Okur tepkilerini, Türkiye’nin düşünceler coğrafyasını görmek için veri kabul ederim. Her bir okur mesajının gerisinde, aynı şekilde düşünen büyük kitleler vardır.
Dünkü yazımda 2001 reformlarının Türkiye’nin önünü açtığını, Ak Parti’nin ilk on yılında kişi başı gelirimizin yılda 1000 dolar arttığını, ama reformları tersine çevirince yoksullaştığımızı yazmıştım.
Bir okurum X’ hesabından şöyle tepki gösterdi:
“FETÖ ağızıyla konuşuyorsun Taha.”
Sorunlara, o sorunların verileriyle ve sebep-sonuç ilişkilerini araştırarak bakmak yerine, dış güçlere, emperyalistlere, gizli güçlere bağlamak… Bizde yaygındır bu düşünce biçimi.
SOYLU’NUN SÖZLERİ
Mali Eylem Görev Gücü (FATF) adlı OECD kuruluşunun işi “kara paranın aklanmasını ve terörizmin finansmanını” araştırmaktır. Uluslararası ticarette güven olması için zorunludur bu.
FAFT, 21 Ekim 2021 günlü açıklamasında Türkiye’yi “Gri Liste”ye aldığını duyurdu. Hükümet, FAFT’ın uyarılarına rağmen bazı tedbirleri almamıştı çünkü.
FATF Başkanı Marcus Pleyer, basın toplantısında Türkiye’de üç sektörde daha sıkı denetim yapılması gerektiğini söylemişti: Mali sektör, emlakçılık ve değerli maden ticareti.
Rasyonel düşünce neyi gerektirir? Gereken tedbirleri almayı…
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise, Hak İş’teki konuşmasında şu açıklamayı yaptı:
“Osman Kavala’yı serbest bırakmadık, Demirtaş’ı serbest bırakmadık, PKK ve FETÖ ile mücadelede kimseden talimat almadık diye Türkiye’yi gri listeye aldılar.” (22 Ekim 2021)
Aynı… Sorunları verilerle, bulgularla düşünmek yerine öcülere bağlamak, ya da damgalamak…
‘RASYONEL ZEMİN’
Mehmet Şimşek göreve geldiğinde “rasyonel zemine dönmekten başka çaremiz yok” demişti. “Rasyonel” vurgusuna dikkat…
“Gri liste” konusunda da Şimşek’in sözleri şöyle:
“Gri listeden çıkmak için 7 eksikten beşini giderdik. Türkiye’yi gri listeden çıkarmaya kararlıyız…” (15 Temmuz 2023)
MASAK, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları koordinasyon yapmışlar çalışıyorlardı. Yakında bu utanç verici listeden çıkacağız, öyle görünüyor.
Muhalefetin de haklı takdirini kazanan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın kara para ile, organize suç örgütleriyle nasıl mücadele ettiği gözler önünde…
Gri liste utancından çıkmak için bile “rasyonel zemin”e geçmek gerekiyormuş! Çünkü bugünkü dünyayı anlamak, kuralları, kurumları, risk ve imkanları doğru kavramak için de rasyonel düşünce şarttır.
ALMANYA’NIN REFAHI
Düşünelim… Merkez Bankası’nın bağımsızlığı gibi reformların ekonomiyi nasıl geliştirdiğini, ama reformları bozunca ekonominin de bozulduğunu anlatıyorsunuz, “hayır öyle değil şöyle” diye eleştirmiyor, “FETÖ ağzıyla”diyerek sorundan, bilgiden, veriden, analizden kaçıyor.
Siyaset maalesef bu düşünme tarzını körüklüyor. Soylu’nun alkışlanan sözleri bunun örneğidir ama ülkenin böyle iyi yönetilmediği de açık.
Siyasetin “rasyonel zemin”e geçmesi şart ama bu hamaset ve komplo kültürü frenliyor.
Almanya’nın refahını istiyoruz! Orada ücretler şöyle, burada böyle… Onların ilim ve endüstri seviyesine çıkmadan bu mümkün mü? Hiç olmazsa bu konuda bari biraz kafa yoralım.
Hemen belirtmeliyim, Ortodoks ekonomist olarak güvenilen Şimşek’in seçim meydanlarında siyasi nutuk atmasını yadırgadım. Şimşek politize olduğu ölçüde güven kaybeder, işi zaten gittikçe zorlaşıyor.
RASYONEL’DE GECİKMEK
Modern rasyonalizmin kurucusu Descartes, “Metot Üzerine Konuşma” adlı eserini 1636 yılında yayınlanmıştı. Dilimize, İbrahim Edhem Mesut Bey tarafından, 259 yıl sonra “Usul Hakkında Nutuk” adıyla çevrilip yayınlanmıştı. “Metot Üzerine Konuşma” adıyla Cumhuriyet devrinde yayım tarihi 1949’dur, Hasan Âli Yücel klasiklerinden.
Bu nasıl bir gecik me? Kaç kişi böyle eserleri okur? Kaldı ki modern bilim zihniyeti Descartes’ın çok ötesine geçmiştir.
İslamcı düşüncenin büyük beyinlerinden Said Halim Paşa, temel zihniyet zaafımızın “zihnimizin eşyaya intikal etmesi” yani olaylara ve tabiata zihnimizin içindeki şablonlar açısından bakmamız, fakat “eşyanın ise zihnimize yansımaması” yani zihnimizin dışındaki olguları, verileri, karmaşık realiteleri kavrayamamak olduğunu yazmıştı. Milliyetçi hocamız merhum Mümtaz Turhan, eserlerinde “ilim zihniyeti”ni temel konu olarak almıştı…
Ne kadar okuyoruz? Hamaset ve husumet yetiyor!