CHP’de her yeni yönetim, yeni bir tüzük ve yeni bir program çalışması yapar.
Ben de CHP’nin büyük zaferle, yüzde 41.38 ile çıktığı 1977 seçimleri öncesinde yaptığı böyle bir program çalışmasına katılmıştım.
Çalışmayı Bülent Ecevit, Ankara’da Göreme sokaktaki bir dairede topladığı küçük bir grup bilim insanı ile yürüttü.
Grubun eşgüdümünü Cahit Kayra yapıyordu.
Beni de Cahit Bey aramış ve Bülent Bey ile çalışmaya davet etmişti.
Ecevit, parti örgütlerinin yozlaşmasından, parti içi hiziplerden çok şikâyet eden bir liderdi:
Özellikle Deniz Baykal-Ali Topuz hizipleri arasındaki çatışmadan yakınırdı.
Bu nedenle de en sevdiği politikacı tipi, konularında uzman olan, dürüst, çalışkan ve en önemlisi, parti tabanından gelmeyen, yani parti içi yerel çıkar ve hizip çatışmalarına bulaşmamış, kendisinin partiye davet ettiği genç akademisyenlerdi.
İşte “Göreme Takımını” da bu anlayışla, (kendisinin de büyük bir edebiyatçı ve araştırmacı olduğu sonradan ortaya çıkan) Cahit Kayra eşgüdümünde oluşturmuştu.
Grubun amacı, “İsmet İnönü sonrası CHP”nin parti programını “Ortanın Solu” anlayışıyla yeniden yazmaktı:
Böylece 1977 seçimlerine yepyeni bir imajla gidilecekti.
Bilsay Kuruç (DPT Müsteşarı), Gündüz Ökçün (Dışişleri Bakanı), Uğur Korum, Sevil Korum (Milletvekili), Vural Güçsavaş (Maliye Müsteşarı) ve ben grubun sürekli üyeleriydik.
Mehmet Kabasakal ve Işın Çelebi, iki genç arkadaş olarak sekreterlik hizmetlerini yürütüyorlar ve tartışmalara da katılıyorlardı.
Besim Üstünel bir iki kez İstanbul’dan gelip çalışmalara katılmış, birkaç kez de Turan Güneş uğramıştı.
Göreme Sokak Grubu’nun yazdığı yeni parti programında, CHP’nin geleneksel 6 Ok’u aynıyla korunmuş, bunlara koşut olarak şu yeni Altı Ok eklenmişti:
1) Özgürlük.
2) Eşitlik.
3) Dayanışma.
4) Emeğin üstünlüğü ve bütünlüğü.
5) Gelişmenin bütünlüğü ve etkinliği.
6) Demokratikleşme.
Sağ-Sol terörü altında bunalmış olan ülkede, 1977 seçimlerine bu yeni programla gidildi.
En etkili söylem benim bulduğum “Analar, evlatlarınızı oylarınızla koruyunuz” sloganı olmuş ve CHP yüzde 41.38 oyla seçimlerden birinci parti olarak çıkmıştı!
***
Kıssadan hisse:
Sevgili okurlarım, CHP’de “Parti içi demokrasi” ilkesi, her dönem, Türkiye’deki bütün partilerin hastalığı olan “Lider Sultası”nı önlemek için savunulur...
Ve hiçbir dönem, gerektiği gibi yürürlüğe sokulamaz.
Çünkü “Partiler Yasası” ne yazık ki parti içi demokrasiyi geliştirecek bir yapıda değildir.
Bu “Tüzük Kurultayı”nda da CHP’deki “Parti içi demokrasi” ilkesinin, ana tema olacağı söylenebilir.
Ben ülkemizdeki Demokratik Rejim’in sorunlarını “Demokrasimizle Yüzleşmek” adlı kitabımda uzun uzun irdeledim.
Meraklısı bakabilir.
“Parti içi demokrasi” ilkesinin en temel uygulaması, adaylıkların önseçim mekanizması ile saptanmasıdır.
“Kadın kotası” da gereklidir. Önseçimle çatışmaz. Her iki ilke de birlikte kabul edilebilir.
***
CHP’nin ilk kurultayı sayılan Sivas Kongresi’ne saygı olarak Sivas’ta başlatılan bu kurultayda, yeni program çalışmasının da yapılacağı belirtilmiştir.
Toplantıya Sivas’ta başlanması, CHP’nin kuruluş değerlerine, “Kuvayı Milliye Ruhu”na geri döndüğü mesajının verilmesi, toplumun bugünkü beklentilerine uygundur.
Bu atılıma ilave olarak yeni program için dört çalışma masasından söz ediliyor:
a) Demokrasi ve Adalet.
b) Ekonomik Kalkınma, Yeşil ve Dijital Dönüşüm.
c) Sosyal Devlet, Sosyal Politika.
d) Göç Krizi, Dış Politika.
Bence bunlar da önemli sorun alanlarıdır.
Yeni programda bu konulardaki ilkeler, korunmaları gereken klasik Altı Ok’a ilave edilmeli, “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” tanımı ise ana hedef olarak mutlaka muhafaza edilmelidir.