ABD Başkanı Joe Biden ve 5 Kasım 2024 başkanlık seçimindeki rakibi önceki Başkan Donald Trump Türkiye saatiyle 28 Haziran sabaha karşı, ABD saatiyle 27 Haziran gecesi CNN stüdyosunda ilk canlı tartışmada karşı karşıya geldi. 1,5 saat konuştular. Tartışma ardından yapılan analizleri ve her iki liderin de söyledikleri yalan ve çarpıtmaların listesine bakınca insanın aklına Amerikan seçmeninin dünyanın canına hangisinin okuyacağını seçeceği sorusu takılıyor.
Tokaleşmeme çocukluğuyla başladıkları tartışma inanılmaz düşük düzeyde ve bir o kadar tehlikeliydi. Trump, seçimi kaybettikten sonra taraftarlarının darbe girişimi sayılan Kongre Baskınını savundu. Biden, Trump’a karısı hamileyken porno yıldızıyla cinsel ilişkiye girip girmediğini sordu. Her iki lider de İsrail’i savunmakta işi o kadar abarttılar ki Trump, Biden’a “Filistinli” dedi. Biden kazanırsa Üçüncü Dünya Savaşı çıkartacağını söyledi. 81 yaşındaki Biden’ın 78 yaşındaki Trump’ın karşısına idrak kabiliyetinin yerinde olduğunu kanıtlamak için çıkmasını isteyen taraftarları, bu tartışma için Başkana ilaç yüklemesi yapıldığı söylentilerini engelleyemedi.
Başımıza daha gelecek var, öyle anlaşılıyor.
Amerikalı yorumcular canlı yayınlanan tartışmanın galibinin Trump olduğu, daha doğrusu mağlubunun Biden olduğu noktasında birleşiyor
“Bize ne abd seçiminden” diyen var mı?
Dünyanın en büyük ekonomik ve askeri gücünden söz ediyoruz. Başkan adaylarından birinin diğerini Üçüncü Dünya Savaşı çıkartmaya çalışmakla, diğerinin de onu Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le kanka olmakla suçlamasından söz ediyoruz.
Putin’in silah alımı için Kuzey Kore diktatörü Kim Jong-Un ile ittifak anlaşması imzaladığı bir dünyada yaşıyoruz. Çin lideri Şi Cinping’in Tayvan’ı işgal tatbikatları yaptırırken Japonya ve Güney Kore’ye kabuslar yaşattığı, ABD ve Batı Avrupa’nın Gazze’deki insanlık utancına rağmen İsrail hükümetinin Filistinlileri yok etme saldırganlığına “insani yardım” timsah gözyaşlarıyla destek verdiği bir dünya. Avrupa Birliğinin giderek siyasi yaptırım gücünü yitirdiği, Rusya korkusuyla giderek ABD’nin uzantısına döndüğü dünyanın bir parçasıyız. Bunun üzerine iç siyaset rekabetini dünyanın ticari, siyasi ve askeri bakımdan nasıl daha çok Amerikan kontrolüne gireceği yarışına dönüştüren Biden ya da Trump’ın ikinci dönemleri gelecek.
Daha önce Trump’ı seçip, pişmanlıkla yerine Biden’ı getirip şimdi yeniden Trump’tan medet uman Amerikan seçmeninin hangi sağduyusundan bahsetmek mümkün?
Hangisi kazanırsa kazansın, şu anda Türkiye’nin bir numaralı güvenlik sorunu gördüğü Suriye’deki PKK faaliyetine verilen ABD askeri, mali ve siyasi desteğin keseceğini düşünen var mı?
Türkiye’nin iki komşusu, Rusya ve İran, ABD yaptırımları altındayken, bu nedenle Türkiye’de dolaylı olarak yaptırımlardan olumsuz etkileniyorken hangisi seçilirse seçilsin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD’yle 100 milyar dolar ticaret hedefine ulaşılacağını, bunun da Türkiye lehine olacağını düşünen var mı?
Rusya’nın Ukrayna savaşından bu yana ABD Türkiye’nin bir numaralı LNG tedarikçiliğine yükseldi. Sadece Türkiye için de geçerli değil bu: Avrupa ülkeleri üzerine ABD’nin Rusya’dan almayın benden alın siyaseti sır değil.
Dünyanın bu bölgesinde Türkiye’nin coğrafi konumunun ABD açısından taşıdığı jeopolitik önem ortada. Ama bu ilişkiden Türkiye’nin alması gereken faydayı almadığı da ortada. Türkiye Cumhurbaşkanına “Aptal olma, kabadayılık yapma” diye mektup yazacak kadar küstah olan ve yaşadığımız ekonomik krizde payı bulunan Trump gelirse, evet belki Erdoğan’ı Beyaz Saray’a davet eder ama Türkiye üzerindeki mali ve ticari kısıtlamaları kaldırır mı?
Geçenlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da söyledi, giderek dünyanın dört köşesinde konuşulur oldu: Üçüncü Dünya Savaş tehlikesinden söz ediyor herkes.
Sonunda bu ABD Başkanlık seçimlerinin malzemesi haline de geldi.
Üçüncü savaşın belki de içindeyiz. Soru, dünyanın hangi bölgesinde yayılmaya başlayacağı; Avrupa’da mı, Orta Doğu’da mı, Pasifik’te mi, ya da Afrika’da mı?
Avrupa Birliği Rusya korkusuyla Ukrayna ve Moldova ile 27 Haziran’da üyelik müzakerelerine başladı. Bunu güvenlik anlaşması izleyecekmiş. Kendini savunmak için ABD’ye muhtaç olan AB mi Rusya’ya karşı güvence verecek? NATO’nun arkasına mı saklanıyorlar yoksa.
NATO 9-11 Temmuz’da Vaşington’daki liderler zirvesinde 75 yılını geride bırakacak. Türkiye, terörle mücadeleyi de NATO şartı yaptırmaya çalışıyor. Kabul göreceğine inanan var mı?
Biden-Trump tartışmasıyla ortaya çıkan saldırgan düzeysizlik gerçekten dünyanın yeni bir karanlık çağa sürüklendiğinin habercisi gibiydi.