İngiltere’de ara-seçimde tepki oyları bu kez de sürpriz sonuç verdi.. Bizde de yerel seçimlerin öyle bir özelliği -bazen- oluyor

Seçim öncesinde partiler kampanyalar yürütürler. Adaylar kendi bölgelerinde hemen her gün seçmenlerinin karşısına çıkarken, genel başkanlar da bütün ülkeyi bir baştan diğerine dolaşarak mitinglerde konuşur.

Neden?

Daha önce kendi partilerine oy verenleri yeniden aynı şekilde davranmaya yönlendirmenin ve bu arada yeni seçmenler kazanmanın başka yolu yoktur da ondan…

Kendi halinde bırakılsaydılar, seçmenler, her seçimde aynı partiye oy kullanabilirlerdi; ancak seçim sonuçlarını partilerin sadık seçmenleri değil, kendilerinden ‘yüzer-gezer’ diye söz edilen, bazen bir partiye başka bir zaman da başkasına oy verenler belirler.

Mart ayının son günü yapılacak seçimde de muhtemelen yine öyle olacak.

Yazının burasında, İngiltere’de, iktidardaki Muhafazakar Parti’ye ait iken boşalmış olan iki sandalye için yapılan ara-seçimde, sandıktan muhaliflerin kazanarak çıktığına dikkat çekmek isterim.

Birini İşçi Partili aday kazandı, diğerini de George Galloway

George Galloway bizde benzeri pek bulunmayacak türden bir politikacı. Milletvekili olarak daha önce de üç dönem İngiliz Parlamentosu’nda yer almıştı. İkisinde şimdiki gibi ara-seçimde kazanarak Parlamento’ya girmişti.

Sol görüşlü bir politikacı. İşçi Partisi milletvekiliyken Irak Savaşı’na (2003) karşı çıktığı için ihraç edilmişti. Sonrasında Müslümanların ilgi gösterdiği Respect (Saygı) Partisi’ne girdi ve liderliğini de üstlendi. Bir süredir 2019 yılında kendi kurduğu ve ülkesinde Gazze Savaşı’na en şiddetle karşı çıkan İşçiler Partisi’nin (Workers Party) lideri. 

Ara seçim yapılacağını ve Galloway’in de aday olduğunu öğrendiğimden beri bu sonucu bekliyordum. 

Sebebi şu: İngiltere’de ara seçimlerde iktidar partileri nadiren başarılı olabiliyor. İngiliz seçmen, genellikle, iktidara kızgınlığını ara-seçimlerde tepki oyu kullanarak dışa vuruyor.

Bizde de, her zaman olmasa bile, seçmenin olumsuzluklara çok kızdığı dönemlerde yerel seçimler aynı işe yarıyor. Tepkiler seçmenin muhalefetten yana oy kullanmasına yol açabiliyor.

Hep hatırlattığım gibi, 1989 yerel seçimi, partisinin ilelebet iktidarda kalacağını sanan Turgut Özal’ın Anavatan Partisi’ne bir büyük tepki hareketine dönüşmüştü. Bedrettin Dalangibi olağanüstü popüler ve kamuoyu yoklamalarında açık ara önde görünen biri, aynı öfkeden nasibini alarak, İstanbul belediye başkanlığını kaybetti.  

İktidarı ‘dip dalga’ götürdü.

Acaba bu seçimden ne beklenebilir?

Cumhur İttifakı partileri bu seçimin bankosu hiç kuşkusuz. AK Parti ile ortağı MHP aday gösterilecek il ve ilçeleri güç oranlarına göre aralarında paylaştılar. İstanbul ve Ankara’da büyükşehir adayları AK Parti’den, fakat her iki ilde bazı ilçeler MHP’ye bırakıldı. 

AK Parti’nin propaganda amaçlı kullanabildiği sayısız gazete, radyo ve televizyon kanalı var. 

İktidarın adayları kazanmayacak da, sesleri yalnızca kendi dar alanlarında duyulabilen, muharip uçaklar uçurtamayan, havadan karaya süpersonik füzeler gönderme testleri yapamayan, adayları kazandığında ülke yönetimiyle el ele vermeyecekleri için devlet imkanlarından mahrum kalacakları sürekli hatırlatılan muhalefet partilerinin adayları mı kazanacak?

Nereden bakılırsa bakılsın, kazanma ihtimali en yüksek olanlar iktidarın iki ortağının adayları… 

Zaten, iktidarın, İstanbul ve Ankara’da bui kentlerin yerleşik halklarıyla uyuşması zor, kampanyaları göze ve kulağa hoş gelmeyen adaylar çıkarma cesareti, yukarıda saydığım doğal üstünlükleri sayesinde.

Muhalefetin saflarına bakıldığında ise, darma dağınık bir görüntü var, yalan mı?

Tıpkı Cumhur İttifakı gibi, kendi aralarında güçlerine göre il ve ilçeleri paylaşarak seçime girebilselerdi, sandıktan çıkacak tablo muhalefetin lehine olabilirdi.

Oysa hemen her muhalefet partisi bu seçime kendi adaylarıyla giriyor; her seçim bölgesinde bir kişi belediye başkanı seçileceği için hepsi kazanamayacak, bu kesin, ancak hepsi birden kaybedebilir.

Acaba öyle mi olacak?

George Galloway’in İngiltere’deki durumundan hareketle bizdeki muhalefetin bu seçimde şansı olup olmadığına bakalım

İktidardaki Muhafazakar Parti ile, ilk genel seçimde milletvekilliklerinin çoğunu kazanacağına mutlak gözüyle bakılan İşçi Partisi yanında, Galloway’in şansı yok gibiydi. Muhafazakar Parti tepki oyları yüzünden sıkıntı yaşadığı, İşçi Partisi de güçlü adayını İsrail karşıtı olduğu için desteklememeye karar verdiği için, aradan Galloway çıkıverdi.

Cumhur İttifakı’nın adayları beklendiği kadar güçlü değil. Ekonomik sıkıntılar halkın her kesiminde tepki uyandıracak kadar güçlü. 16 milyonluk emekliler kitlesi de büyük hayal kırıklığı yaşıyor.

İngiltere’de seçim beklediğim gibi gelişti. Bakalım bizde beklenen gibi mi gelişecek yoksa benim tahmin ettiğim gibi mi?

Tahminimin ‘dip dalga’ olduğunu yazmıştım değil mi?…