Görüşmeler ‘sıradan’ değil, beklenmeyen gelişmelere açık…

AK Parti genel başkanı sıfatı da bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve bir suikastta eşini kaybetmiş Ayşe Ateş ile görüşmesi, sıradan birer gelişme değil.

İki görüşmeyi birbiriyle bağlantılı görmek de mümkün.

Olağan bir ortamda ‘sıradan’ sayılabilecek bu iki görüşme, Türkiye’nin içinde bulunduğu günümüz ortamında, göründüğünden çok daha fazla anlamlar taşıyor olabilir.

Lafı fazla uzatmadan gelişmeye verdiğim anlamı aktarayım: İki ortaklı iktidarın büyük ortağı ortaklıktan memnun değil; CHP lideri ve suikasta kurban giden Sinan Ateş’in eşiyle görüşerek bunu dünya aleme ilan ediyor…

“Hayda” demeden önce konunun üzerinde düşünmenizi isterim.

Birlikte düşünelim:

AK Parti’nin MHP ile ortaklığı doğal bir yakınlaşmanın sonucu değildi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, önünde hiçbir işaret de vermeksizin, devamlı en ağır suçlamalara muhatap ettiği AK Parti’ye, ondan daha da ağır sözleri layık gördüğü Tayyip Erdoğan’a, sürekli karşı çıktığı başkanlık sistemi konusunda el uzatarak, aniden, “Gelin bunu birlikte gerçekleştirelim” deyiverdi.

Bu tavır değişikliğin sebebini biliyor muyuz?

MHP ile AK Parti’nin yakınlaşmasının, Tayyip Erdoğan’ın “Sayın Cumhurbaşkanımız” diye hitap edilecek bir öneme kavuşturulmasının, Türkiye’nin bir felaketle karşılaşacağına inandırıldığımız başkanlık sisteminin benimsenmesinin sebebiyle ilgili bilgiye sahip miyiz?

Cumhuriyet’i kuran kadronun Kurtuluş Savaşı’nı oradan yürüttüğü ve bu sebeple önüne ‘Büyük’ sıfatı konularak onurlandırılmış Meclis’in önemini azaltan sistem değişikliğinin gerçekleşmesi için, MHP’nin neden AK Parti’ye el uzattığınının sebebini, iki taraftan tek bir kişi bile, açıklama zahmetine katlanmadı.

Devlet Bahçeli, o sıralarda sistem değişikliğini ağzına almaktan vazgeçmiş Tayyip Erdoğan’a, sebebini açıklamadan gösterdiği yakınlıkla, Türkiye’yi ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ ile tanıştırdı.

Peki, değişiklik iyi mi oldu?

MHP için iyi olduğu tartışılmaz.

Başlarda liderini hemen her konuda son sözün sahibi haline getirdiği için AK Parti’nin işine yaradığı düşünülse bile, seçimlerde alınan sonuçlar bu görüntüyü bozuyor. [AK Parti’nin oyu son genel seçimde %35’e, son yerel seçimde de %30’un altına düştü.]

Arada, seçim barajı %7’ye düşürülerek, MHP’nin kendisini her halükarda Meclis’te tutması sağlanmış oldu.

MHP kendisinin üçüncü kez aday olabilmesine destek verdi ama, son cumhurbaşkanlığı seçiminde ancak ikinci turda seçilebildi Tayyip Erdoğan

Sistem değişikliğiyle zaten eksikli olan denge ve denetleme mekanizması bütünüyle ortadan kalktığı için, ekonominin ne hale geldiği ortada.

Türkiye’yi uluslararası örgütlerin değerlendirmelerinde en arkalara sürükleyen, kurucularından olduğu Avrupa Konseyi’nin yaptırımlarına muhatap olabileceği bir duruma düşüren bir sürü gelişme de yaşandı.

Özgür Özel görüşmesinde ev sahibinin ziyaretçisine aktardığı bildirilen konuları bir haberden aynen aktarayım:

“Görüşmede, Özel’in, Adalet Bakanlığı önünde nöbet tutan Emine Şenyaşar’ı, kayyum uygulamalarına getirdiği eleştirileri, Gezi tutuklularını, asgari ücrete temmuzda yapılması beklenen zam konusundaki hassasiyetini, Erdoğan’a ilettiği belirtildi. Ayrıca emekli maaşlarına zam gibi konuların da gündeme geldiği kaydedildi. Çay ve hububat üreticileri başta olmak üzere beklentilerin altında kalan alım fiyatlarının da konuşulduğu vurgulandı. Gezi tutukluları, Sinan Ateş ve Tahir Elçi cinayetleri ile Şenyaşar davalarındaki adalet taleplerinin de Özel tarafından gündeme getirildiği öğrenildi.” 

Neredeyse hepsi, AK Parti’nin MHP ile ortak olduğu dönemin sorunları…

Ayşe Ateş’in Külliye’ye taşıdığı şikayet konusu da öyle.

Bir lahza düşünelim: MHP ile kurulan ortaklık olmasaydı, görüşmeleri gerektirecek bir ortam ortaya çıkar mıydı?

Çıkmazdı.

AK Parti’de de bu yolda değerlendirmeler yapıldığını sanıyorum.

MHP’nin de bunun farkına vardığını… [Ferdi Tayfur şarkıları, kürsüden gönderilen sitemler, üzerinde mesaj bulunan yüzükler neyin nesi?]

Görüşmeler bu sebeple ‘sıradan’ sayılmaz.

Merak ettiğim şu: Cumhurbaşkanı Erdoğan konuğu Özel’den beklediği teşviki aldı mı?