Giderek güç kaybeden her siyasetçi gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Uluslararası gerginlik” ipine bir kez daha sarılıyor.
Ancak bu kez hayli “iddialı”. İsrail’e seslendi ve savaş tehdidi savurdu.
“Nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek, bu kez onlara da yaparız”
Önce bir düzeltme yapalım.
Biz Karabağ’a girmedik.
Azerbaycan, işgal altındaki topraklarını kurtarmak için Karabağ’a girdi. Türkiye de hem askerî hem siyasi destek verdi. Giren biz değildik. (O harekatta Azerbaycan’a bizden başka destek veren tek ülke İsrail’di onu da bir kenara yazalım)
Libya’ya da biz girmedik. Hatta tam aksine, Libya’ya yönelik saldırıya önce karşı çıktık. Sonra Fransa saldırıp, NATO bastırınca, bir gün önce karşı çıktığımız Libya harekatına destek verdik. Arada kendimizi affettirmek için İsrail’in hava savunmasının en önemli parçalarından biri olan Kürecik Radarı’na izin vermek zorunda kaldık.
İşin doğrusunu baştan bilmekte fayda var.
Gelelim Erdoğan’ın İsrail’e yönelik “girme” tehdidine.
Bu tehdit ancak ve ancak pek yakında İsrail ile yeniden kucaklaşmanın habercisi olabilir.
Çünkü son olarak Yunanistan’a yönelik “Bir gece ansızın gelebiliriz” tehdidinden sonra, kısa süre önce “Benim için öyle biri yok” dediği Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile kucaklaşıp “Dostum Miçotakis” diyen Erdoğan’dı.
Erdoğan’ın tehditleri genelde barışmanın ön habercisi oluyor.
Ha diyelim ki, bu kez öyle bir durum yok. Bu kez cidden ciddi.
Nasıl olacak bu iş.
Suriye’yi boydan boya geçip, İsrail’e mi gireceğiz.
Madem böyle bir gücümüz ve yeteneğimiz var, İsrail’e gidip Gazze’yi kurtarmadan önce, yanı başımızdaki PKK Devleti’ni ortadan kaldırsak.
Madem böyle bir güce sahibiz, İsrail’den çok daha yakındaki Kandil’e gidip terör örgütünün askerî merkezini temizlesek.
Harita bakmayan, coğrafya bilmeyen birine böyle bir şeyi yutturabilirsin de, biraz coğrafya bilen güler.
Boydan boya Suriye’yi geçecek olan Türk ordusu İsrail’e girecek.
İsrail’i de boydan boya geçtikten sonra Gazze’ye ulaşacak.
Ve Gazze’deki zulme son verecek.
Bunu yazıp, Erdoğan’a kim okusun diye verdi ise Türkiye’nin de, Erdoğan’ın da dostu değildir.
Bu saçmalığı Cumhurbaşkanı’na fikir diye vermek, metin diye önüne koyup okutmak politika değildir.
Suriye’deki İran’ın bile yapmadığı, yapamadığı bir şeyi Türkiye’nin yapacağını iddia etmek, Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı’nın başını yok yere, olmayacak bir iş için belaya sokmaktan başka bir şey ifade etmez.
Ama Cumhurbaşkanı bunu gerçekten yapabileceklerini düşünüyorsa diyeceğim tek şey olur.
Yolda Emevi Camii’ne uğrayıp namazı da eda eder artık.
Ne de olsa 10 küsur yıl önce de böyle bir söz vermişti.
Kısmet İsrail Seferi sırasında kılmakmış.
Ali Koç, dün kızdığı federasyonu bugün niye övdü
Spor dünyasında herkes, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un düne kadar hakkında ağır sözler sarfettiği ve “Benim için bu seçim yok hükmündedir” dediği Futbol Federasyonu’nun yeni başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’ndan ve yönetiminden övgü ve sitayişle bahsetmesine takılmış vaziyette.
“Dün böyle dediğin adamı ve yönetimini şimdi nasıl översin” diye soruyorlar.
Soranların farkında olmadığı bir şey var.
Ali Koç’un gücü ve bu gücün sağladığı etkisi.
Ali Koç bugün futbol dünyasındaki en güçlü figür.
Hiçbir kulüp başkanı bu güce erişemedi çünkü hiçbirinin arkasında Koç Holding gibi Türkiye’nin kılcal damarlarına kadar yayılmış bir holdingin gücü yoktu. Hiçbirinin kontrolünde milyarlarca dolarlık bir holdingin parasal gücünün yanı sıra, başkanın elinde bu işe adadığı milyarlarca dolarlık şahsi serveti de bulunmuyordu.
Ali Koç’un dün sövdüğü federasyonu, bugün övmesinin arkasında ise işte bu güç var.
Anlatayım da haklı mıyım siz karar verin.
Futbol Federasyonu’ndaki en önemli organının Tahkim Kurulu olduğunu zannederim bu işle ilgili herkes kabul eder.
Ali Koç’un Hacıosmanoğlu’nu övmesinin nedeni işte bu Tahkim Kurulu’na yaptığı atama.
Hacıosmanoğlu Federasyonu, Tahkim Kurulu’nun başına Ali Günay’ı getirdi.
Ali Günay bir hakim. Halen görev yapan bir hakim.
Spor camiasının tanıdığı bir isim.
Hakim Ali Günay İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin eski başkanı. Spor camiası ile tanışıklığı o dönemden kalma. Çünkü Şike Davası diye bilinen davada Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticileri hakkında “beraat” kararı veren mahkemenin başkanı.
Ali Günay’ın spor ile tek alakası bu mu!
Elbette değil.
Biliyorsunuz Fenerbahçe Spor Kulübü şike davası nedeniyle 1 milyar 856 milyon TL zarara uğradığı gerekçesi ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hazinesi aleyhine dava açtı.
Bu dava şu anda İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yürüyor.
Peki İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı kim!
Evet ta kendisi.
13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin eski başkanı Ali Günay şimdi de bu mahkemenin başkanı ve şike davasından sonra Fenerbahçe’nin bir başka davasına bakıyor.
Ve Türkiye’de başka hakim ya da hukukçu kalmamış gibi Hacıosmanoğlu federasyonu bu hakimi Tahkim Kurulu Başkanı yapıyor.
Ali Günay’ı Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu Başkanı yapan güç, hiç kuşkusuz Ali Koç gücüdür.
Hal böyle iken bu federasyondan artık övgüyle bahsetmesi de son derece normaldir.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Ciddiye alındığımız zaman.