Demokrat Joe Biden’ın 20 Ocak 2021’de başlayan ve önümüzdeki pazartesi günü son bulacak olan başkanlığı, muhtemelen ABD’nin Türkiye ile Yunanistan karşısında bir zamanlar izlediği denge politikasında ibrenin sıkça belirgin bir şekilde Atina’ya doğru döndüğü bir dönem olarak hatırlanacaktır.
Aslında büyük ölçüde selefi Cumhuriyetçi Donald Trump’ın başkanlığının son zamanlarında uç vermiş olan Yunanistan’la yakınlaşma sürecinin, Bidendöneminde siyasi ve askeri alanlarda atılan adımlarla baskın bir çizgi haline gelerek Washington ile Atina arasındaki ilişkileri bir üst düzleme taşıdığı söylenebilir.
TÜRKİYE İLE YAŞANAN OLUMSUZLUKLARA PARALEL GİDEN SÜREÇ
Kabul edelim ki ABD’nin Yunanistan ile girdiği yakınlaşma, özellikle Türkiye’nin 2019 yılında Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri almış olmasının ABD ile ilişkilerinde yol açtığı zemin kaybına paralel giden bir sürece işaret ediyor.
Bunun üzerine daha Trump zamanında Türkiye’nin ‘beşinci nesil’ F-35 savaş uçağı programından çıkarılması, daha sonra CAATSA yaptırımları kapsamına alınması gibi adımların neden olduğu olumsuzluklar, Biden döneminde Türk-ABD ilişkilerine iyice hâkim olmuştur.
Ayrıca, ABD’nin Suriye’de PKK’nın bu ülkedeki uzantısı YPG’yi kendisine askeri müttefik olarak seçmiş olmasının yarattığı kronik sorun, buna ek olarak Türkiye’nin PKK ile mücadele bağlantılı gerekçelerle İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurularını bir süre veto etmesi, bu ilişkilerin yönetimini daha da zorlaştırmıştır.
ABD’nin Türkiye ile ilişkileri bütün bu sıkıntılar içinde seyrederken, Yunanistan ile ilişkileri pürüzsüz bir zeminde irtifa kazanmaya devam etmiştir.
DEDEAĞAÇ ABD’NİN DOĞU AKDENİZ’DE EN ÖNEMLİ LOJİSTİK ÜSSÜ
Geçen dönemde ABD-Yunanistan yakınlaşmasının en kayda değer göstergelerinden biri, Türkiye sınırına 25 kilometre uzaklıktaki Dedeağaç limanının kapasitesinin güçlendirilmesi çalışmalarına hız verilmiş olması ve ABD’nin 2021 yılında buraya büyük bir askeri yığınak yapmaya başlamasıdır. Dedeağaç, ABD’nin Doğu Akdeniz’deki en önemli lojistik üssüne dönüşmüştür.
Dönemin ABD Büyükelçisi George Pyatt’ın 2021 yılındaki ifadesiyle “Bu limanın geliştirilmesi, NATO açısından Batı Balkanlar, Doğu Avrupa ve Karadeniz’e doğru kilit bir giriş kapısı sağlamaktadır”.
ABD ile Yunanistan arasındaki Savunma İşbirliği Anlaşması’nın 2021 yılında güncellenerek imzalanması, askeri işbirliğinde yeni bir dönemin önünü açmıştır. Atina’daki Yeni Demokrasi Partisi hükümeti ABD’nin askeri alandaki talepleri karşısında “açık çek” politikası izlemiş, bunun sonucu ABD Yunanistan’da istediği her türlü üs kolaylığını güçlükle karşılaşmadan kısa zamanda elde edebilmiştir.
ABD’nin Girit adasında sahip olduğu askeri kapasitesinin geliştirilmesi de bu çerçevede önemli bir adımdır, ABD’nin Yunanistan’daki diğer pek çok askeri tesisinde yapılan iyileştirmelerle birlikte.
MİÇOTAKİS’E WASHINGTON’DA KIRMIZI HALIYLA KARŞILAMA
ABD ile Yunanistan arasındaki yakınlaşmanın en üst noktası Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in 2022 yılı mayıs ayında yaptığı ABD ziyareti olmuştur. Deyim yerindeyse gittiği her yerde önüne “kırmızı halı” serilerek karşılanmıştır Miçotakis. Örneğin, kendisinin ABD Kongresi’nin ortak oturumuna hitabının üyelerin zaman zaman ayağa kalkarak alkışlarıyla tam 37 kez kesilmiş olması, gördüğü sıcak kabulün en açık yansımasıdır.
Beyaz Saray’daki karşılama daha farklı geçmemiştir. Bu kabulde en çok iz bırakan hadise, Başkan Biden’ın Oval Ofis’te kameraların önünde Miçotakis’in elini sıkarken adının Yunanca versiyonunu üretip, kendisini “Joe Bidenopoulos” diye takdim etmiş olmasıdır. Miçotakis, bu jesti karşı espriyle yanıtlayıp, Biden’ın adını “Joe Bidenakis” diye düzeltmiştir.
Biden, toplam 36 yıl süren senatörlüğü döneminde Yunan lobisine yakınlığıyla tanınmış, özellikle Kıbrıs sorunundaki tutumuyla Türk diplomatik çevrelerinde sıkça rahatsızlık yaratmış olan bir siyasetçiydi. Başkanlığı döneminde de Yunanistan’a sempatisini kuvvetli bir şekilde ortaya koymuştur.
Sonuçta, Biden yıllarında ABD-Yunanistan ilişkilerinin tarihindeki en güçlü dönemlerinden birinden geçtiğini söylemek hata olmaz.
KIBRISLI RUMLARLA DA STRATEJİK İŞBİRLİĞİNE GİRDİ
Yunanistan cephesindeki bu yakınlaşmayı tamamlayan bir başka gelişme, Biden’ın Kıbrıs Rum Yönetimi (KRY) ile ilişkilerde de siyasi ve askeri alanlarda benzer adımlara yönelmiş olmasıdır.
Bu çerçevede yakın zamanda kayda geçen en önemli gelişmelerden biri ABD ile KRY arasında bir “Stratejik Diyalog” mekanizmasının kurulmasıdır. Stratejik diyalog geçen ekim ayında Lefkoşa’da düzenlenen bir toplantıyla işlemeye başlamıştır. Bunun öncesinde geçen eylül ayında ABD ile KRY arasında “İkili Savunma İşbirliği Haritası” da imzalanmıştır.
Trump’ın başkanlığının son döneminde ABD’nin 1987 yılından itibaren KRY’ye uyguladığı silah
ambargosunu bir yıllığına kaldırmasıyla başlayan uygulama, Biden döneminde de birer yıllık uzatmalarla devam etmiştir.
Buna ek olarak Biden’ın geçen ekim ayının sonunda KRY Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides’i Washington’da resmi bir ziyarette ağırlamış olması da bu yönelişin bir başka ifadesidir.
Bu ziyaret sırasında Beyaz Saray’da yapılan açıklamalarda ilişkilerin stratejik boyutun ön plana çıkması, KRY liderinin özellikle savunma ve güvenlik işbirliğine vurguları dikkat çekicidir.
KKTC AÇISINDAN SIKINTILI TABLO
Bütün bunlar, ABD ile KRY arasındaki ilişkilerin Yunanistan’la yaşanan ilerlemeye benzer bir yörüngeye girdiğini anlatıyor.
Biden’ın önceki gün, yani Beyaz Saray’dan ayrılmasından tam altı gün önce imzaladığı başkanlık direktifi özel bir vurgu gerektiriyor. Bu direktifle Biden’ın, KRY’nin ABD şirketlerine ek olarak, ABD yönetiminden “doğrudan” uygun koşullarda askeri malzeme satın alabilmesinin önünü açmış olması, bu yönelişin bir başka teyididir. Biden, aynı direktifle ABD’nin KRY’ye askeri malzeme hibe etmesine de onay vermiştir.
Bir başka anlatımla, Biden’ın Beyaz Saray’daki en son icraatından biri, ABD ile KRY arasında askeri işbirliğini güçlendirmeye dönük yaptığı bu jest olmuştur. Dışişleri Bakanlığı dün akşam bu kararı kınamıştır.
Bütün bu gelişmelerin KKTC açısından sıkıntılı bir durum yarattığını ve Rumları çözümden daha da uzaklaştıracağını söylemek mümkündür.
TÜRKİYE’YE F-16, YUNANİSTAN’A F-35
Görüleceği gibi, Biden’ın geçen dört yıllık döneminin Türkiye açısından muhasebesi yapılırken, ABD’nin Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi ile ilişkilerinde meydana gelen “sıçrama”nın bu değerlendirmede muhakkak hesaba katılması gerekir.
Yine de Biden yönetiminin Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerine dönük vetolarının kalkması sonrasında geçen yıl Türkiye’nin F-16 talebini Kongre’den geçirmesi, Ankara-Washington ilişkilerini belli ölçülerde rahatlatmıştır.
Ancak ABD’nin bunu yaparken, Yunanistan’a da bir sonraki ‘5’inci nesil’ F-35 uçakları satışının önünü açması bile aslında ibrenin bir kez daha kaydığını gösteriyor.
Tam bu noktada Türkiye’nin Rusya’dan S-400 sistemleri alarak F-35 ortak üretim programından çıkarılmasına yol açtığını hatırlamak, karşımıza çıkan tabloyu bütün boyutlarıyla görmemize yardımcı olacaktır.
Yarın son bir yazıyla Biden dönemini kapatalım.