Hedef İmamoğlu

İstanbul Esenyurt’un CHP’li Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer önceki gün sabaha karşı evine yapılan baskınla gözaltına alındı. Özer gözaltına alınırken kolluk güçleri Esenyurt Belediye’sine, kapıyı kırarak girdiler.

Özer’in evinde ve makamında arama yapıldı.

Özer, “PKK/KCK üyesi” olmakla suçlandı ve tutuklandı.

Beyoğlu Kaymakamı Can Aksoy, Özer’in tutuklandığı gece önce İstanbul Vali Yardımcılığı’na, ardında da Esenyurt Belediye’sine kayyım olarak atandı.

Henüz mahkemeye çıkmadan Özer’in tutuklanacağı ve yerine kayyım atanacağı iktidar yanlısı basın organlarında haber yapıldı.

Bu da Özer’in tutuklanmasına ve yerine kayyım atanmasına mahkeme sürecinden önce iktidar tarafından karar verildiği yorumlarını doğrular nitelikteydi.

Özer’in tutuklanması kararının gerekçesi hukukçuları da kamuoyunu da tatmin etmedi.

Kararda üç gerekçe yer alıyor:

1-Diyarbakır Cezaevi’nde yapılan bir aramada ele geçirilen bir dijital malzemede isminin geçtiği.

2- İki kardeşinin PKK’lı olduğu iddia edilen M.K’yı telefonla arayıp annesinin vefatı nedeniyle başsağlığı dilemesi.

3-Yine PKK’lı olduğu öne sürülen kişilerle telefonla konuştuğu.

Gerekçede yer almamakla birlikte Özer’in, örgüt yöneticisi Remzi Kartal’la görüştüğü iddiası iktidarı destekleyen basın organları tarafından duyuruldu.

Özer’in avukatları bu gerekçenin Özer’in PKK olduğu iddiasına kanıt olamayacağını kamuoyuna anlattılar.

Ayrıca açılım sürecinde AK Partili milletvekillerinin Kartal’la görüştükleri, birlikte yemek yedikleri, yemekte PYD Başkanı Salih Müslim’in de bulunduğu fotoğraflar yayınlandı.

Bu nedenle de avukatlar Özer’e Remzi Kartal’la telefonla konuşmasının tutuklama gerekçesi olamayacağını vurguladılar.

Özer de sorgusu sırasında Remzi Kartal’la Van’da aynı aşirete mensup olduklarını, Kartal’ın Van milletvekili olduğunu, yurtdışına kaçtıktan sonra da kendisiyle hiç konuşmadığını söylediği de kamuoyuna yansıdı.

Kayyım atamaları Güneydoğu’da DEM Partili belediyelerde beklenirken İstanbul’da CHP’li Esenyurt belediyesine uygulandı.

Tabii bunun arkasının gelmeyeceği DEM’li belediyelere ve başka CHP’li belediyelere de kayyım atanmayacağının bir garantisi yok.

İktidar siyasallaştırdığı yargı üzerinden siyaset yapıyor.

Ayrıca bu siyaseti büyük bir çelişki de içeriyor.

Kısa süre önce terör örgütü PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan’ı Meclis’te konuşmaya davet eden iktidarın bu çağrısından kısa süre sonra CHP’li Belediye Başkanı Ahmet Özer’in “PKK’lılarla telefonla konuştu” gerekçesiyle tutuklanması büyük çelişki oluşturuyor.

Özellikle açılım sürecinde Öcalan’la masaya oturmuş, HDP’li milletvekillerini önce Kandil’e, sonra İmralı’ya göndermiş olması iktidarın içine düştüğü çelişkiyi daha büyütüyor.

Kuşku yok ki Özer’in tutuklanıp yerine kayyım atanması iktidarın siyasi bir hamlesi.

Prof. Dr. Ahmet Özer’in belediye başkanı seçilmeden önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun danışması olması yerine kayyım atanmasının önemli nedenlerinden biri olarak sayılıyıor.

İktidarın hedefinin cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istemediği İmamoğlu olduğu kanaati yaygın.

CHP koridorlarında Özer’in danışmanlığı üzerinden yürüyerek benzeri suçlamaların İmamoğlu’na karşı yapılması olasılığı da sık sık dillendiriliyor

İstinafta bekleyen ahmak davası da İmamoğlu’nun üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanmaya devam ediyor.

İktidar önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimi için CHP’nin güçlü adaylarını siyaset dışı yöntemlerle yarış dışı bırakmaya çalışıyor.