Ünlü dizi oyuncularının temsilciliğini yapan bir sanatçı ajansı yöneticisi Ayşe Barım önce “Tekelcilik” suçlamasıyla gözaltına alındı, sonra 12 yıl önceki “Gezi Parkı Direnişi” dolayısıyla suçlandı.
Arkasından televizyon dizilerinde oynayan ünlü sanatçılar da sorguya çağrıldı.
Akla, mantığa, hukuka aykırı bu olay, tam da Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, “Cumhurbaşkanı’na hakaretten” gözaltına alınmasından ve “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik” suçlamasıyla tutuklanmasından sonra, Kartalkaya yangınının hemen ertesinde ve Kürt Konusundaki “Yeni Açılım” sürerken, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı sürecinin uzatılması için Anayasa değişikliği önerildiği sırada, meydana geliyor.
Bütün bu olaylar da Erdoğan/AKP iktidarının 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde CHP’nin arkasına, ikinci sıraya düşmesinden sonra yaşanıyor.
Ben dizi sektörünü bilmem, Ayşe Barım adını da ilk kez duydum.
Bu nedenle konuyu anlamak için İnternette bir araştırma yaptım ve önüme Erdoğan’ın 2017 yılında yaptığı bir konuşmanın haber metni düştü.
Haberin ve Erdoğan’ın bu konuyla ilgili söylediklerinin özeti aşağıda. (Haber metinleri siyah, konuşma metinleri italik.)
***
28 Mayıs 2017, İSTANBUL Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün İstanbul Ensar Vakfı’nın 38. Genel Kurulu’na katıldı.
Birçok milletvekili ile belediye başkanının da katıldığı genel kurulda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 14 yıldır iktidarda olduğunu ancak sosyal ve kültürel alanda iktidar olamadığını söyledi.
“Biliyorsunuz siyasi olarak iktidar olmak başka bir şeydir. Sosyal ve kültürel iktidar ise başka bir şeydir. Biz 14 yıldır kesintisiz siyasi iktidarız. Ama hâlâ sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var.”
Erdoğan: Medya, sinema, bilim, teknoloji ve hukukta milliyetine yabancı hizipler iş başında.
“Medyadan sinemaya, bilim teknolojiden hukuka kadar pek çok alanda hâlâ en etkin yerlerde ülkesine ve milletine yabancı zihniyetteki kişilerin, ekiplerin, hiziplerin bulunduğunu biliyorum.
Açıkça söylemek gerekirse bu durumdan da büyük üzüntü duyuyorum.”
Cumhurbaşkanı, Taksim Gezi Parkı’na AVM yapılmasına tepki olarak 31 Mayıs 2013’te başlayan ve kısa sürede tüm Türkiye’ye yayılan Gezi Olaylarının yıldönümü yaklaşırken bu konudan duyduğu rahatsızlığı 15 Temmuz Darbe Girişimi örneğiyle bir kez daha gözler önüne serdi.
“15 Temmuz’un en büyük kahramanlarından biri de gençlerimizdir.
O gece oraya gelenler Gezi Parkı’nın gençleri değildi. Bunu iyi görmemiz lazım.
O gece oraya gelenler vatanını, milletini seven; bayrağı, ezanı için yola koyulan gençlerdi.”
Erdoğan’ın sözlerine Twitter üzerinden yanıt veren Cumhuriyet Halk Partisi’nin eski Parti Sözcüsü ve İstanbul milletvekili Selin Böke, Ensar Vakfı’nın Karaman’daki evlerinde görev yapan bir öğretmenin tecavüz olayını gündeme getirdi.
Böke, “Geziciler bugünün çocuklarıyla paylaşacakları özgür bir ülke istedi.
AKP Genel Başkanı tecavüzle anılan Ensar’ın kürsüsünden bu gençliğe saldırıyor.
Ensar gibilerle mücadele ancak Ensar’lara itibar ve imkân sağlayan bu siyasi zihniyetle mücadele ederek mümkündür” dedi.
***
Sevgili ve değerli okurlarım, yukarıdaki haber özeti ve konuşma alıntılarım, İktidarın “Kültürel Egemenlik” konusundaki sıkıntılarını ve bu sıkıntıları nasıl Gezi Parkı’na bağladığını birinci ağızdan anlatıyor.
Yorumsuz olarak bilginize sundum.