Dün, yangının hemen ertesi Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın “Yanan otel bizim yetki alanımızda değil. O otele denetim yapmaya gitsem kapısından bile sokmazlar beni. Mutfağını bile denetleme yetkim yok” dediğini yazınca Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy bir belge yollattı.
Bolu Belediyesi, yanan otelin önündeki bir kafenin talebi üzerine, kafeye itfaiye denetimi yapmış ve bir rapor hazırlamıştı.
Ancak denetlenen otel değil, otelin önündeki 70 metrekarelik bir kafe idi, zaten otele ait değil, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret AŞ’ye ait bir kafeydi.
Hemen Tanju Özcan’a sordum, “Denetim yetkimiz yok dediğiniz bir bölge ama denetim yapmışsınız” diye.
Tanju Özcan, “Bu rapor, bize başvuru üzerine hazırlanmış bir rapor. Bize başvurup rapor istemişler, biz de hazırlamışız. Söz konusu otel de 12 Aralık 2024 günü bize başvurmuş. Arkadaşlar denetim yapmışlar. Eksikleri yazmışlar. Hemen hemen her şey yetersiz bulunmuş. Bunu gören şirket başvurusunu geri çekmiş. İlgili yönetmelik bizim bu belgeyi sadece başvuru üzerine verebileceğimizi söylüyor. Otel bize olan başvuruyu geri çekip, gidip özel bir firma üzerinden aldığı raporla faaliyetini sürdürmüş.”
Çok açık ki, burada mesele yönetmeliklerin kötülüğü.
Bir otel turizm işletme belgesi almak için, belediyeden alınacak bir yangına elverişlilik raporuna ihtiyaç bile duymuyor.
Ve büyükşehir belediyesi sınırları içinde değilse, belediyenin eli kolu bağlı.
İktidar kanadı suçu CHP’li belediyenin üzerine yıkmak için “Peki madem yangına elverişli olmadığı tespit edildi. Belediye niye bir işlem yapmadı” diyor.
Ne yapacaktı belediye…
Savcılığa suç duyurusu mu!
Yasal olarak ortada bir suç yok ki!
Otel zorlayıcı bir düzenleme olmadığı için belediyenin raporunu beğenmeyip özel bir denetim şirketinden belge almış.
Suç belediyede değil ki, yasada.
İlk günden beri söylediğim bu.
O yönetmeliği kim hazırladı ise, belediyeyi kim yetkisiz kıldı ise, inşaatlara, otellere itfaiye raporu zorunluluğunu kim kaldırdı ise sorumlu o.
Belediye savcılığa gitse, savcılık “Şikayetçi olma hakkın yok” diyecek.
Zaten ocak ayı sonunda talebini geri çekmiş otel sahibi.
Belediye yetkisi ve hakkı olmamasına rağmen şikayetçi olsa bile zaten büyük ihtimalle sıra bile gelmezdi.
Zaten turizm yatırımlarının, işletme ve kuruluşlarının denetimi hakkındaki yönetmelik, kimin sorumlu olduğunu açıkça yazıyor.
Yönetmeliğin 5. maddesi “Turizm yatırım ve işletmelerinin denetimi Bakanlık kontrolörleri veya Bakan tarafından görev verilmesi halinde Bakanlık müfettişleri tarafından yapılır” diyor.
18. maddesi ise “Belgeli turizm işletmelerinde temizlik, intizam, servis, fiyat, idare ve işletme, belge almaya esas vasıflar, personel niteliklerinin tespit ve denetim yetkisi Bakanlığa aittir” diyerek sorumluyu gösteriyor.
Bir bürokrat arkadaşımla bu konuyu tartışırken “Resmî sorumluluğu yok ama vicdani sorumluluğu da mı yok” dedi.
Güldüm.
Yönetmelikle itfaiyeyi yetkisiz kılan iktidarın, yetkinliği bilinmeyen bir şirketin raporu ile turizm işletme belgesi verenlerin, resmî sorumluluklarını kötüye kullandıkları için bu olaya neden olanların yasal ve vicdani bir suçu yok.
Ama tüm yetkileri elinden alınmış bir belediyenin CHP’li olduğu için vicdani sorumluluğu var.
Çok açık ki, burada asıl sorumlu Turizm Bakanlığı ve bu hatalı yönetmelikleri hazırlayan iktidar.
Suçluluk duygusu ile kendilerinden başka herkesi suçluyorlar.
Ama öncelikle bu yasa ve yönetmelikleri elden geçirseler daha iyi olacak.
Kanuni, vicdani, insani
Diğer otelinin itfaiye raporu halis mi!
Kartalkaya’da sayısından tam emin olamadığımız ama şimdilik 79 olarak bildiğimiz kişinin ölümüne neden olan Grand Kartal Otel’in belediyeden “itfaiye raporu” alamayınca bir özel denetim firmasından rapor aldığını artık biliyoruz.
Bu yasal ama gayriahlaki davranışın sonucunu gördük.
Aynı grubun tek oteli Grand Kartal Otel değil.
Karadeniz Otelcilerini temsilen Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) yönetiminde de olan Halit Ergül’ün Bolu’da bir oteli daha var.
Gazelle Resort & Spa adlı bu otel de acaba yangın belgesini itfaiyeden mi aldı, yoksa yine dandik bir denetim şirketinden mi!
Yetki alanındaysa Bolu Belediyesi ve asıl yetkili olan Turizm Bakanlığı bu otele de bir bakıversin.
Kakistokraside kayarlar
Bu ülkeyi yönetmek için alim olmaya gerek yok aslında.
Medeni ülkeler ne yapıyor, Almanya, Fransa, sorunlarını halletmek için neler yapıyor, denetim mekanizmaları nasıl kuruluyor bakmak ve kopyalamak yeterli.
İtfaiye yönetmeliği mi lazım.
Hiç uğraşmayın, kakistokrasi ile yönetilen bir ülkede bunu yazamazsanız.
Bunu düzgün biçimde yapan bir ülkeden aynen alın.
Yıllarca AB’ye girelim diye buradan bağırdık.
Uyum yasaları adı altında olabildiğince doğru düzgün yasalara sahip olalım diye.
AB’yi istemeyenler ise o standartları istemeyip, kafalarına göre iş yapıp avanta lavantalarını korumak isteyenlerdi.
Bakın, biz medeni ülkelerin yasa ve yönetmeliklerini almış olsaydık bu yangın zaten olmazdı muhtemelen.
De ki oldu.
O zaman bu otele yangın raporunu veren özel denetim firması şu anda bitmişti.
Milyarlarca liralık davalarla karşı karşıya kalacak, yedi sülalesi bu borcun altından kalkamayacaktı.
Böyle olacağını bildiği için de o dandik üfürme raporları vermeyecek, vermeyi aklına bile getirmeyecekti.
Bu oteli sigortalayan sigorta şirketi “Git adam gibi itfaiye raporu al, bu zırva rapora dayanarak seni sigortalamam” diyecekti. Eğer o rapora dayanarak sigortaladıysa bu olay sonunda milyarlarca lira tazminatı ödemek zorunda kalacaktı.
Ama bizde bunların hiçbiri olmayacak.
Üç gün sonra tüm bunlar unutulacak. Yeni bir faciaya kadar dizi oyuncularından, ünlülerin aşk hayatından, evlilik dışı çocuklardan oluşan muhteşem gündemimize döneceğiz.
Ölenler öldüğü ile kalacak. Kalanlar belki üç beş kuruş tazminatı yıllar sonra alacak.
Otel yıkılıp yerine daha büyüğü yapılıp, iktidarların pazarlama şirketleri vasıtasıyla odalarını dolduracak.
Millet de orada kaymaya devam edecek.
Farkında olmayacak ki, aslında onlar kaymıyor, onların geleceğine, çoluk çocuğunun istikbaline kayılıyor!
HTŞ yüzünü güneye dönüyor
HTŞ’nin ismi açıklanmayan bir yöneticisi The Economist dergisine bir röportaj vermiş.
Türk basınına hiç ama hiç yansımadı. Ya da ben görmedim.
Üst düzey bir HTŞ’li olduğu söylenen kişi The Economist’e mealen şöyle diyor:
“Türkiye bize size askerî eğitim verelim ve silah yardımı yapalım önerisi getirdi. Ancak Ortadoğu’daki bir başka ülkeden de benzer öneriler var ve açıkçası Türkiye’ye teşekkür ediyoruz, minnettarız ama biz diğer öneriyi değerlendirmek istiyoruz”
Yani “Aynı şeyi Suudi Arabistan da öneriyor ve biz Suudi Arabistan’la anlaşacağız”.
Kaçırdığım bir başka bilgiyi ise Gönül Tol’un sosyal medya hesabından öğreniyorum.
Erdoğan’ın Savaşı adlı bir kitabı olan yazar, akademisyen ve Ortadoğu Enstitüsü yöneticisi Tol’un, Suriye Dışişleri Bakanı’nın Financial Times’a verdiği röportajdan yaptığı paylaşım ilginç.
Orada HTŞ Dışişleri Bakanı Türkiye’nin Suriye ile özel bir ilişkisi olduğundan söz ediyor ama kuzey komşularının etkisi ve yayılmacılığı nedeniyle Suriye’nin yeniden imarı konusunda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile işbirliği yapacağını belirtiyor.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Önceliğimiz “Bir daha olmasın” olduğu zaman.