Bugün 101 yıl dönümü.
Cumhuriyet’imizin ilanının üzerinden tam 101 yıl geçmiş.
Bu, muhteşem bir sayıdır.
Öncesinde ve sonrasında kurulan pek çok rejim yerle yeksan olup, yenileri kurulmaya çalışılırken, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet tüm sorunlarına, yaşadığı tüm badirelere rağmen ayaktadır ve ayakta kalmaya iç ve dış saldırılara rağmen devam edecek gibi görünüyor.
Zaman zaman kendimizi köklü Batılı demokrasilerle karşılaştırıyor ve moralimizi bozuyoruz.
Bozmayın.
Onların da kendi sorunları var.
Üstelik onlar kendilerini bin yılı aşan bir bilim, 7 asırlık bir Rönesans, yüzlerce yılı aşan bir aydınlanma ve üç yüz yıllık bir sanayileşme geleneğinin oluşturduğu toplum üzerine kuruyorlar.
Biz bu aşamaların tümünden atlayarak geçtik ve bu atlamayı yaptıran adama, Mustafa Kemal Atatürk’e minnet borçluyuz.
Zannetmeyin ki, o demokrasiler bir anda oluştu.
Modern Cumhuriyet fikrinin sahibi ve oluşturucusu Fransa 1789’daki devriminden sonra neler yaşadı, bilmiyor musunuz! İç kargaşalar, iç savaş denebilecek felaketler. Yeniden kurulan imparatorluklar. Fransa bugünkü haline ancak ve ancak 2. Dünya Savaşı sonrası gelebildi. 5 Cumhuriyet denemesiyle.
ABD iç savaşlar yaşadı. Kaç başkanını suikastlarda öldürdü. Unutmayın çok değil 50 yıl öncesine kadar siyahları beyazların tuvaletine sokmuyor, otobüsüne bindirmiyordu ABD demokrasisi. Bugün üzerindeki ince cilaya aldanmayın.
Almanya çok değil 85 yıl önce hem kendi halkına, hem içindeki azınlıklara eziyet eden bir rejimin sahibi iken ve Hitler meydanlara milyonlarca Alman’ı toplarken Alman ulusunun geçmişinde Goethe’ler, Schiller’ler, Bach’lar, Beethoven’ler, Nietzsche’ler, Kafka’lar, Schopenhauer’lar, Kant’lar, Hegel’ler ve daha niceleri vardı bizde hiç olmayan. Böyle bir medeniyete Hitler’i yakıştırabilir misiniz, ama oldu.
Diyeceğim şudur ki, çok da karamsar olmayın.
Bana göre aslında 23 Nisan 1920’de kurulan, 29 Ekim 1923’de ilan edilen Cumhuriyetimiz daha çok gençtir.
Atatürk isimli deha, başkalarının kötü tecrübelerinden yararlanarak ve bilimin aklın izinden giderek, çok daha az hata yapacak bir Cumhuriyet kurmuş, bir demokrasinin yolunu açmıştır.
Her ulus için bu yol çileli bir yolculuk olmuştur.
Biz her şeye rağmen çok daha kolay yoldan ulaştık bugünkü noktaya, 101. yıla.
Sıkıntılarımız var mı?
Var.
Ama aşacağız.
İyilik ve akıl her zaman kazanır.
Unutmayın.
101 yılı mümkün olan en rahat ve huzurlu şekilde aştığımızı da aklınızdan çıkarmayın.
Bunu sağlayan Mustafa Kemal’e ve onun büyük akıl ve iradesinin peşinden gidenlere minnetle.
Nice 101’lere.
Hepinize, hepimize iyi bayramlar!
Sağlıkta az denetim, çok rezalet
Yeni Doğan Çetesi davası açılırken ben de sizlere Sağlık Sistemi ve bu sistemi besleyen en önemli kaynak olan SGK ile ilgili yapılmış bir çalışmayı aktarmak istiyorum.
Görün ki, AKP Sağlık Sistemi’nde nasıl bir hasar yarattı ve hizmet adı altında aslında nasıl bir soygun ve haksız kazanç düzeni kuruldu.
Elimdeki bilgi notuna göre, geçen yılın merkezî bütçesinin gelir tutarı 5 trilyon 210 milyar 488 milyon TL olmuş iken aynı yıl için SGK’nın toplam gideri 2 trilyon 232 milyar 339 milyon TL olarak gerçekleşmiş. Yani anlayacağınız merkezi yönetim bütçesinin %43’lük kısmını SGK harcamaları oluşturmuş.
Aynı yıl SGK’nın toplam sağlık harcaması 553 milyar 143 milyon TL’yi yani bütçenin dörtte birini bulmuş. Bunun yüzde 66,4’ü sağlık harcamaları, yüzde 33,6’sı ise ilaç giderleri. (Buna Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı harcamalar dahil değil. Bu sadece SGK bölümü)
Peki yapılan bu büyük harcamalar denetlenmiş mi, denetlenmiş ise nasıl denetlenmiş.
2023 yılında SGK’nın Rehberlik ve Teftiş Başkanlığınca 13 başlık altında 2907 denetim, teftiş, soruşturma gerçekleştirilmiş. Bu soruşturmalardan sadece 85 adedi hastaneler ve tıp merkezleri hakkında yapılmış. Özel hastanelere yapılan denetimin payı, toplam teftişin yüzde 3’ü bile değil. Oysa özel hastanelere yapılan ödeme 34 milyar 525 milyon TL.
Ve yapılan %3’lük denetimlerdeki sağlık hizmetleri alanında tespit edilen SGK zararı iki yüz yetmiş bir milyon TL. 2023 yılında müfettişler tarafından ödeme durdurma kararı verilen Sağlık Hizmet Sunucusu sayısı sadece 12.
Toplam 572 özel hastanenin sadece yüzde 7’si denetlenebilmiş, SGK Rehberlik ve Teftiş Kurulu tarafından hakkında 32 farklı soruşturma raporu yazılmış olan bir özel hastanenin halen faaliyetlerine devam ettiğini söylersem, aslında denetimlerin de beyhude olduğu ve bir sonuca ulaşmadığını anlarsınız.
Yani işin özeti, Yeni Doğan Çetesi diye bildiğimiz ve buzdağının ucundan bile küçük olan rezalet, AKP’nin sağlık politikasının bir sonucudur.
Bu rezaletin altında yatan ve SGK’yı da batma noktasına getiren neden Cumhurbaşkanı’nın doktoru olarak bilinen ama özünde iyi bir hekim ve tanıdığım kadarı ile düzgün bir insan olan asker kökenli hekim, sonrasında AKP milletvekili ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi rektörü olan Cevdet Erdöl’ü bile isyan ettirecek noktaya gelen Sağlık Sistemi ve Sağlık Politikası’dır.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Velinimetimize saygısızlık edilmediği zaman.