Hamas, tarihin en büyük bağımsızlık ve direniş örgütü olarak gözümüzde büyüdükçe büyüyor. Nasıl büyümesin? Umudunu bu kadar uzun süre muhafaza eden başka bir direniş var mı? Heyecanını, dinamizmini, coşkusunu hiç kaybetmeden ayakta kalabilmiş başka örgüt var mı? Sınırlarını aşarak insanlığın kalbinde bu derecede yer edinmiş başka bir hareket var mı? On yıllar boyunca, hiç kirlenmeden, çürümeden, maksadının dışına hiç taşmadan mücadele vermiş başka bir oluşum var mı? Üstelik Hamas, bütün bunların ötesinde, bağımsızlık direnişini yapayalnız veriyor. Sadece İsrail ve Siyonizm yandaşı güçlü devletler değil, Müslüman devletler de Hamas’a saldırıyorlar. Müslümanlar neredeyse topyekûn susuyorlar. Bu kadar yalnızlığa, terk edilmişliğe rağmen, sırtını sadece halkına ve Allah’a dayamış, inançla, imanla, adanmışlıkla savaşan, insanlığa ve Müslümanlara şeref, izzet dersi veren başka bir teşkilat var mı?
Sorularım bu kadar değil…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde bir kez daha Hamas’ı hedef aldı. Daha önce Hamas’a “terör örgütü” demişti; şimdi de “Hamas, geceleyin uyuyan Yahudilerin üzerine bomba yağdırdı. Yaptığı terör eylemidir” diyerek sözlerini tekrarladı.
Özgür Özel’e sormak lazım:
İşgal altındaki topraklarında, her gün zorlaşan yaşam şartları altında, sessizce ölmekten başka seçeneği olmayan insanların bağımsızlık direnişi terör müdür?
Aynı mantıkla, dönemin şartları içinde, sivil katliamı da yapan, düzensiz direniş örgütü Kuvayı Milliye de bir terör örgütü müdür?
Hamas’a “terör örgütü” demekle, 1922’deki Türk’e “barbar”, Yunan’a “mazlum” demek arasında fark var mıdır?
Hamas’a “terör örgütü” diyerek İsrail soykırımını meşrulaştırmak insani midir, vicdani midir? Mesela “eşkıyayla mücadele” bahanesiyle binlerce sivili, bebekleri, çocukları, kadınları katletmiş Dersim Harekâtı da bu bağlamda meşru mudur?
PKK’nın uzantılarıyla her zeminde ittifak yaparken, kol kola girerken, onlara hamilik yaparken, orada, kendi insanımıza yönelmiş gerçek terörü, terör desteğini görmezden gelirken, dönüp Hamas’a “terör örgütü” demek tutarlılık mıdır?
Açıkça vatanına ihanet etmiş Nazım Hikmet’i, hâkim katletmiş, karısını dövmüş Yılmaz Güney’i, adam kaçırmış Deniz Gezmiş’i, aldığı rehineleri öldürmüş Mahir Çayan’ı “kahraman” görüp, tertemiz, ilkeli, haklı, meşru bir örgüt olan Hamas’ı “terörist” ilan etmek ahlaki midir?
Cumhuriyeti kurmuş bir partinin genel başkanının ABD’ye, İsrail’e şirin görünme, onları memnun edecek açıklamalar yapma çabası milli midir?
Gözünü Anadolu topraklarına dikmiş terör devleti İsrail karşısında kahramanca direnen, aslında sadece Filistin’in değil Anadolu’nun da savunmasını yapan Hamas’a iftira atmak vatanseverlik midir?
Acımasızca katledilmiş 40 binden fazla masum insanın sözcülüğünü yapmak varken terör devletinin insanlık dışı gerekçelerinin borazanlığını yapmak dürüstlük müdür?
Bir de şunu soralım: Haklı, meşru, şanlı ve destansı bir bağımsızlık direnişinin yanında durmak varken, soykırımcının yanında yer almaktan arzulanan hedef nedir? CHP’nin bu duruştan murat ettiği kazanç ne olabilir? İnsanlığı feda etmeye değer mi?
Hamas, 7 Ekim’den bu yana çok sayıda maskeyi düşürdü. Batı’nın demokrasi, insan hakları, özgürlükler maskesini örneğin. Müslüman devletlerin “hamaset” maskesini düşürdü örneğin. Nice Müslümanın “ihlas” maskesini düşürdü.
Görünen o ki Hamas, orada, Gazze topraklarında soykırıma karşı yiğitçe mücadele ederken aynı zamanda burada CHP’nin de “değişim” maskesini düşürdü.
CHP değişmez, değişemez. Değişemeyeceğinin daha nice örneğini göreceğiz. Geçmişte olduğu gibi yarın da, oy verenlerin pişmanlığına, CHP’nin değiştiği algısına payandalık yapanların da pişkinliğine hep birlikte şahit olacağız.