Hafta içinde Avrupa Birliği’nin (AB) “Gymnish toplantısı” olarak bilinen gayri resmi AB dışişleri bakanları toplantısında hayli ilginç gelişmeler yaşandı. Önümüzdeki hafta, toplantının perde arkasını kapsamlı şekilde kaleme alacağım. Ancak özellikle Kıbrıs konusunda AB içerisinde bir yorgunluk belirdi... Anlaşılan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin her fırsatta Türkiye karşıtı bir tutum sergilemesi ve Kıbrıs sorununu gündeme getirme çabaları, AB üyesi bir çok ülkeyi artık rahatsız etmeye başladı. Yetmedi, bazıları için de gına geldiğini söyleyebiliriz. Nitekim Lüksemburg, Macaristan ya da Slovenya gibi ülkelerin dışişleri bakanları bu hususu çok açık bir şekilde dile getirdi.
Ancak bu hafta AB-Türkiye ilişkilerinde pek kimsenin merak etmediği ve Ankara’nın gerçekleştirmiş olduğu makro ekonomik reformların Brüksel’den nasıl göründüğü hususuna değineceğim.
Türkiye’de enflasyon yok değil. Biz tüketicilerin günlük hayatında maalesef etkili oluyor. Tatil dönemi için geldiğim Türkiye’de enflasyonun etkisini birinci elden görüp, yaşadım. Bundan doğan fırsatçılığa da şahit olmadım değil. Ancak Türkiye’nin enflasyonla mücadele konusunda attığı adımların, makro ekonomik verilerin, Brüksel tarafından nasıl algılandığı da önemli bir gösterge.
Bu kapsamda Avrupa Komisyonu uzmanlarına “Yapılan reformları nasıl buluyorsunuz?” diye sorduğumuzda, oldukça etkileyici bir cevap verdiler. Zira baz makro ekonomik verilere bakıldığı vakit, Türkiye’nin enflasyonu tek haneye düşürme hedefinin ciddi, yapılan reformların önemli ve 18/24 ay içerisinde de bu mali disiplinin devam ettirilmesi halinde hedefe ulaşabilmesinin mümkün olacağını dile getirdiler.
Verilerle konuştular!
Bunu söylediklerinde, ellerindeki verileri de paylaştılar. Örneğin, Türkiye kamu borcunun GSYH ile oranının yüzde 25 olduğunu, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın her ay sadece 100-130 milyar TL civarında borçlandığına dikkat çektiler. Yetmedi, kredilerde büyümenin yüzde 2 ile sınırlı olduğu, tasarruflarda büyümenin de yüzde 4 oranında olduğunun altını çizdiler.
Kredi mevduat oranının yüzde 80 olduğunu vurgulayan AB’nin ekonomi yetkilileri, piyasada kredinin azaldığını, tasarrufun da artmaya devam ettiğini işaret ederek, maliyetten gelen cari açığın da düştüğünü dile getirdiler. Bu hususta, yıl sonu rakamı telaffuz etmediler ve Türkiye’nin yapmış olduğu hesaplara göre ilan edilen 24,8 milyar dolarlık rakamı hatırlattılar. Ancak Türkiye’nin mali disiplini aynı kararlılıkla devam etmesi halinde, 24,8 milyar doların da altında olabileceğini de ifade ederek bu hususta önemli bir başarı kaydedebileceğini vurguladılar.
Ayrıca büyük şirketler ve KOBİ’ler için ölçülen NLP oranında, yani verim alınamayan krediler konusunda büyük bir sorun öngörülmediğini ifade eden Brüksel, Türkiye’nin aynı kararlılıkla mali disipline devam etmesi halinde enflasyon hedefini yerine getirebileceğini, hatta kredi derecelendirme kurumlarının da Türkiye’nin notuna ciddi iyileştirme yapmaları gerektiğine de işaret etti.
Bu çerçevede Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve ekonomi yönetiminin enflasyonu düşürmeye yönelik düzenledikleri program, Brüksel tarafından yakından izleniyor ve şimdilik ilgi hatta beğeni ile karşılanmıyor değil. Ancak anlaşılan disiplini sürdürmek gerekiyor ki Aralık 2025/Haziran 2026 arası bu programın neticesi ve meyvelerinden istifade edilebilsin…
Şayet Türkiye başarılı olursa eğer, gerisini de artık kredi derecelendirme kuruluşları düşünsün.