Biz Erdoğan’ın kendisini sevdik, güç için sevenler ne bilsin!

Biz Erdoğan’ın kendisini sevdik.

Davasını sevdik.

Biz Cumhurbaşkanı veya Başbakan Erdoğan’ı değil, Erdoğan’ın kendisini sevdik.

O yüzden Erdoğan’ı yalnız bırakmadık. Bırakmayız.

Biz gücünden dolayı Erdoğan’ı sevmedik ki, AK Parti hükümette olduğu için AK Partili olmadık ki Erdoğan güç kaybedince Erdoğan’dan vazgeçelim, AK Parti dışında başka arayışlara yönelelim.

Bizim AK Partililiğimiz Reis’ten dolayıdır. Güç için Reis’e yanaşanlar yarın başka yere gidebilirler ama biz Reis varolduğu sürece hep onu sevmeye ve onun yanında olmaya devam edeceğiz.

15 Temmuz’da ölüm karşısında yalnız bırakmadığımız Reis’i bir yenilgi karşısında bırakıp gidenlerden olmayız.

15 Temmuz’da Reis’i yalnız bırakıp sırra kadem basanları eleştirdiğimiz gibi bugün de Reis’e kaybettirenleri ve AK Parti’mizi bu hale düşürenleri eleştiriyoruz.

Eleştirmeye de devam edeceğiz.

Çünkü biz Reis’imiz zarar görmesin ve AK Parti’miz eskisinden güçlü olsun istiyoruz.

Biz hiç kimsenin yüzüne dahi bakmadığı o en güçsüz dönemindeki Erdoğan’ı sevdik. O gün de yanındaydık. Bugün de yanındayız. Yarın da yanında olacağız.

Bizim Erdoğan sevgimizin o birilerinin iddia ettiği gibi kişi tapıcılığıyla alakası yok. “Kişi kültü” gibi beylik ön yargılarla açıklanmayacak bir sevgi ve bağlılık bizimkisi.

Biz Reisçiyiz ama Erdoğanperest değiliz.

Reisçiyiz biz. Niye mi? Reis’in şahsında temsil ettiği ideallerden dolayı Reisçiyiz.

O idealler ne kadar önceliğimiz ise o ideallerin taşıyıcı liderine olan bağlılık da bir o kadar önceliğimizdir. Zira her ikisi birbirinin mütemmim cüzüdür. Biri olmadan diğeri olmaz.

Monşer zihniyetlilerin, millete tepeden bakanların, millete rağmen siyaset yapanların, milletle bağını koparanların, sahada kibirle dolaşanların gayrı Reis’e ve partimize zarar vermelerine izin vermemeliyiz.

Reis’e ve partimize ilk günkü aşkla ve inançla sahip çıkmaya davet ediyorum herkesi.

Göreceksiniz düştüğümüz yerden doğrulacak, milletimizin verdiği mesajdan çıkaracağımız derslerle yeni bir başlangıç yapıp eskisinden çok daha güçlü hale geleceğiz.

Ben buna yürekten inanıyorum.

O yüzden köklü değişim şart diyorum.

KAŞ YAPALIM DERKEN GÖZ ÇIKARTMAYALIM!

Yanlış yanlış tartışmaların konusu etmememiz lazım.

Reis siyasi hareketimizin lideridir. Yaşadığı sürece de hareketimizin başında liderimiz olarak kalacaktır. Cumhurbaşkanlığı makamı kaydı hayat şartıyla değildir ama Reis’in liderliği bizim için kaydı hayat şartıyladır. Ve en önemlisi Reis’in gönlümüzdeki yeri cumhurbaşkanlığı makamından ötedir.

Biz Reis’i o tarihlerde yüzde 3,5 oy olan bir partimizin, RP’mizin İstanbul il başkanı iken sevdik. 1980 öncesinde MSP İstanbul gençlik kolları başkanı iken sevdik.

Bizim sevgimizin ve bağlılığımızın sebebi, ne kişi tapıcılığı veya kültüyle, ne de sonradan sahip olduğu o dünyevî makamlar dolayısıyladır. Reis’in şahsında biz onun temsil ettiği idealleri sevdik.

Reis’in liderliğini konuşurken tartışırken özenli bir dil kullanmak, siyasi hareketimizin geleceği açısından büyük önem arz ediyor.

Reis’i sevenler elbette partisine/partimize yönelik eleştirilerde bulunma hakkına sahiptirler.

Eleştirilerle ancak daha bir güçleniriz. Ancak bu eleştirilerin Reis’in haksız ve yanlış bir zeminde tartışılmasına sebebiyet vermemesine özellikle dikkat edilmelidir. Yanı sıra hareketimize gönül vermişlerde herhangi bir ümitsizliğe kapı aralamamasına da özen gösterilmelidir. Aksi takdirde kaş yapalım derken göz çıkartmış oluruz.

“Her şey bitti, buraya kadar!” algısı oluşturacak söz ve davranışlardan kaçınmamız gerek.

Bu günler imtihan günleridir.

Yenilgiyi de zaferi de birlikte sahiplenen bir anlayışa ihtiyacımız var. Hep kendimizi haklılaştıran ama diğer yönetim katındaki arkadaşlarımızı haksızlaştıran bir anlayış, yanlış bir anlayıştır. Bu tarz eleştiriler de yıkıcıdır.

Bu günler gelir geçer.

Ama umutsuzluğu çoğaltan sözler deler geçer.

Hiç birimizin hiç kimsenin bunu yapmaya hakkı yok.

Her türlü eleştiriyi yapalım. Ama bu eleştirilerimiz aynı zamanda daha güçlü umutları yeşerten, gevşeklikleri ortadan kaldıran türden olmalıdır. Gayrısı enaniyet temelli yıkıcılık anlamına gelir.

Kendisi dışındaki herkesin yanıldığını ve Reis başta olmak üzere herkesin hatalı bir rotaya yöneldiğini ihsas ettiren sözler, o çok eleştirdiğimiz kibrin diğer yüzüdür. Bir başka deyişle, bir tek benim aklımla ve belirlediğim siyasalarla yol yürünürse başarılı olunacağını varsayarsak farkında olmadan egomuzu şişirmiş oluruz. Hepimiz tam da bu süreçte dilimize ziyadesiyle dikkat etmeliyiz.

Tüm kardeşlerimizden ve gönüldaşlarımızdan ricamdır: Lütfen öz güveninizi bozacak ve sizi ümitsizliğe düşürecek sözlerin aklınızın ucuna dahi ilişmesine izin vermeyiniz. Bu tür sözleri aklımıza düşürmek isteyenlere de kulak vermeyiniz.

Şunu biliniz ki, her yenilginin içinde bir zafer saklıdır.

Tıpkı karanlığın içinde ışığın saklı olduğu gibi.

Yanlışlarımızı konuşacağız. Gerekirse eleştirilerimizi münasip bir dille yapmaktan hiç geri durmayacağız. Kendimizi bir yere taşımak için değil hareketimizi daha güçlü kılmak için elbette.

Ve yine bileceğiz ki zafer hiç de uzakta değildir.

Reis’in liderliğine güvenimiz tamdır.

Düştüğümüz yerden daha güçlü kalkacağımıza da yürekten inanıyorum.

Yeter ki özümüze dönelim ve öz güvenimizi kuşanalım.

MERAKLISINA NOT

Bizi bilen bilir. Bilmeyen de kendi gibi bilir.

Biz partimiz kendi kökü üzerinde daha güçlü olsun diye bir yanda fikir imal etmeye çalışırken bir yanda da o bize hadsizce çemkirenlerden çok daha fazla sahada çalışıyoruz.

Bu yaz günleri bile.

Bizim için her gün seçimdir.

Hiç sahaya inmemiş o koltuk sevdalıları veya AK Parti’den sadece güç devşirmek için gelen kifayetsiz muhterislerin kem sözlerine bakarak ne Reis’imizden ne de partimizden soğuruz.

Çünkü biz misafir değil, ev sahibiyiz.

Ömrümüz geçti bu yolda.

Reis AK Parti’yle var olmadı. AK Parti’den önce de vardı. Biz AK Parti’den önceki Reis’in mücadele ve yol arkadaşlarıyız. Birileri dolayısıyla onu yalnız bırakacaklardan asla olmayız.