Dün www.kongar.org adresli internet sitemde yazdığım GÜNCEL yazımın başlığı, “Bu İktidar Ne Türkiye’yi Temsil Ediyor, Ne De Türkiye’yi Yönetebilir!” idi.
Bir kitap çalışması için ara verdiğim yazılarıma yeniden başladığım bugün, bu başlığı kullanmama yol açan somut olayların en sonuncusunu, TBMM’de kan dökülmesini irdelemek istiyorum.
***
Sonunda iktidar, TBMM’de kan da akıttı.
Anayasa Mahkemesi’nin, TİP Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin Meclis tarafından düşürülmesini ortadan kaldıran kararının uygulanmasını isteyen muhalefet tarafından toplantıya çağrılan TBMM’de, TİP’li Ahmet Şık kürsüde konuşurken Alpay Özalan ve iktidar milletvekilleri, Şık’a, fiziksel saldırıda bulundu.
Araya giren DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in kaşı açıldı ve CHP’li Okan Konuralp’ın başı yarıldı.
Milletvekillerinin kanı Genel Kurul merdivenlerine aktı.
Sonunda, kullandığı dil için Ahmet Şık’a, fiziksel saldırıda bulunduğu için de AKP Milletvekili Alpay Özalan’a kınama cezası verildi.
Hem sözlere hem de fiziksel saldırıya aynı cezanın verilmesi beni şaşırttı.
Çünkü sözler ne kadar aykırı ve sert olursa olsun, fiziksel saldırı, şiddet içerdiği için, hem rejime, hem TBMM’ye, hem Anayasa’ya ve yasalara, hem siyasete, hem ahlaka, hem adalete, hem uygarlığa, hem de insanlığa aykırı bir harekettir.
Sanıyorum, sözlere ve fiziksel saldırıya aynı cezaların verilmesi, iktidarın fiziksel şiddeti siyasette bir yöntem olarak kullanma eğiliminin bir işareti ya da bir sonucudur.
***
Ahmet Şık’ın sözlerine ceza verilmesi üzerine, şimdiye kadar iktidarın liderinin söylediği sözlere baktım:
“şerefsiz”
“soysuz”
“sürtük”
“terörist”
“tezek”
“vampir”
“virüs,
“yalaka”
“haysiyetsiz”
“imansız”
“iki sarhoş”
“namussuz
“onursuz”
“ölü sevici”
“rezil”
“adi”
“ahlaksız”
“affedersin Ermeni”
“alçak”
“ananı da al git”
“(bunlar) ateist”
“cibilliyetsiz”
“çapulcu”
“çakal”
“çamur”
“çürük”
“edep fukarası”
“edepsiz”
“eşkıya”
“gafil”
“geri zekâlı”
“haysiyet fukarası”
“İsrail dölü”
“kan emici”
“kitapsız (dinsiz anlamında)”
“(bunlar) komünist”
“mankafa”
“namert”
“sanatçı müsveddesi”
“sefil”
“(bunlar) Zerdüşt”
“zürriyetsiz”
***
Sevgili ve değerli okurlarım, Türkiye, bu sözlerin temsil ettiği kültürün egemen olduğu bir ülke, bir toplum değildir, ya da olmamalıdır diye düşünüyorum.
Çünkü bu sözler, özellikle de iktidar tarafından söylendiğinde, hiç kuşkusuz, sadece nezaket ve terbiyeyi zedelemekle kalmayan, buna ilaveten, fiziksel şiddet ortamını, kaba kuvvet kültürünü besleyen bir tutum ve davranışın ifadeleridir.
Ama bu iktidarın, Anayasa’yı bile reddeden bir yönetim biçimi sürdürdüğü düşünülürse, bu tavır ve davranış bazı kişilerce garipsenmeyebilir...
Ama ben o kişilerden değilim!