İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanıp kayyum atanmasının ardından Esenyurt’ta miting çağrısında bulunan CHP lideri Özgür Özel konuşma yapıyor. Kayyum atanması “normalleşmenin sonu” mu? (Foto: CHP)
CHP’nin kitlelere sert muhalefet sözü vermesi için başına saksı düşmesi gerekiyormuş demek ki; o saksı Esenyurt vakası oldu. DEM Parti’nin, kendilerine MHP lideri Devlet Bahçeli tarafından uzatılan Abdullah Öcalan havucunun kalın bir sopanın ucuna bağlı olduğuna henüz uyanıp uyanmadığını bilemiyorum. Ama CHP lideri Özgür Özel’in 31 Ekim’de Esenyurt’ta düzenlediği mitinge DEM Eş-Başkanı Tülay Hatimoğulları da katıldı. CHP otobüsü üzerinde yaptığı konuşma çoğu CHP seçmeninin yüreğini ağzına getirse de Hatimoğulları Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanıp yerine kayyum atanmasını kınayan, hukuk, demokrasi çerçevesinde kalan bir konuşma yaptı. Ortak muhalefet zemini arayışının ihtiyacı da belki buydu.
Ahmet Özer’in tutuklanıp yerine kayyum atanmasıyla eğer CHP ile DEM’in arasındaki mesafenin açılması da hesaplanmışsa dün bunun ters teptiği görüldü.
Özer’in tutuklanmasıyla İmamoğlu’nun tehdit edildiği açıktı. “Bunlar kötü insanlar” dedi İmamoğlu yumruğunu havaya kaldırarak; “Sizinle uğraşacağım.”
“Erdoğan’ın Zekariya Öz’ü”
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın Esenyurt Belediye Kayyumu olarak kendisini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a Beyoğlu kaymakamlığında CHP’li belediyeye kök söktürerek kanıtlayan Can Aksoy’u atamasını İmamoğlu da Özel de kınadı.
Ama Özel nokta atışla İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’i hedef aldı. Aslında kendisinden önce konuşan İmamoğlu, adını anmadan, Özer hakkında o suçlamaları yapanın bir psikiyatriste görünmesi gerektiğini söylemişti.
Özel ise daha önce Canan Kaftancıoğlu, Selahattin Demirtaş, Hrant Dink, Sözcü Gazetesi davalarına imza atıp Adalet Bakan Yardımcısı iken İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı atanan Akın Gürlek’i Zekeriya Öz’e benzetti. Zekeriya Öz, Ergenekon, Balyoz serisi davaların başrolündeki savcıydı ve 15 Temmuz sonrası Almanya’ya kaçmıştı. Özel, Öz’ün Fethullah Gülen’den talimat alması gibi, Gürlek’in de Erdoğan’dan talimat aldığını öne sürdü. Esenyurt operasyonundan onu sorumlu tuttu.
On yıl önce yapılmış telefon görüşmesi örgüt üyeliği sayılırsa AK Partide FETÖ üyesi olmayan on kişinin bulunamayacağını iddia etti.
Erken seçim ve sine-i millet tuzağı
Özel, Erdoğan’a muhalefeti yargıyla yıpratmak yerine “cesareti varsa” erken seçimle karşısına çıkması çağrısında bulundu; bunu defalarca “Hodri meydan” diye tekrarladı.
CHP Meclis Grup toplantısını Özer’in konduğu Silivri Cezaevi önünde yapmaktan, artık meydanlara inme vaadine dek muhalefeti sertleştireceğini gösterdi.
Bir de tuzağa dikkat çekti Özel konuşmasında.
Sosyal medyada CHP ve DEM’in Meclis’ten çekilerek iktidarı erken seçime zorlaması çağrıları yapılıyordu; tuzak buydu.
Meclis’ten çekilme durumunda erken seçim değil, boşalan sandalyeler için ara seçim yapılacaktı. Bu durumda boşalan sandalyelerin bir kısmını daha AK Parti ve MHP’nin alma ihtimali vardı. Bu durumda Erdoğan’ın arzu ettiği Anayasa değişikliğini halkoylamasına gitmeden, Meclis’te gerçekleştirmesi söz konusu olabilirdi.
Esenyurt vakasının CHP’nin erken seçim hedefine odaklaşmasına vesile olduğu anlaşılıyor.
Özel’in mitinge dayanışma mesajıyla ya da gelerek katılan DEM’in yanısıra Gelecek Partisinden Sol Partiye dek hepsini sayarak teşekkür etmesi, muhalefeti de ortak zeminde toplama niyetini gösteriyor.
Bu arada, Özer’in tutuklanması ve kayyum atanması ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın yayınladığı mesaj önemliydi; orada yol ayrımı bekleyenler yanıldı. Yavaş’ın Esenyurt mitingine katılmaması da hem kendisi hem CHP bakımından doğru taktikti.
Öte yandan bunu “normalleşmenin sonu” olarak görmek de doğru değil. Özel en sert eleştirilerinin arasına bir kaç “Sayın Erdoğan” serpiştirdi.
“Bu Kürtler hangi Kürtler?”
Hem AK Parti hem MHP yetkilileri, Bahçeli’nin “Öcalan açılımı” ile çağrının ne Kandil’deki PKK yönetimi ne de Edirne Cezaevindeki Demirtaş olduğunu vurguluyorlar. Bahçeli -eğer PKK ile arasına kalın çizgi çekerse- DEM Partiyi işaret ediyor. Erdoğan ise doğrudan “Benim Kürt vatandaşım” ile muhatap olacağını söylüyor.
Erdoğan, Bahçeli’nin açtığı yoldan ne kadar ilerleyeceğine henüz karar vermemiş görünüyor; anket sonuçları da bunda etkili olacak, örneğin ABD seçimleri de.
Ama Diyarbakır Barosu Başkanı Abdülkadir Güleç’in Duvar Gazetesinde Vecdi Erbay’a söyledikleri Erdoğan’ın doğrudan Kürt vatandaşları muhatap almasının düşündüğü kadar kolay olmayabileceğini gösteriyor.
“Bu Kürtler hangi Kürtlerdir?” diye sormuş Güleç; “AK Parti içerisinde siyaset yapan Kürtler midir? Yoksa sıradan, apolitik, siyasetle ilgilenmeyen Kürtler midir?” Güleç devamında DEM Parti ve Kürtlerin sivil toplum örgütlerinin muhatap alınması gerektiğini söylemiş.
İmamoğlu da Özel de konuşmalarında, belki Esenyurt soruşturmasıyla kendilerini bundan caydırmak isteyen iktidar çevrelerine inat “Kürt” sözcüğünü daha fazla kullandılar. Özel’in Kürtler sorun var diyorsa Kürt sorunu vardır sözü, medyadan izleyebildiğim kadarıyla Erdoğan’ın destek beklediği Irak Kürdistan Demokratik Partisi çevrelerinde dahi yankı bulmaya başladı. AK Partideki Kürt vekillerin de bu gelişmeleri yakından izlediğine eminim.