlar! Böyle bir şey gördünüz mü? Ey Ekrem efendi, sen bunları ispat et, bak bakalım Erdoğan ne yapıyor?’’

Belki ki Erdoğan yolu üstünde gördüğü billboardlara epey kızmış. O kadar kızmış ki cümlenin başını sonunu da toparlayamadı, İmamoğlu, AKP’nin 25 senede yapamadığını 5 senede yaptığını ispat ederse Erdoğan ne yapabilir ki? Yapılanları mı yıktıracak? Sanırım “İspat edemezsin demek istedi” ama sinirinden cümleyi toparlayamadı. 2019-2025; 6 sene geçmiş. Ancak Erdoğan hâlâ İstanbul’u kaybettiğine inanamıyor. 2019’da seçmenin gaza gelip hata yapacağını, 2024’te ayakları arkasına vura vura AKP’ye döneceğini düşündü, düşündüğü gibi olmadı. Ancak Erdoğan’ın yaşına rağmen enerjisi yerinde nasılsa ne siyaseti ne de İstanbul’u bırakmak gibi bir niyeti var. İmamoğlu’ndan İstanbul rövanşını alacağı gün için geri sayıyor.

***

İstanbul’un, geceleri Erdoğan’ın rüyalarına girdiği il kongresinden çıkan sonuçtan da belli. Partinin genç ve en parlak isimlerinden Abdullah Özdemir Bağcılar Belediye başkanlığını bıraktı, İstanbul’un başına geçti. 14 yaşından beri partili olan Özdemir’e Erdoğan il yönetiminde açık çek vermiş. Özdemir kendi kurduğu ekiple mahalle mahalle çalışacak.

***

Dönelim Erdoğan’ın konuşmasına. Bu konuşmada bir ilk de Cumhurbaşkanı’nın Erkem İmamoğlu’nun ismini anması. Erdoğan muhtemelen sinirinden İmamoğlu’nun ismini zikretti. Aslında iktidar İmamoğlu’nu muhatap almama, “O kim ki! Bize denk değil” diye yok sayma politikasına geçmişti.

2019’dan bu yana, hükümete yakın medya, muhalif bir figürü yayına alacaksa süper kontrollü bir ortamda süper kontrollü bir şekilde alıyor. Erdoğan asla Ekrem İmamoğlu’nun adını söylemiyor. Hükümete yakın medya sadece tahkir etmek için haberini yapıyor. Erdoğan’ın bizzat Ekrem efendi demesi bakalım hesapları nasıl değiştirecek.

***

Türk siyasetinde isim ve unvan konusu çetrefilli konu. Aslında benzer ülkelerle karşılaştırınca biz Türkler epey kibar insanlarız. Siyasetçiler birbirine laf çarparken bile ekseriyetle “sayın” diyor, istisnalar haricinde herkes bir mesafede duruyor falan. Direkt isimle çağırma ise sıkıntılı iş. Yakın siyasi tarihimizde bu isimle hitap etme krizi Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı adaylığı ilanında yaşanmıştı hatırlarsanız. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İnce’yi aday olarak takdim ederken “Gel bakalım Muharrem!” demişti, hatta İnce daha sonra kendisine seçimi kaybettiren unsurları sayarken bu anı da ekleyecekti.

Velhasıl Türkiye siyasetinde senli benli, “Sayın”sız isimli hitaplara geçiş hep bir başka seviyeye işaret eder. Yaşayarak göreceğiz.