Esenyurt’tan Saraçhane’ye tünel kazıyorlar

Ahmet Özer, CHP’li olmasaydı…

CHP’den değil de AK Parti’den, hatta DEM Parti’den seçilseydi…

CHP’li olup bir başka şehirde belediye başkanlığı yapsaydı…

Ne tutuklanacaktı…

Ne de başkanı olduğu Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atanacaktı.

Bu operasyonun hedefi Özer bile değil aslında.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özer’in gözaltına alındığı ve belediyenin basıldığı sabah partisinin grup toplantısında bir yandan CHP lideri Özgür Özel’e ‘kardeşliğe katkı sağladığı için’ teşekkür ve takdirlerini iletirken, diğer yandan Esenyurt operasyonunu savunarak, asıl hedefin Ekrem İmamoğlu olduğunu ispat ediyor.

İmamoğlu’nu PKK ile ilişkilendirip cumhurbaşkanlığı rekabetinden düşürmeyi amaçlayan bu operasyonun yürürlüğe konması için sıçrama tahtasına ihtiyaç vardı.

Özer, 10 yıl öncesine kadar Kürt siyaseti içinde yer aldığı ve Kürt sorunu hakkında kitaplar yazdığı için CHP’nin İstanbul’daki belediye başkanları arasında en zayıf halka görüldü.

Esenyurt’tan Saraçhane’ye tünel kazabilmek için Özer’i seçtiler.

Yoksa Özer’e yöneltilen suçlamalarla geçtim tutuklamayı, bir insanı gözaltına alamazsınız.

İmralı tutanakları delil sayıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tutuklamaya sevk yazısında, Özer aleyhindeki kanıtlar beş başlık halinde sıralanıyor.

İlki, 2016 yılında Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda elde edilen bir döküman.

Kastedilen, İmralı tutanakları.

Hani şu, meşhur ‘Çözüm Süreci’nde İmralı Cezaevi’nde Abdullah Öcalan ile HDP heyeti arasında yapılan ve MİT görevlilerinin katıldığı görüşmeler.

Ki, sonradan kitaplaştırılmıştı.

11 Ocak 2014 tarihli görüşmede HDP’liler, Öcalan’a ‘Demokratik Özerklik’ adı verilen projeye akademisyenlerin destek vermek istediğini söylüyor. Öcalan, “Bir isim söyleyebilir misiniz?” diye soruyor. HDP’liler Özer’in adını veriyor. Ancak bu, karara bağlanmıyor.

Özer, gıyabında adı geçti diye 10 yıl sonra bölücülükle suçlanıyor.

Oysa ‘Çözüm Süreci’ kesintiye uğramayıp başarılı olsaydı, ‘barışın mimarı' diye anılacaktı.

Başsağlığı mesajından örgüt bağı çıkarmak

İkinci delile geçelim.

Savcıya göre bu “Özer’in terör örgütüyle bağını gösterir en önemli telefon görüşmesi.”

“Acaba Murat Karayılan’la mı görüştü?” diye düşünüyorsunuz.

Meğer annesini kaybeden Vanlı Mehmet Kaya’yı arayıp başsağlığı dilemiş.

Annesi için “Sizin gibi değerli evlatlar yetiştirdi” demiş.

Vay, sen misin, taziye veren!

Kaya hakkında dava ya da soruşturma olmadığı için ailesini araştırmışlar. İki kardeşinin PKK’dan tutuklu, diğerinin de sabıkalı olduğu anlaşılmış.

Buradan hareketle Özer’in “Sizin gibi değerli evlatlar yetiştirdi” sözleriyle Kaya’nın kardeşlerini kastettiği iddia ediyor.

Özer, Kaya’nın kardeşlerini tanımıyor.

Tanıdığını varsaysak bile…

Eğer bu terör örgütü üyeliğine kanıt olacaksa, vaktiyle PYD’linin taziyesine giden AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun tutuklanması gerekmez mi?

AK Partili başsağlığı dileyince dini vecibe oluyor…

CHP’li dileyince örgüt üyeliği!

Avukatı ‘iltisak’ oldu

Savcılık seçim çalışmaları için 15 Aralık 2023’te memleketi Van’a giden Özer’in örgütsel kaydı bulunan dokuz kişiyle görüştüğünü savunuyor.

Onlardan biri, Özer’in avukatı Şevket Tuci.

Tuci, bugün nerede?

Kandil’de mi?

Yoksa Suriye’de PYD saflarında mı?

Hayır.

Özer’in gözaltına alındıktan sonra poliste, savcılıkta ve mahkemede avukatı olarak yanındaydı.

Kira ücretini terörün finansmanı saydılar

Üçüncü delil, para hareketleri.

Özer’in hesabına, geçmişte PKK’dan işlem gören Faik Kaplan’ın şirketi tarafından 29 işlemde 482.750 TL gönderilmiş.

Savcılık, Kaplan’a bu parayı neden gönderdiğini sormamış.

Sorsaydı, üniversite öğrencisi olan kızının İstanbul’da Özer’in evinde oturduğunu ve kira için gönderdiğini öğrenecekti.

Neredeyse kiradan ‘terörizmin finansmanı’ sonucuna varacaklardı.

Ayrıca M.S.Ö. tarafından havale edilen 40 bin dolar da şüpheli kabul edilmiş. Ancak parayı niçin yolladığı M.S.Ö.’ye sorulmamış.

Son 12 yılın telefon trafiği delil sayılırsa…

Dördüncü delil, telefon trafiği.

Özer’in dün, önceki gün, geçen hafta veya bir ay önce işlenmiş bir suçu olmadığından 12 yıl öncesine gidilmiş. Savcılık, Özer’in 2012-2024 yılları arasındaki arama kayıtlarını dökmüş. PKK ile bağlantılı olduğu iddia edilen 694 kişiyle iletişimi saptanmış.

Bağlantıdan kasıt, ‘iltisak’ olsa gerek.

Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yüzlerce iltisaklının İBB’ye alındığını iddia etmişti. Sonradan bu kişilerin, birinci ve ikinci derece yakınları hakkında soruşturma açılanlar olduğu anlaşılmıştı.

Özer’in görüştüğü iddia edilen 694 bağlantılı kişi bu iltisaklılardan farklı değil.

Biri hariç elbette.

Özer’in görüştükleri içinde KCK yöneticisi Remzi Kartal da var.

Ne zaman görüşmüşler?

2015’te.

Yine ‘Çözüm Süreci’ günlerinde.

Özer’in 2015 yılında kendisiyle aynı aşiretten Kartal’la görüşmesi suç da 2013’e AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın Kartal ve Salih Müslim ile yemek yemesi serbest midir?

Kartal’la telefonda konuşan tutuklanıyor.

Yemek yiyen milletvekili oluyor, bir de üstüne vatanseverlik dersi veriyor.

Geçmiş 12 yıldaki telefon trafikleri ve içerikleri delil sayılırsa AK Parti’nin yarısı PKK’dan, diğer yarısı da FETÖ’den cezaevini boylar.

Şivan Perwer’le ‘Megri’ serbest…

Beşinci delil bugünlere ait.

Esenyurt Belediyesi’nin düzenlediği Kardeş Kültürler Festivali’nde, terör örgütü propagandası suçundan ceza alan Kürt sanatçı Rojda Şenses’i davet etmiş, Özer.

Düşüncelerinden ötürü 30 yılı aşkın bir süre Türkiye’ye giremeyen Şivan Perwer ile Diyarbakır’da “Megri Megri” diye şarkı söylemek milli birlik ve beraberlik…

Şenses’i Esenyurt’a davet etmek ise terör faaliyeti, öyle mi?

Ki Şenses, 2010’da Erdoğan tarafından çalıştaya davet edilmişti.

Özer’in 2016’da yazdığı ‘Dağ Sancısı’ adlı romandan bazı ifadeler ve makam odasında çıktığı iddia edilen bir dergideki makale ise suçlandığı diğer deliler arasında yer alıyor.

Öcalan’a umut hakkı, Özer’e susma hakkı

Bahçeli’nin, Öcalan’a umut hakkı kapsamında tahliye olmayı vaat etmesinin ve TBMM’ye gelip DEM Parti Grubu’nda konuşmayı önermesinin üzerinden sadece sekiz gün geçti.

Eline kalemden başka nesne almamış Özer, Öcalan’dan tehlikeliymiş!

Öcalan’a İmralı’nın kapıları aralanırken…

Özer, sabahın köründe yatağından kaldırılıp içeri atıldı.

Öcalan’a umut hakkı vaat edenler, Özer’e yalnızca susma hakkı tanıdı.

Cumhur’un planı

Erdoğan, önceki gün “Sevgili Kürt kardeşim, sende bu eli samimiyetle, sımsıkı tutmanı bekliyoruz” derken, DEM Partilileri “CHP’den uzaklaşın” diye tehdit ediyor.

Çünkü İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olması halinde, DEM Partililerin de oyunu alarak, seçimleri kazanabileceğini öngörüyorlar.

Öcalan’a yaptırmayı umdukları çağrı ile DEM Parti seçmenleri ile CHP arasına barikat örmek istiyorlar. Hem müstakbel Anayasa değişikliğinde hem de cumhurbaşkanlığı seçiminde DEM Partilileri yedeklemek istiyorlar.

Aynı anda DEM Parti ile kurulan temas üzerinden CHP içerisinde Yavaş-İmamoğlu fay hattına oynayarak, ana muhalefeti parçalamayı planlıyorlar.

Adalet Bakanı, Esenyurt operasyonunu o sabah öğrendi

Eski Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak atandığında bugünlerin geleceğini öngörmüştüm. Halk TV’de yaptığım değerlendirmede, daha güvenlikçi bir dönemin açılabileceğini söylemiştim.

Nitekim, öyle de olacak.

Gürlek, savcı kökenli değil, aslında ağır ceza hakimi. Genç yaşına rağmen İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanıydı. Bir yargılamada onlarca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verebilen gözü kara hakimlerden…

Yargıda herhangi bir kutba dahil değil.

Doğrudan Erdoğan’la görüştüğü ifade ediliyor.

Siyasi yargılamalarda şahin bir isim olarak biliniyor.

Enis Berberoğlu’nu Anayasa Mahkemesi kararına rağmen tahliye etmedi.

Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatların yargılandığı davada tahliyeye karar verdikleri için dağıtılan heyetin yerine üyelerle birlikte atanıp mahkeme başkanı olarak ağır cezaları verdi.

Selahattin Demirtaş’a propagandadan ceza vererek, tahliyesini engelledi.

Canan Kaftancıoğlu’na tweetlerden ötürü 9 yıl 8 ay hapis ve siyasi yasak uyguladı.

Gürlek, İstanbul’a başsavcı olarak gelirken, beraberinde Savcı Can Tuncay’ı getirdi. Tuncay’ın emekli hakim olan annesi Tülin Tuncay, MHP’nin Merkez Disiplin Kurulu Üyesi.

Erdoğan’dan izin aldı, düğmeye bastı

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer hakkındaki soruşturma 23 Kasım 2023’te Mersin’de başladı.

Özer’in dosyası 2024’te ayrılarak, İstanbul’a gönderildi.

Eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz, dosyayı elinde bekletip İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gönderdi.

Polisin fezlekesi savcılığa gönderildiğinde Yılmaz, Yargıtay’a terfi olmuş ve yerine Gürlek atanmıştı.

İddiaya göre…

Gürlek, operasyondan önce Beştepe’yi arayarak, izin istedi.

Erdoğan, “Ne gerekiyorsa yap” dedi.

Gürlek, dosyayı Savcı Can Tuncay’a verdi.

Ardından düğmeye bastı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, operasyonu sabah öğrendi. Adalet Bakanlığı, engellemek istediyse de başarılı olamadı.

Bakanlık, Özer’in tutuklanmaması için devreye girdi. Fakat yine engelleyemedi.

Sonraki hedefi belediye mi baro mu?

Başsavcı Gürlek’e Beştepe’nin destek verdiği iddia ediliyor. Adalet ve İçişleri bakanlıkları ile bazı Yargıtay ve HSK üyelerinin Gürlek’ten rahatsız olduğu söyleniyor.

Gürlek’in sonraki hedefinin İstanbul’da bir başka CHP’li belediye ya da İstanbul Barosu olabileceği ileri sürülüyor.