Ukrayna’nın TürkAkım boru hattına saldırı girişimi son derece rahatsız edici ve tehlikeli bir adım. Başarısız olması bizi hiç rahatlatmasın çünkü, hatırlarsanız, benzeri bir saldırı girişimi Mayıs 2023’de de olmuştu, tekrar olmayacağının hiçbir garantisi yok.
Ukrayna’nın TürkAkım boru hattına saldırı girişimi son derece rahatsız edici ve tehlikeli bir adım. Başarısız olması bizi hiç rahatlatmasın çünkü, hatırlarsanız, benzeri bir saldırı girişimi Mayıs 2023’de de olmuştu, tekrar olmayacağının hiçbir garantisi yok.
Olursa, Türk Akım I ve II’den gelen 31, Mavi Akım’dan aldığımız 16 milyar metreküp gazi başka yollardan ikame etme imkanımız yok. Her yıl yaklaşık 54 milyar metreküp doğal gaz tüketmekte olan ülkemiz için çok ciddi bir enerji arz krizi ortaya çıkacaktır bu kış ortasında.
TürkAkım ve Mavi Akım, Rusya’nın doğalgazını Türkiye ve onun üzerinden Avrupa’ya taşıyan kritik boru hatları. TürkAkım, Karadeniz’in altından geçerek Trakya’ya ulaşırken, Mavi Akım ise doğrudan Türkiye’nin kuzeyine bağlanmaktadır.
Bu gazın bir kısmı Macaristan’a kadar uzanan koridorda güneydoğu Avrupa’yı beslemektedir.
Karşılıklı Enerji Altyapısını Tahrip
Elbette ki savaş halindeki iki ülke birbirlerine zarar vermek için, çok acı ve tahripkar olmakla birlikte, karşılıklı saldırıları devam ettiriyorlar, 2022’den bu yana. Bunu da kendilerince “meşru” görüyorlar. Rusya, Ukrayna’nın enerji altyapısını adeta çökertti bugüne kadar.
Geçen yıl 26 Ağustos sabahında, Rusya, Ukrayna’ya yönelik en büyük hava saldırılarından birini gerçekleştirerek 200’den fazla füzeyi ve insansız hava aracını ateşledi; ana hedefler ülkenin enerji altyapısıydı. Yaklaşık 8 milyon hane, uyarı olmadan elektriksiz kaldı; Kyiv, Kasım 2022’den bu yana ilk plansız kesintiyi yaşadı. Ukrayna’nın enerji sistemi, 2022’deki tam ölçekli işgalden bu yana Rusya tarafından düzenli olarak hedef alındı. Ukrayna’nın elektrik üretim kapasitesinin yaklaşık yarısı ya Rus güçleri tarafından işgal edildi, yok edildi veya hasar gördü; ayrıca büyük ağ trafo merkezlerinin yaklaşık yarısı füze ve insansız hava araçları tarafından hasar aldı.
Zaporizhzhia nükleer enerji santralinin işgali ise mevcut Ukrayna elektrik üretim kapasitesini 6 gigawatt azalttı.
Ukrayna da Rus enerji üretim, nakil hatları ve rafinerilerine yoğun saldırı ile misillemede bulunuyor.
Lakin, özellikle Ukrayna kendi sınırları dışında etki yaratacak şekilde enerji altyapısını tahrip etmeye, komşu ülkelerin enerji güvenliğini tehdit etmeye varınca işin rengi değişiyor.
Malum, Rusya’dan Baltık Denizi altında Almanya’ya ulaşan Nordstream I ve II doğal gaz boruhatları imha edilmişti. Kuzey Akım boru hatlarındaki patlamalar, Rusya’nın Ukrayna’ya dönük askeri hareketinin başlamasından yedi ay sonra, 26 Eylül 2022’de meydana gelmişti. Danimarka’nın Bornholm adasına yakın her iki Kuzey Akım boru hattında da dört büyük gaz sızıntısı keşfedilmiş, hatlar kullanım dışı kalmıştı.
Bunun arkasında CIA tarafından yetiştirilmiş 12 Ukrayna komandosunun olduğunu Spiegel dergisi iddia etti bundan birkaç ay önce. Dergi, Ukrayna’nın eş zamanlı olarak Mavi Akım ve TürkAkım’a saldırının planlandığını da belirtiyordu.
Basit Bir İkili Savaş Değil
Nitekim, Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna’nın, Mayıs 2023’de TürkAkım ve Mavi Akım doğal gaz boru hatlarının güvenliğini sağlamakla görevli Karadeniz donanmasındaki İstanbul Boğazı’nın 140 kilometre kuzeydoğusunda konuşlu bir Rus savaş gemisine Ukrayna ordusuna ait insansız deniz araçlarıyla saldırı girişiminde bulunulduğu bildirdi. Hatta birkaç ay önce Moskova tarafından Mavi Akım’ın havaya uçurulmasına yönelik bir girişimin etkisiz hale getirildiği de açıklanmıştı.
Türk Akım’a yönelik 11 insansız hava aracıyla yapılan son saldırı Rus toprakları üzerinde Krasdonar’da meydana geldi, savaş hukuku baklmından “meşru” görülebilir ama hat Türkiye’ye doğal gaz temin eden ve enerji ikmal güvenliğimizin atardamarını oluşturan kritik bir enerji altyapısı olduğu için sadece iki ülke arasındaki çatışmaların bir yansıması olarak değerlendirilemez.
Ukrayna, bu saldırılarla Rusya’nın enerji kapasitesini zayıflatmayı, daha sonra kendisine karşı savaşta kullanılacak ihraç geliri kazanmasını önlemeyi ve Avrupa’ya olan enerji arzını tamamen kesmeyi hedefliyor. Malum, Nordstream hatları etkisiz hale getirildikten, Ukrayna üzerinden transit de 31 Aralık 2024’de sona erdirildikten sonra geriye sadece Türk Akım boruhatları kalmıştı Avrupa’ya Rusya’dan alternatif gaz tedariki için.
Ekonomik Etkiler: Ne Oluyor?
Bu saldırılar, ülkelerin uluslararası ilişkilerini de derinden etkiliyor. Enerji kaynaklarının ve güzergahlarının kontrolü, uluslararası müzakerelerin önemli bir konusu haline geliyor, ülkeler arasında yeni ittifakların oluşmasına neden oluyor. Ukrayna’nın saldırıları, yalnızca Rusya ile olan ilişkileri değil, aynı zamanda Türkiye ve Avrupa ile olan ilişkileri de derinlemesine etkileme potansiyeline sahip.
Ukrayna’nın, Rus enerji altyapılarına yönelik saldırıları, sadece düşman ülkenin enerji kapasitesini yıpratma, arzını ve ticaretini kesme stratejisinin bir parçası olarak da değerlendirilebilir. Aynı zamanda düşman üzerinde psikolojik etki yaratma amacı da var. Bu yaklaşıma, uluslararası toplumda farklı tepkiler doğurmakta, yerleşik jeopolitik dengeleri, ittifakları ciddi şekilde sarsmaktadır.
Enerji altyapılarına yönelik saldırılar, sadece hedef ülkelerin enerji güvenliğini değil, aynı zamanda bölgedeki ekonomik istikrarı ve enerji güvenliğini de tehdit etmektedir. 2022’de Avrupa enerji fiyatları, %300 oranında artarak tarihi bir zirveye ulaşmıştı.
AB ülkeleri, enerji fiyatlarındaki tırmanış ve arz güvenliğindeki aksamalar nedeniyle küresel rekabet liginde birkaç basamak geriye düştü, Çin ve ABD öne çıkarken.
Arkasında ABD Var Mı?
Ukrayna’nın bu saldırıları tek başında tasarlayıp icra ettiğini söylemek güç. Savaşın gidişatını değiştirmekte ABD ve İngiltere silah sistemleri, askeri istihbarat, eğitim ve stratejik destek anlamında nasıl müdahil olduysa bu son saldırıda da, Lavrov’in ileri sürdüğü gibi, özellikle Washington’un perde gerisinde etkili olduğu söylenebilir.
İşin ilginci, tam da Trump Beyaz Saray’da göreve başlamadan bir hafta önce bu saldırının meydana gelmiş olması acaba 20 Ocak öncesi Trump karşıtı kamptaki Amerikan derin devleti ile Ukrayna’nın bir çalışması mı kuşkusunu akla getiriyor. Şayet Trump barışı sağlayacaksa iddia ettiği gibi Kyev ile Moskova arasında bu tür saldırıların azalması, savaş ikliminin yumuşaması beklenirdi. Oysa iki taraf da birbirine karşı puan toplamak için acımasız saldırılarını devam ettiriyor maksimalist bir yaklaşımla.
Şu hususun da altını çizmek lazım: Rusya-Ukrayna-Avrupa enerji altyapısı sabote edildiğinde bundan en büyük kazanani ABD LNG ihracatçıları oldu. Geçen yıl ABD’nin toplam LNG ihracatının yüzde 55’İ Avrupa’ya gitti; Asya yüzde 34, Latin Amerika yüzde 11 alırken. Türkiye de ABD’nin en büyük LNG alıcıları arasında yerini aldı. Böylece boruhattı doğal gazında Rusya, LNG’de ABD hakimiyeti altına girdi.
Ankara’nın Tepkisi: Ne Yapmalı?
Doğal gaz ikmal güvenliği ciddi bir risk altında olan Ankara, Ukrayna’nın TürkAkım boru hattına yönelik saldırı girişimine en sert tepkiyi göstermesi gerekiyor. Kiev ile Ankara arasındaki dostluk ve işbirliği bağları Ukrayna’nın Türkiye’yi derinden etkileyecek böyle bir yola gitmesine normal koşullar altında izin vermemesi gerekiyordu. Rusya’nın cezalandırılması Türk hanehalkının, elektrik üretimiinin, sanayinin ve tarımının da cezalandırılması anlamına gelmektedir. Bu, kabul edilemez.
Yapılacak ilk iş, enerji güvenliğini ve kritik altyapının korunmasını en öncelikli gündem maddeleri arasına gören NATO’yu (ki Turkiye burada ikinci buyuk silahli kuvvetlere sahip onemli bir muttefiktir) acilen Konsey düzeyinde toplantıya çağırmak, orada çok güçlü ifadelerle bir kınama ve eylem planı çıkartılmasını sağlamak olmalıdır.
Rusya’nın bu saldırının arkasında ABD’yi işaret etmesi, Türkiye’nin Washington (hatta Londra) nezdinde de ivedilikle bu konuyu en üst düzeyde konuşmasını, Zelenski’ye güçlü mesajın iletilmesini gerektirmektedir. Elbette ki Putin ve Zelenski ile de ayrı ayrı sonuc almaya, Kyiv’i caydirmaya yonelik birer görüşme şarttır.
Hatta bana kalsa, Karadeniz’de boru hatlarının güvenliği için Rus gemilerinin yanısıra Türk donanmasının da devriye gezmesi seçeneği düşünülmelidir. İki kez bu saldırılar denenmiştir, üçüncü kez olmayacağının garantisini kimse veremez.
Türkiye’nin doğal gaz ikmal güvenliği için alternatif kaynaklar bakması, LNG kapasitesini yükseltmesi, yenilenebilir enerji, FSRU ve doğal gaz depolama tesisleri gibi stratejileri tabii ki yaşadığımız koşullarda gerekli olmakla birlikte öncelik yeni bir saldırıyı önleme, durdurma çabalarına verilmelidir.
Daha Kapsamlı Enerji Savaşları mı Bekleniyor?
Ukrayna-Rusya çatışması, enerji savaşlarının ya da Lavrov’un deyişiyle “enerji terörü”nün yaygınlaşmasına neden olacak bir seyir izlemektedir. Bu durum, özellikle, enerji bağımlılığı yüksek olan ülkelerin, kendi enerji güvenliklerini sağlamak için askeri ve stratejik yeni yöntemler geliştirmesini kaçınılmaz hale getiriyor.
Türkiye, bu bakımdan hem Azerbaycan-Gürcistan, hem İran, hem Irak, hem de Rusya üzerinden gelen doğal gaz ve petrol altyapılarına, hem Boğazlardan stratejik geçişe, hem elektrik santrallarina ve iletişim hatlarına, hem LNG alım ve doğal depolama tesislerine, hem de rafinerilerine yönelik olası saldırılara karşı güvenlik protokollerini gözden geçirerek, en ust duzeyde teyakkuz halinde olmali, hazırlanmalıdır. Siber saldırılarının etkisinin konvansiyonel saldırılardan daha da etkili olduğunu da unutmadan.