Becerikli Bay Şuayip: Bir ‘neobürokrat’ portresi

AKP’nin çökerttiği sağlık sisteminin belki de tek olumlu unsuru olan aile hekimliği sistemi, Devlet’in yükünü hekimlerin omuzuna atarak işin içinden sıyrılmak istemesi şeklinde organize edildiği için, sistemi taşımaya çalışan hekimler mutsuzlar ve mutsuzluklarını bir eylemle göstermek istediler. 

Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci ise bu hekimlere “Eylem yaptılar halk farkına bile varmadı. Demek ki bir işe yaramıyorlarmış” diyerek partisinin kurduğu sistemin sorumlusu değil ama kurbanı olan hekimlere hakaretler savurdu.

Ben de bunun üzerine kim bu Şuayip Birinci diye size anlatmaya karar verdim.

Tabii kendisini uzun süredir tanıyıp, takip eden hekimlerden aldığım bilgiler ile.

Aslında okuyacaklarınız tam ve tipik bir AKP dönemi bürokratının curriculum vitae’sidir. Ve liyakatsizliğin sağlığın payına düşenidir.

Buyurun size dört başı mamur bir “neobürokrat” portresi.

Becerikli Bay Şuayip Birinci…

1973 yılında tabii ki Rize’de doğmuş̧. 19 Mayıs Üniversitesi’nden 1998’de mezun (İki yıl kaybetmiş. Parlak talebe).

Pratisyen hekim.

112’de, ambulans hekimiyken AKP iktidarı ile kendisine Allah olmasa da birileri yürü ya kulum demiş̧. Önce hiçbir tecrübesi ve eğitimi olmaksızın, üstelik uzman hekim bile değilken, Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Başhekim Yardımcısı, 2009 ve 2012 yılları arasında İstanbul İl Sağlık Müdür Yardımcısı olmuş. (Hani şu yeni doğan skandalının merkezindeki ilin sağlık müdürlüğü. Üstelik de 112 kökenli.)

Kasım 2012’de Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu İstanbul Anadolu Kuzey Bölgesi Genel Sekreteri olmuş. Mayıs 2014’te Sağlık Bakanlığı’nda müsteşar yardımcılığına getirilmiş. Yürüyen kulumuz 2018’de de bakan yardımcısı yapılmış. Yetmemiş, hiçbir eğitimi olmadığı halde, veriden sorumlu bakan yardımcısı oluvermiş.

Eldeki veriler, Bakanlıkta e-nabız sisteminin geliştirilmesini takip ettiğini gösteriyor. Ama sadece takip, çünkü aslında bu sistemi Bakanlık bir özel şirkete ihale etmiş. Allah’ın yürütülen kulu Şuayip Bey’in işin içinde olduğunu da aynı şirketin (Bilbest) açtığı dava üzerine öğreniyoruz. (Bu arada bir ek bilgi: Bilbest şirketi de o zaman Sağlık Bakan Yardımcısı olan Sabahattin Aydın’ın eşi tarafından kurulmuş. Yine tipik bir AKP uygulaması ve parti içi kavga anlayacağınız)

Bilbest e-nabız sistemini kendilerinin geliştirdiğini, ama sonradan kurulan (ve tabii Şuayip Birinci’nin bir yakınına ait olan) Tiga şirketinin e-nabız sistemini Katarlılara satarak kendi haklarını yediğini iddia ediyordu. Bu ithamları da hatırlıyoruz elbette.

Her neyse bu davayla ilgili Asuman Aranca Nisan 2023’de T24’de haber yapmış. 

Ama Şuayip Bey hızla kılıcını çekerek yayın yasağı getirtmiş.

Fakat Becerikli Bay Şuayip, yalnızca bürokraside yükselmekle yetinecek bir arkadaş değil. Bir yandan da tabela üniversiteleri kullanarak kendine bir kariyer inşa ediyor.

Önce uyduruk bir üniversitede hastane yönetimi master derecesi alıyor. Sonra yine tabela bir üniversitede doktora programına başlıyor. Bakanlık sitesine koyduğu özgeçmişine göre bu doktora öğrenciliği hâlâ devam ediyor, ama aynı özgeçmişte kendisinden doçent diye bahsetmekten de çekinmiyor. Doktora yapmadan doçent olmuş. Olabilir. Ne de olsa AKP dönemindeyiz. Mümkün.

Muhtemelen hızla doçentlikten profesörlüğe oradan da bir yerlerde rektörlüğe geçecek. Bildik hikaye. Sonra milletvekilliği, belki bakanlık. Tabii AKP’nin iktidar ömrü yeterse.

Bu arada Covid salgını sırasında bakan yardımcısı Şuayip Birinci, Dr. Nuriye Ortaylı’nın radarına yakalanıyor. Zira yayın için uluslararası bir dergiye gönderdiği, dolayısıyla internet üzerinden ulaşılabilen bir makalede verdiği ölüm oranları, vaka oranları, Türkiye’de tespit edilen ilk Covid vakasının tarihi, veriden sorumlu bakan yardımcısı olduğu Sağlık Bakanlığı’nın yani kendi kurumunun ilan ettiği verilerle çelişiyordu. 

Bizim İlber Hoca’nın kardeşi Nuriye Ortaylı, bakan yardımcısının sahte verilerle makale kaleme aldığını yazıyor, CHP Milletvekili Dr. Murat Emir de üzerine gidiyor.

Sonunda Fahrettin Koca “Sehven yazılmıştır” diyerek yardımcısını korumak zorunda kalıyor çünkü o sıralar aralarının hiç iyi olmadığına dair dedikodular vardı; Menzilcilerle irtibatı iyi olduğu söylenen Şuayip Birinci bakana hayatı dar ediyor, deniliyordu. Bu durum şimdi de devam ediyordur herhalde.

Covid salgını sırasında ikinci büyük skandal, Becerikli Bay Şuayip’in, doktor olduğu bile şüpheli bir doktorla birlikte yaptığı ve Covidli hastalarda bitkisel tedavilerin denendiğini itiraf eden yayınıyla ilgiliydi.

Bu tür deneysel araştırmalar için alınması gereken etik kurul izinleri alınmamıştı, maddelerin ne olduğu açıklanmıyordu, çalışmayı yürüten sözde araştırmacıların hiçbiri bu tür bir deneysel ilaç kullanımı için gerekli ve ilaç araştırmaları mevzuatında tarif edilen uzmanlığa sahip değildi, hatta bir kısmı o sırada Türkiye’den kilometrelerce uzakta Orta Asya’da çalışmaktaydılar. Nuriye Ortaylı o vakit bunu da kaleme aldı.

Ne oldu!

Kocaman bir hiç. Tınan olmadı.

Medeni bir ülkede olsa büyük bir suç olacak olan bu rezalet kapatıldı gitti.

Becerikli Bay Şuayip’in maceraları bu kadarla da bitmiyor.

Doktor olduğu bile şüpheli bir zatla birçok naylon “bilimsel” dergide sürüyle yayını var. Covid salgını sırasında Türkiye’deki bilim insanlarına ve hekimlere kendi verilerini ve deneyimlerini yayınlama yasağı getirdi. Deneyimli, dünya tıbbına katkıda bulunabilecek pek çok doktor bu yasağa takıldı.

Peki kimler izin alıp yayın yapabildi.

Bir iki klinik, en çok Hacettepe. Ve ilginçtir, bu yayınların hemen hepsinde Becerikli Bay Şuayip araştırmacılar arasındaydı. Bakan yardımcısı ambulans hekimi Şuayip Bey, olağanüstü performansıyla, hem büyük bir salgın sırasında en sorumlu koltuklardan birinde oturdu, hem de başını kaşıyacak vakti yokken, birkaç ay içinde 10’u aşkın yayın yaptı. En kalifiye bilim insanları bile tüm zamanlarını araştırmaya ayırdıkları halde yılda 3 yayın yapabilirlerse kendilerini verimli hissederler.

İşte bu arkadaş, bu becerikli bey şimdi çıkıp, aile hekimleriyle dalga geçmiş.

Doktorlar bir şey demez belki ama ben diyorum.

İşe yaramayan birini arıyorsa Şuayip Bey aynaya baksın.

Özgeçmişi gösteriyor ki, hekim olarak yokluğu varlığından yeğ olan aile hekimleri değil kendisidir.

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Ekonomiden sorumlu bakanlar dar gelirli vatandaş ile televizyon programlarında dalga geçmediği zaman.