‘Çelik kubbe’

İran, iki ay önce, 13 Nisan gecesi 300’den fazla İHA, balistik ve seyir füzelerini İsrail’e fırlattı.

Şam’daki İran konsolosluğunda İranlı iki komutanı İsrail’in füze ile öldürmesine misilleme yapıyordu… Fakat sadece 5 füze İsrail hava sahasına girebilmiş ve sadece Nevatim Hava üssüne ve orada bulunan C-130 nakliye uçağına zarar vermişti. Diğerleri İsrail, Amerika, İngiltere, Fransa ve Ürdün sistemleri tarafından daha İsrail’e girmeden imha edilmişti.

İsrail de kimsenin bir hasar görmediği bir misilleme yapmış, olay kapanmıştı.

Böyle bir çağda yaşıyoruz ve ortada böyle bir İsrail var: Müttefikleri çok ama mesela İran’a ciddi bir saldırıda bulunmayı göze alamıyor. Çünkü İran-İsrail savaşı, Gazze’yi ezmeye benzemez.

İsrail’in üstünde füze saldırılarını engelleyen bir “Demir Kubbe” var…

Türkiye de bir “Çelik Kubbe” inşa etmeye karar verdi.

Tabii bu “kubbeler”, elektronik füze-savar sistemleridir.

İRAN VE RUSYA

İran, Haniye’nin öldürülmesinden sonra Rusya’ya daha fazla yaklaştı. “Şii Hilal” teorisiyle Sünni Arap rejimlerinde endişe ve husumet yaratan İran için Rusya “stratejik ortak”tır. Rusya için de İran Orta Doğu’da yeni bir nüfuz bölgesi…

Bu sütunda Rusya’nın İran’a “İran’a ileri teknolojili savunma ve radar sistemleri vereceğini” yazmıştım. Ertesi gün basında, Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Sergey Şoygu’nun yeni İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan ile Tahran’da görüştüğü haberi çıktı. Pezeşkiyan açıklamasında, Rusya-İran ilişkilerinin “stratejik” olduğunu söyledi. İran, Ukrayna’ya karşı Rusya’ya İHA verecek, Rusya da radar ve hava savunma sitemleri…

Belli ki İran’da Rusya ile beraber bir ‘demir kubbe’ kurmak istiyor.

Her şeye rağmen aklın söylediği, savaş çıkmamasıdır. Ama Hitler’in de Netanyahu’nun da bu kadar delilik yapacağını başlangıçta hiç kimse tahmin etmiyordu.

TÜRKİYE’DE ‘ÇELİK KUBBE’

Karar’ın manşetiydi; Türkiye de bir “çelik kubbe” kuracak. Cumhurbaşkanı Başkanlığında toplanan Savunma Sanayi Komitesi, “eldeki bütün yerli savunma ürünlerini eşzamanlı çalıştıracak yapay zekâ destekli bir sistem” kurmaya karar verdi.

Öncelikle “yapay zekâ” kavramına dikkat… İkincisi savunma sanayimizin ulaştığı seviye… Fakat daha ileri teknoloji gerekecek ve bu dışarıdan tedarik edilecek. Nereden? Kritik soru bu.

Türkiye’nin elinde Rus yapımı S-400 füze savar sistemi var. Fakat bu “Çelik Kubbe” programının dışında, deposunda duracak.

Çünkü ihtiyacımız olan teknolojiyi Batı’dan alacağımız gibi, eşzamanlı çalışmalarını programlayacağımız yerli teknolojimiz de NATO standartlarında.

Bu gerekçelerle, çok doğru bir kararla, “Çelik kubbe” de NATO’ya entegre olacak.

DOĞRULARA DÖNÜŞ?

S-400 almanın ne büyük hata olduğu bir kere daha görülüyor. 2.5 milyar dolar ödeyip depoda tutmaktan ibaret değil bu hata… Türkiye’nin dünyadaki yeri konusunda “eksen kayması” tartışmalarının en ağırlık konusu S-400’lerdir.

Sonuçları iyi hesaplanmadan, Batı’ya meydan okuma psikolojisiyle verilmiş bir karar…

S-400 anlaşması, 12 Eylül 2017’de imzalanmıştı… Erdoğan, “6 Mart 2020’de faal hale gelecek” diye ilan etmişti. Aydın Sezgin gibi tecrübeli diplomatların “S-400 alımı Türkiye Cumhuriyeti’ne zoraki eksen değiştirtecek” uyarısı dikkate alınmamıştı.

Bu yüzden en ileri teknoloji ürünü F-35’leri, ortak olduğumuz halde, elimizden kaçırdık, ABD’nin CAATSA yaptırımlarına maruz kaldık.

Ortadoğu’da “Yüz yıllık Parantez kapanıyor” diyerek yürüttüğümüz politikaların yanlışlığı nasıl büyük hasar yarattıktan sonra görülmüşse… “Faiz sebeptir” politikasının yanlışlığı nasıl büyük hasar yarattıktan sonra görülmüşse… S-400’lerin yanlışlığı da büyük hasar yarattıktan sonra görülüyor.

ABD Dışişleri Bakan Yardımcı Vekili Victoria Nuland, “S-400 meselesinin halledilmesi durumunda ABD’nin Türkiye’yi F-35 ailesine geri almaktan memnuniyet duyacağını” söylemişti. (30 Ocak 2024)

Bunu mutlaka halletmeliyiz.

Ekonomide olduğu gibi dış politikada da doğrulara yani Cumhuriyet’in denenmiş geleneksel dış politikasına dönmek Türkiye’nin elini Orta Doğu’da da güçlendirecektir ki buna ihtiyacımız olduğu açık.

Yine aynı; hamaset değil, rasyonalite…