27 Mayıs darbesini yapan, Menderes, Polatkan ve Zorlu’yu idam eden askerler, bütün gövdeleriyle siyasetin içine girince ve ortada sivil siyaset kalmayınca birbirlerini yemeye başladılar. “Albaylar Cuntası”nın lideri, Harbiye Komutanı Talat Aydemir, önce 22 Şubat 1962’de, sonra 20 Mayıs 1963’te, Harbiyeli öğrencileri kullanarak iki başarısız darbe teşebbüsünde bulundu. Harp Okulu öğrencileri ihraç edildi, Talat Aydemir de idam edildi. Giriştiği ikinci darbenin parolası “Harbiyeli Aldanmaz” idi. İdamından
27 Mayıs darbesini yapan, Menderes, Polatkan ve Zorlu’yu idam eden askerler, bütün gövdeleriyle siyasetin içine girince ve ortada sivil siyaset kalmayınca birbirlerini yemeye başladılar. “Albaylar Cuntası”nın lideri, Harbiye Komutanı Talat Aydemir, önce 22 Şubat 1962’de, sonra 20 Mayıs 1963’te, Harbiyeli öğrencileri kullanarak iki başarısız darbe teşebbüsünde bulundu. Harp Okulu öğrencileri ihraç edildi, Talat Aydemir de idam edildi. Giriştiği ikinci darbenin parolası “Harbiyeli Aldanmaz” idi. İdamından sonra açılan vasiyetinde Harbiye’nin bahçesine gömülmeyi, mezar taşına da “Harbiyeli Aldanmaz” yazılmasını istemişti.
Sonradan yayınlanan hatıralarında Talat Aydemir, Muzaffer Özdağ ile ordu içindeki hangi komitenin en eski olduğu üzerine sohbet ederlerken, Özdağ, kendi komitesinin en eski olduğunu, 1952’de Harp Okulu silahhanesinde kanlarını mendil üzerine akıtarak yemin ettiklerini söylemiştir.
Harbiye’de kimi zaman 3-5 öğrencinin, kimi zaman daha fazlasının kurduğu bu örgütlenmelerin bazıları 1950’ler boyunca Masonik bir örgüt, hatta terör örgütü gibi çalışmış, 27 Mayıs darbesinin taşlarını döşemiş, ardından da ordu içinde bitmeyen çekişmelerin aktörleri olmuşlardır.
Harbiyeli öğrencileri, Muzaffer Özdağ, Talat Aydemir, Cemal Madanoğlu başta olmak üzere çeşitli komutanlar içeriden, 1970’lerde Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk, İlhami Soysal gibi isimler dışarıdan aldattılar. 1980 darbesi sonrasında Harbiye’ye bu sefer ABD Ajanı Fetullah Gülen el atmış, ulusalcı subaylarla Fetullahçı subaylar darbe yarışına girmiş, Ergenekoncu darbe girişimlerini önleyen Fetullahçılar 15 Temmuz’da kendi darbelerine teşebbüs etmişlerdir.
Harbiye’nin içine sızmanın, oraya çomak sokmanın, 20’li yaşlarındaki gençleri aldatmanın, istismar etmenin, Harbiye’den başlayarak, cuntalar, örgütler, terör örgütleri teşekkül ettirmenin Türkiye’ye faturası ağır olmuş, nice gencin hayatı kararmış, nice genç hayatını kaybetmiş, Türkiye istikrara kavuşamamış, ekonomisi bir türlü ayağa kalkamamıştır.
15 Temmuz sonrasında Harp Okulları Milli Savunma Üniversitesi adını alarak yeniden yapılandırıldı. 2023 yılında Tuzla Piyade Okulu’nda ve 2024 yılında MSÜ mezuniyet töreninde gördük ki, askeri okul öğrencileri üzerinde kirli emelleri olanlar boş durmuyor, öğrencilerden başlayarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni zehirlemeye, oralarda örgütlenmeye, okul aşamasında cuntalar, örgütler kurmaya, yani Harbiyeliyi aldatmaya devam ediyorlar. Harp Okullarında ilk “kanlı” örgütü kuran Muzaffer Özdağ’ın oğlu Ümit Özdağ ve son derece kışkırtıcı, tehlikeli açıklamalar yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, belli ki TSK ve Milli Savunma Üniversitesi içindeki FETÖ artığı ya da Ulusalcı komutanlar o eski, kirli, tehlikeli oyunu sürdürüyorlar.
Bugünlerde MSÜ mezuniyet törenindeki kılıçlı korsan yemini konuşuyoruz. Oysa aynı disiplinsizlik 2023 mezuniyeti sırasında da yaşanmış, ardından 10-13 Kasım 2023’te Tuzla Piyade Okulu’nda, namaz kılan 3 subayın koğuşunu 150 kadar subay basmış, sözde mahkeme kurarak sorgulamış, işkence ve linç yapmışlardı.
Mağdur 3 subay ve saldırgan 150 subaydan sadece 4’ü açığa alındılar; mahkeme devam ediyor, üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen, deliller ortada ve sabit olmasına rağmen dava sonuçlanmıyor.
Mağdur subaylardan birinin avukatı aradı, tüm detayları anlattı. Meğer Harbiye’nin içi yine kaynıyormuş, meğer Harbiyeli yine aldatılmış, içerde yine irili ufaklı örgütler kurulmuş. Komutanlar disiplinsizliği izlemiş. Öğrencilerin ve genç teğmenlerin kurdukları WhatsApp gruplarında dine, dini değerlere, dindarlara, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ağza alınmayacak küfürler ediliyor. Atatürk’ü Kâbe-i Muazzama’nın üzerinde oturmuş şekilde resmeden alçakça, haince grafik elden ele dolaşıyor. Gece vakti yapılan korsan gösterilerde “Tarikatın p.çleri, yıldıramaz bizleri” sloganları atılıyor. Bunlar yetmezmiş gibi namaz kılan subayların koğuşu basılıyor, darp ediliyorlar.
Dışardan Harbiye’yi karıştıran kirli eller, kendilerine yakın medyada sanki okulda tarikat örgütlenmeleri varmış gibi algı yaparken, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı arkasına gizlenen kirli yapılanmalar daha şimdiden cuntalar teşkil ediyormuş. Hep aynı senaryo! Sözde irticacı avına çıkanlar, sakalın, bıyığın peşinde koşanlar, şehit annesini askeri tesislere sokmayanlar, işi gücü bırakıp namaz kılan subay avına çıkanlar, geri planda, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları arkasına gizlenmiş onlarca sapık, terörist, hain yapılanmayı, en başta FETÖ’yü göremediler; TSK’yı ajanlara peşkeş çektiklerini fark edemediler, “Kadeh tokuşturuyorlar” diyerek Fetullah’a aldandılar.
Harbiye’den herkes elini çeksin. Birisi Özgür Özel’e Mustafa Kemal’in, İsmet İnönü’nün neden üniformalarını çıkardığını, İnönü’nün Talat Aydemir’e neler yaptığını anlatsın. Babasının gölgesinden çıkıp kendini ispat etmeye çalışan Ümit Özdağ’ın kirli, tehlikeli oyunu durdurulsun. Ordu içindeki FETÖ kırıntıları temizlensin. Ulusalcıların kirli emellerinin önüne geçilsin. Disiplini sağlayamayan komutanlar kenara alınsın. Harbiyeli artık aldatılmasın; Harbiyeli öğrenci artık aldanmasın, kendisini kullandırtmasın.
Herkes elini hem Harbiye’den hem TSK’dan çeksin. Asker, her zerresiyle sınırın ötesine yoğunlaşsın. Türkiye’nin en temel sorunu, askerin siyaset yapıp asli vazifesinden uzaklaşması olmuştur. Asker siyasetten çekilmediği müddetçe Türkiye’nin gidebileceği bir yer, bir hedef yoktur. Tarih bunun şahididir.