102 yıllık CHP, dünyadaki demokratlara abluka altında ‘barışçıl mücadele kılavuzu’ yazıyor

Cumhuriyet Halk Partisi’nin resmi kuruluş başvurusunun yapıldığı tarihin, 9 Eylül 1923’ün üstünden bugün tam 102 yıl geçti. Parti yeni yaşına tarihinin en büyük operasyonlarından biriyle mücadele ederek giriyor. Durumu, bir ucu 19 Mart’ta “yolsuzluk” iddialı belediye başkanları operasyonlarına, diğer ucu il başkanı ile başlayan pek muhtemel genel başkana uzanabilecek “kayyım atamalarına” kadar yargı merkezli siyasi mühendislik diye çerçeveleyebiliriz. İktidarın “muhalefeti kendi istediği şekle getirmek” uğraşısı, çok partili hayatın sarsılması, anketlerde önde gözüken partiyi karıştırma… Bunları ve daha fazlasını da ekleyebiliriz elbet. 

Türkiye’nin ana muhalefet partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nın önünde yaşananlar, gelinen noktayı söze gerek bırakmadan “görsel anlamda” iyi anlatıyor aslında. Sayılarının beş bini bulduğu söylenen polisler, daha evvel üç mahkemenin reddettiği kararı alan bir Asliye Mahkemesi’nin kararını uygulamak, yani il başkanlığına kayyım atamasını hayata geçirecek tertibat için harekete geçiyorlar. Pazar akşamından pazartesi öğleden sonraya kadar devam eden, kayyımın (CHP’liler direndiği için) İl Başkanı odasına giremese de binanın içine girmesini sağlayan müdahaleye yani... Ama ne müdahale… Demokratik itiraz ve tepki hakkını kullanmak için oraya gelenlere -ne milletvekili ne partili yönetici tanıyan- başta biber gazlı ağır bir müdahale… Polis kalkanlarıyla bina içine girilmesi, yaralananlar, gözaltılar gibi… 

 

CHP İstanbul İl Başkanlığı önü / Fotoğraf: BBC Türkçe

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Bağırsalar da çağırsalar da adaletin tecellisine mâni olamayacaklar, Türkiye'de hiç kimse hukukun kapsama alanı dışında değildir. Mahkeme kararlarını eleştirmek ayrı şeydir, tanımamak ayrı şeydir” diye konuşuyor. Adalet Bakanı ‘hukuk ülkesi vurgusu’ yapıyor. Uyulmayan Anayasa Mahkemesi kararları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla yıllardır hapiste bırakılanlar-tutulanlar unutuldu ya da unutulur sanıyorlar.

 

Erdoğan, “Ana muhalefetin eski ve yeni kadrolarının arasında kızışan koltuk kavgasına eyvallah demeyeceğiz” diye de ekliyor. Yaşananların bir dönem haklı eleştiriler alan “CHP içinde hizip çoktur-kavga bitmez” durumunun devamı olduğunu söylüyor. Ancak bu kez başta CHP’nin kendi seçmeni ve ülkedeki iktidar seçmeni, olanlara bakıp ‘yaşananlarının adalet değil siyaset” olduğu fikrini dile getiriyorlar. Bunun “CHP içi koltuk kavgası değil” açık bir “iktidarın anketlerde birinci çıkan partiye müdahalesi” olduğunu düşünüyorlar.

Bu arada CHP yönetimi, başta Genel Başkan Özgür Özel, milletvekilleri ve parti örgütü 19 Mart’tan bu yana alanda büyük bir mücadele veriyor. Sokağın sesini dinliyor, barışçıl eylemler organize ediyor, Türkiye’nin dört bir yanında düzenlediği ‘miting-eylemlerle’ mücadeleden vazgeçmiyor.

Tüm bunları yaparken merkezi “sadece partiyi savunmaya da” ayırmış değil. Bir yandan Meclis’te Kürt barışını sağlama arayışlarında Komisyon’da sözünü söylüyor. Öte yanda toplumun değişik kesimlerinden kişilerin katılımıyla ‘program’ hazırlıyor. Özgür Özel dün bir yandan Genel Merkez’den İstanbul’da yaşananları takip ederken, öte yandan Örgüt Temsilcileri Meclisi Toplantısı’na katılarak CHP’nin yeni programının ana başlıklarını anlattı. Öne çıkan bölümleri not aldım:

CHP lideri Özgür Özel

-Parti programımız dört temel sütun üzerine oturuyor. Bunlardan birincisi devlet, yönetim ve demokrasi. İkinci sütun kalkınma ve ekonomi. Üçüncüsü sosyal devlet ve refah. Dördüncü kısım ise dış politika, güvenlik ve dirençlilik. Şüphesiz dirençliliğin dış politikadan, güvenlik politikalarından ve uluslararası ilişkilerden yalıtılarak tartışılmayacağı bir zeminde bu başlıkta ele alıyoruz.

-Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönetim sistemi önerisi güçlü bir parlamentodur. Parlamenter sistemdir.

-Yeni merkez ve yeni yerel dengesini yeni baştan ve güçlü şekilde kuracağız. İktidarın ultra merkeziyetçi anlayışı Türkiye’yi tıkamakta, yönetilemez hale getirmektedir. Hizmetlerin en yakın idari birim tarafından sağlanmasını temin edeceğiz. Yerel yönetimleri güçlendireceğiz.

-Cumhuriyet Halk Partisi, sosyal demokrat bir perspektifle; eşitlikçi, adil, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir kalkınma vizyonunu benimser.

-Sosyal adalet temelinde hayat pahalılığını ortadan kaldıran bir sosyal demokrat program sunuyoruz. Bu kısımda tüm bunları yapan; yeni, kapsayıcı, kalkınmacı devlet anlayışının, yani; kamucu, planlamacı, katılımcı bir ekonomi yönetimi vadediyoruz.

-Aile içinde kadın en büyük gelir desteğini alacak. Burada önemli olan nokta şu: Sayıları giderek artan tek kişilik haneleri de bu gelir desteğinin dışında bırakmayacağız. Aile kurumunu önemsiyoruz. Kadın-erkek evliliği ile oluşan aynı aile kavramını önemsiyoruz. Yalnız aileyi sadece bu birliktelikten ibaret görmüyoruz. Kira derdiyle boğuşan, barınma derdiyle boğuşan, birlikte yaşayan üç kız kardeşi de ekonomik zorluklardan dolayı bir araya gelmiş, iş bulamamış, bir arada oturan dört arkadaşı da yoksulluğun pençesinden kurtarmayı istiyoruz.

-Kazanınca ilk işimiz İstanbul Sözleşmesi’ni Meclis’e sevk etmek olacak.

-TOKİ’ye ‘Bir yıl içinde Cumhuriyet yurtlarını yapın. Öğrencileri sokaktan ve cemaatlerin elinden kurtarın’ diyeceğiz.

-Gençlere yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa vadediyoruz. Batılı olmak, Doğu’ya sırtımızı dönmek anlamına gelmeyecek. Güçlü bir Türkiye, Doğu için de Batı için de çok değerli olacak.

Bitirirken…

Özgür Özel, “parlamenter sisteme dönüşten yerel yönetimleri güçlendirmeye”, “Avrupa Birliği hedefinden İstanbul Sözleşmesi’ne dönüşe” mesajlar veriyor.

Ekonomi alanında verdiği da mesaj aslında bir sistem dönüşünü de vaat ediyor: Kamucu, planlamacı, katılımcı…

Kamu demişken. Dün Bloomberg Ajansı 15 Temmuz ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri’nin de dahil olduğu 9 köprünün özelleştirileceği haberini verdi. Bunu okuyunca aklıma ilk gelen, iktidarın erken seçime/seçime giden yolda halka ekonomik anlamda rahatlama (yapısal değil geçici olma ihtimâli yüksek) sağlama planı oldu. Ya da iktidar daha da sertleşerek ortaya çıkabilecek finansal krizlere bir önlem için bunu yapıyor. Tabii ikisi de olabilir.

CHP, 102 yıllık bir parti olarak icraatlarıyla aslında dünyada benzer ülkelerdeki demokratlara da ‘barışçıl mücadele kılavuzu’ hazırlamış oluyor.