"Yıl bin yıl önceki gibi bir yıl,
Testi taşıyıp davarın sırtına vuruyor,
Ekin biçip kıştan habersiz,
Şıra içiyor ve bilmiyoruz ki,
Pek yakında unutulmuş olacağız,
Mısralar da çözülecek ev önünde kar misali…"
Thomas Bernhard’ın üçüncü şiir kitabı ‘Ayın Demiri Altında’daki bu mısralar çok etkiledi beni. Kitabın çevirmeni Arif Çağlar’ın notundan öğrendim ki Bernhard’ın şiir kitabı ana temasını; Salzburg Festivali’nde seyrettiği Alban Berg’in Wozzeck operasından, daha doğrusu operaya ilham kaynağı olan Büchner’in Woyzeck’inden almış. Çağlar; Bernhard’ın şiirinin oyunun özellikle son sahnesinden etkilendiğini başkaca gönderme olmadığını belirterek şunu yazmış:
“Çünkü şiirlerinde anlatılan doğanın saf ve temizliğindeki çaresizlik ve ölümdür. Değişmeden, değiştiremeden çaresizce yaşanan her bin yıl önceki bir yıldır, biteviye söylenen yalan ve batışı dahi bilememek, kavrayamamak, yok olmuş kentler ve batışın akıntısında boğulan insan.”
Şiirdeki ‘pek yakında unutulmuş olacağız’ ile yorumdaki ‘değişmeden, değiştiremeden çaresizce yaşanan her bin yıl önceki bir yıldır’ göndermesi… Kime ne ifade eder, ediyor bilmem. Soykırımı seyreden, ırkçılığın tırmandığı dünyadaki ‘medeniyet’ten, her geçen gün baskının arttığı, hukukun sadece güçlüler lehine işlediği, fakirliğin, gelir eşitsizliğinin, sansürün, doğru olmayan bilginin yayılmasının normalleştiği memlekete baktığımda bana çok şey ifade ediyor.
Dünyayı, içeriye etkilerini bu yazılık bir kenara bırakıp memlekete odaklanalım. Şu aralar en popüler konu AKP’nin kuruluşunun 23. yılı ve hem belediye başkanları hem de milletvekilleri ‘diğer partilerden’ yapılacak transferler. Milletvekillerine bakalım. İki gruptan söz ediliyor. CHP listelerinden seçilip parlamentoya giren Gelecek Partililerden ve İYİ Parti’den seçilip istifa edenlerden. Her iki grubun ortak özelliği; 2023 seçimlerine giderken Altılı Masa üyeleri olarak birlikte hareket etmeleri, iktidara hem sert muhalefet edip hem karşı bir programla başta Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni değiştirme vaadi, birlikte program hazırlamaları ve cumhurbaşkanlığı adaylığında CHP’nin o dönemki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekliyor oluşları. Adı geçen iki partinin milletvekillerinin farklılaştıkları nokta, Gelecek Partisi’nin sadece CHP listelerinden aday olması. O günlere dair kısa bir hatırlatma yapalım. 2023 Mayıs ayındaki seçimlere Saadet Partisi, DEVA, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti adayları CHP listelerinden girdiler.
DEVA Partisi’nden 24 aday seçime girdi, 14’ü vekil oldu.
Saadet Partisi’nden 24 isim aday oldu, 10’u vekil oldu.
Gelecek Partisi’nden 19 isim, 14 ilde CHP listesinden seçime girdi, 10’u vekil oldu.
Demokrat Parti’den üç isim CHP listelerinden vekil oldu.
İYİ Parti ile 14 ilde fermuar liste yöntemiyle tek listeyle seçime gidildi. Diğer 67 ilde (73 seçim çevresi) CHP ve İYİ Parti ayrı listelerle seçime girdiler. İYİ Parti’den 16 isim CHP listelerinden aday gösterildi, İstanbul’dan bir isim Meclis’e girdi.
CHP listelerinden farklı partilerden 39 isim Meclis’e girmiş oldu.
Altılı Masa'nın liderleri
2023 milletvekili seçimlerinde Millet İttifakı’na 19 milyon 63 bin 781 seçmen oy verdi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda İttifak’ın adayı Kemal Kılıçdaroğlu 24 milyon 594 bin 932 oy, ikinci turda 25 milyon 504 bin 552 oy aldı. (Kılıçdaroğlu’na verilen oylardaki fark aday çıkarmayarak destek kararı alan Emek ve Özgürlük İttifakı’ndan gelen oylardan oluşuyor.) Bu arada İYİ Parti’nin masadan kalkıp dönmesiyle halktaki güven kaybının oranı ile partinin o günkü liderinin seçim sürecinde seçmenlerini ittifak adayı lehine ne kadar motive ettiği tartışma konusu…
Sonuçta nereden baksanız AKP-MHP’nin başını çektiği Cumhur İttifakı’na karşı CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı’na yaklaşık 20 milyon kişi oy verdi. Neden verdi? Hükümet sisteminden büyük adaletsizliklere mevcut rejimin yarattığı duruma karşı olduğu-rahatsız olduğu için. Peki o günden bugüne bir şey değişti mi?
Birkaç basit soru… Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yürümediğini oy isterken söylerlerken bugün gelinen noktada yeni bir yol haritası mı açıklandı? Hukuka uyuluyor mu? Anayasa Mahkemesi kararlarına mesela? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ninkilere? Siyasi çıkarlar için ortaklık bozulmasın diye geçiştirilmeye çalışılan Sinan Ateş konusu ne olacak?
Ekonomi daha mı iyi gidiyor? Yoksa ‘dünyada eşi benzeri olmayan bir sistemin halk üzerinde denenmesiyle çöken ekonomiyi kurtarmak için yapılanların faturası’ geniş halk yığınlarına mı çıkıyor? Mülakat mı kalktı? Maarif Modeli içlerine siniyor mu? Dış politikadaki savrulmalar?
Ayrıca kritik bir soru Gelecek Partisi’nden geçeceklere özel. Aynı grupta yer aldıkları Saadet Partisi’nin kürsüde fenalaşıp sonra vefat eden Milletvekili Hasan Bitmez’i unutacaklar mı? Bitmez; Meclis kürsüsündeki konuşmasında İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ve iktidarın İsrail ile ilişkilerine tepki göstermiş Sezai Karakoç’tan “Tarih sussa hakikat susmayacak, onlar sanıyorlar ki bizden kurtulsalar mesele kalmayacak” alıntısını yapmış, Meclis tutanaklarına göre yere yığıldıktan sonra AKP sıralarından “Allah’ın gazabı böyle olur” diye bağıranlar olmuştu.
Bu arada elbette CHP’nin o günkü yönetiminin de hazırlanan listeler konusunda söylemesi gerekenler var. Bir yandan Kılıçdaroğlu, muhafazakâr kesimi, yaptığı hamleyle çok uzun süre sonra CHP ile yan yana getirmeyi başardı. 2023’te sonuç alınamasa da bunun etkisi 31 Mart’ta görüldü. Ancak öte yandan ilkesel anlamda doğru bir çerçeve konulamadığı anlaşılıyor bugün iktidar tarafına geçmeye hazırlanan vekillere bakınca…
Bitirirken…
Yaklaşık 20 milyon seçmen iktidara bir alternatif olsun diye CHP listelerine ya da İYİ Parti’ye oy verdi. Son bir yılda iktidarın icraatlarında değişen bir yön olmadığı gibi kimi alanlarda daha da ağır bir tahribat yaşanıyor. İster Gelecek Partisi ister İYİ Parti ya da diğerleri, muhalefetten seçilip iktidar tarafına geçecek olanlarla ilgili ciddi bir etik problem durumu ortaya çıkıyor. Bu arada başta AKP, muhafazakâr parti yöneticileri hep bir jargonu kullanırlar: Halkın helal oylarıyla seçilmek… Muhalefetten iktidar tarafına geçecekler, kendilerine geçmişte oy verenlerin ‘oylarını helal edeceğini’ düşünüyor mu?
Yazı, Thomas Bernhard’ın ‘Ayın Demiri Altında’ kitabından bir bölümle başladı, onunla bitsin:
“Yıl bin yıl önceki gibi bir yıl,
Hiçbir şey bilmiyoruz,
Bilmiyoruz batışı,
Ne yok olmuş kentleri ne de atların
Ve insanların boğulduğu akıntıyı…”