Reform Enstitüsü'nün "Üç ay sonra 31 Mart tablosu kalıcı mı?" araştırmasının sonuçlarını dinlemeye gittim. Araştırmanın en ilgimi çeken kısmı CHP'nin ne dediğine kulak kabartanların sayısındaki artış idi. Bu oran yüzde 70'lere (yüzde 67) gelmiş durumda. CHP'nin seçmene seslenme alanı oldukça genişlemiş yani. Aynı zamanda CHP'den duyulan kaygıda Cumhur İttifakı bileşeni seçmenleri dahil bir azalma var. AKP seçmeni içinde de MHP seçmeni içinde de CHP'den "çok kaygı" duyduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 34. Az kaygılıyım diyen AKP'de 46.5, MHP'de 37.6. Peki ya öfke? CHP'ye öfke duyan AKP seçmeni yüzde 24 iken MHP'de bu oran yüzde 30. Öfkeyi az olarak tanımlayan AKP'li yüzde 57.4, MHP'li yüzde 49.5. CHP'nin yarattığı duygular içinde en az çıkanlar yüzde 26.6 ile heyecan ve yüzde 34.7 ile umut.
Bu sonuçlardan ilk ortaya çıkan CHP'nin bir önceki yönetimi (Kemal Kılıçdaroğlu) zamanında başlayan muhafazakârlarla ortak zeminde buluşma, helalleşme ile yeni yönetimi (Özgür Özel) dönemindeki normalleşme çabası seçmende karşılık bulmuş. Daha önce eli CHP'ye oy vermeye gitmeyenler de en azından CHP'nin ne dediğine bakar hale gelmiş.
2024 mart seçimlerinde CHP'ye gelen 6 milyon yeni oyun 1.4 milyonu AKP seçmeninden 782 bininin ise MHP seçmeninden geldiği hesaplanmış. Yani konu sadece "Cumhur İttifakı'na kızıp sandığa gitmeyen seçmen" konusu değil. 31 Mart'ta 17.4 milyon oy alan CHP'nin 6.3 milyonu yeni seçmen. Bu hesaba göre Mayıs 2023 ile Mart 2024 arasındaki 9 ayda 10 milyondan fazla seçmen fikir değiştirdi.
Bu arada CHP'ye verilen oylarda 50-59 yaş seçmenin ki çoğunluğunun emekli olduğunu düşünebiliriz oran yüksekken gençlerde bu partiye oy oranının düşük olduğunu da not etmek gerekiyor. Bir başka kritik soru "CHP mi AK Parti mi daha iyi yönetir?" sorusu. Mülteciler, hukuk adalet, ekonomi, eğitim konularında CHP daha iyi yönetir yanıtları verilirken milli güvenlik, dış politika, alt yapı-ulaşım, sağlık konularında AKP daha iyi yönetir diyor seçmen. Doğal afetlere hazırlık, sosyal yardımlar, şehircilik konularında başa baş bir durum gözüküyor.
Bu noktada şu anki iktidar bileşenlerinin şansı önümüzdeki seçimlerde tamamen yok mu sorusu ortaya çıkabilir. Elbette böyle bir sonucu şimdiden söylemek mümkün değil. Ancak AKP ile MHP birlikteliğinin AKP'ye kaybettirdiğine dair algının da güçlendiğini söylemek mümkün. Sinan Ateş cinayeti davasından yargıdaki kimi duruşlara MHP'nin AKP'ye çektiği çizginin AKP içinde de itiraz edenleri bulunuyor. Hazine Bakanı'nın enflasyondaki düzelme için 3.5 yıl (geçen sene ile birlikte) bir zaman biçtiği süreçte ki 2027 yılı başına denk geliyor seçimler normal zamanda yapılsa bile AKP'nin ekonomide seçmen çok büyük bir düzeltme yapma şansı yok. O zaman başka bir vaatte bulunmalı. Eğer bu yollardan biri daha çok özgürlük ve demokrasi ise bu MHP ile zor gözüküyor.
Bitirirken…
Mehmet Ali Çalışkan yönetimindeki Reform Enstitüsü lafın değil verinin peşinden gidiyor. Yorumlarıyla; Emine Uçak, Mesut Yeğen, Seda Demiralp, Nezih Onur Kuru ufuk açıcı analizler yaptı. Benim özetim: CHP'nin başarısı geçici değil kalıcı olabilecek gibi gözüküyor.
Ama başta güvenlik politikaları ve dış politika daha ikna edici olması gerekiyor. Gençler için daha atak olmalı. Buğdaydan çaya eğitime mitingler yapıyor ama kalıcı-ikna edici politika anlatma-ortaya koyma yerine günü kurtaran sözler söylüyor. Merkez parti olma yolunda. Kadın seçmen ki 31 Mart'ta AKP'den gelen 1.3 milyon seçmenin 880 bini kadın CHP'ye yönelmiş-en azından dinler hale gelmiş durumda.
CHP "anadilinin Kürtçe olduğunu söyleyenlerin" DEM'in ardından ikinci partisi olmuş durumda. Özellikle büyükşehirlerde bu yönelim açıkça görülüyor.
CHP "siyaset teklif eden parti" haline gelirse önümüzdeki günlerde oyunu artırabilir. Araştırmada bu Pazar seçim olsa sorusuna verilen yanıtlarda CHP birinci parti gözüküyor.