Kibirleri boyunlarını aşan muhterisler kim?

AK Parti özeleştiriye önem veren bir parti.

Gücünü de buradan alıyor bence.

Reis bu özeleştiriyi hep yaptı.

İlk neşteri hep kendisi vurdu.

Söylem düzeyinde denilmesi gerekeni hep o dedi.

Uygulama konusunda da hiç tereddüdü olmadı.

Sözün söylendiği zaman ne kadar önemliyse uygulandığı zaman da bir o kadar önemlidir.

Vaktinde söylenen söz anlamlıdır.

Başka bir deyişle, anlamlı sonuç üretir.

Vaktinde söylenmeyen hiç bir sözün kıymeti harbiyesi yoktur.

Vaktinde yapılan bir iş anlamlıdır.

İşin zamanı doğru değilse yapılanın da anlamlı olması mümkün değildir.

Kangrene dönüşmüş bir uzvu kestiğinizde artık beklenen sonucu elde edemediğiniz gibi.

Acele etmek ne kadar yanlış sonuçlar doğurursa kangrene dönüşme istidadı beliren anlarda müdahalede süreyi uzatmak da bir o kadar tehlikeli sonuçlar doğurur.

Liderlik bazen zamanla yarıştır.

Ne zamana yenilmek liderliktir ne de zamanı tüketmek.

Liderlik yönetebilmektir.

Bazen kestirip atmaktır, çoğu kez de kırıp dökmeden toparlamaktır.

Liderlik, öfkeye yenilmek değildir.

Öfkesizlik hiç değildir.

Öfkesi olmayanın liderliği anlamsız bir unvandan ibarettir.

Liderlik, öfkenin akılla terbiye halidir.

Öfkesi olmayanın ideali yoktur.

Öfkesine yenik düşen de ideallerine zarar verir.

Hırsı aklının önünde gidene lider denmez.

Öfkesini aklıyla terbiye etmesini bilmeyene de lider denmez.

Reis’in 31 Mart sonrasında söyledikleri kelimenin tam anlamıyla ideal liderlik örnekliğidir.

Bir yanda demokratik siyasetin nasıl olması gerektiğini, demokratik yarışın sonucunun nasıl bir olgunlukla karşılanması gerektiğini işaretleyen söylem, öbür yanda kendi partisinin içine dönük söylemler, yenilginin gerçek sebeplerinin araştırılarak aşılmasına yaptığı cesaretli vurgular.

Yazımın başına aldığım kibirle ilgili söz bunun çarpıcı örneklerinden sadece biri.

Benim de yazılarımda ve konuşmalarımda kaç zamandır sıkça eleştiri konusu yaptığım bu hususlar AK Parti açısından nirengi öneme sahip.

Reis’in AK Parti il başkanlarına yaptığı konuşmada dile getirdiği özeleştiriler aynı zamanda AK Parti’yi yeniden güçlü kılacak anlayış ve duruşa da vurgu niteliğindeydi.

İşte dediklerinden bir kaç örnek:

-“AK Parti milletin partisidir. AK Parti’nin rotasını millet belirler.”

Bunun vurgulanması, bir inhirafın düzeltilmesi adına bence tarihi önemdedir.

AK Parti 22 yıldır iktidarda.

Devletle adeta özdeşleşti.

Süreç içinde bir damar kendini devlet gibi görmeye başladı.

AK Parti’yi de devletin partisi gibi bir çizgiye çekmeye çalıştı.

AK Parti adına devleti yönetenler veya AK Parti’de yöneticilik yapanlar ve/ya da AK Parti’nin vekillerinin yanı sıra üst düzey bürokratları kendilerini devletlû gibi görmeye başladılar.

Kibir aldı başını yürüdü.

Boylarını aşan kibirleri çoğu kez narsisizme savruldu.

AK Parti adım adım milletten kopartıldı.

Devletlû edasıyla millete parmak sallayanların önemli mevkileri işgal etmesi, süreç içinde AK Parti’nin algısını bozdu.

Sadece parti teşkilatlarında değil Meclis’in teşekkülünde de büyük ölçüde milletin istedikleriyle değil istemedikleriyle yola devam edilmesi, milletin adamlarıyla değil yukarıda gücü olanların adamlarıyla yol yürünmesi kaçınılmaz olarak AK Parti’nin milletle olan gönül bağını kopardı.

Milletin Reis’le olan güçlü gönül bağı yerellerde bir bir kopartıldı.

Reis’in hatırı için hep ses çıkarılmadı.

Ama biriken negatif enerji sonunda patladı.

31 Mart seçimlerinde elde edilen sonuç, bilinsin ki yine Reis’in hatırı içindir. Değilse çok daha kötü bir sonuç mukadder olurdu.

O yüzden yerellerde alınan sonuçlar bile Reis’in hatırı içindir.

Ama nedense o kibirleri boyunlarını aşanlar yani hem kel hem fodul olanlar alınan oyları kendilerinden biliyorlar.

Hatta içlerinden bazı kendini bilmez kifayetsiz muhterisler kendi illerinde Reis’in CB seçiminde aldığı oy oranının üstünde bir milim dahi oy almışlarsa, Reis’in aldığından fazlasını alarak nasıl başarılı olduklarını kazanamamış olmalarına rağmen anlatıp duruyorlar.

Burada bir parantez açayım.

Diyelim ki Reis CB seçiminde CHP’nin güçlü olduğu X ilimizde faraza yüzde 31,6 almış olsun. 31 Mart’ta o kibri boyundan büyüklerden biri de 32,5 almış olsun. Bu oran o adayın Reis’ten daha fazla oy aldığı anlamına mı geliyor? Hayır!

Reis diyelim ki o yüzdelikle 207 bin seçmenin oyunu almışken öteki yüzdelik oran alanın sayısal oylarında düşüş var. Yani Reis’in aldığı oyların gerisine düşmüş, yani Reis’in aldığı oyları bile alamamış ama kalkıp yüzdelik bir puan artışı üzerinden kendini Reis’ten bile fazla oy alan kahraman gibi takdim edebiliyor.

İşte Reis’in sözünü ettiği muhterisler, kibirleri boyunlarını aşan, kendini sadece milletin değil, teşkilatların ve ömrünü Reis’in davasına adamış herkesin üstünde gören muhterisler bunlar.

Reis’in özümüze dönelim derken kastettiği siyaseten milletimizin sinesidir.

Milletimizi millet yapan inançların ve değerlerin toplamıdır.

Reis’in ve AK Parti’nin davası, milletin davasıdır.

AK Parti’yi kuran da tabelasını asan da milletin kendisidir.

Millete tepeden bakan kibir abideleri milletin partisini devletin partisine ve kendilerini de devletlûlar katına yerleştirerek Reis’e ve AK Parti’ye kaybettirdiler.

Şimdi yeniden öze dönme ve yalnızca milletin adamlarıyla yol yürüme vaktidir.

Millet ne derse o!

Reis’in “AK Parti’ye kibirleri boyunlarını aşmış muhterislerin zarar vermelerine izin vermeyiz. Hiç kimsenin milletimizle kurduğumuz gönül bağını yıkmasına izin vermeyiz” türünden sözleri hem apaçık bir uyarı hem de yeni dönemde kimlerle yol yürüyeceğinin işaretidir.

-Reis’in “Milletin sınıfta bıraktığını baş tacı edemeyiz.” sözü anlamlıdır.

Adam kaybetmiş veya kaybettirmiş, milletten geçerli not alamamış ama egosu ve hırsı o kadar büyük ki “Millet seçmesini bilemedi, asıl kaybeden kendisi oldu!” diyebiliyor. Buna rağmen ya bakanlık bekliyor ya Külliye’de ya da AK Parti’de üst düzey bir görev. Yani baş tacı edilecek yüksek kıymette biri olarak kendini görenlere de Reis asıl durmaları gereken yeri ihtar ediyor.

Mesaj gayet net: “O ki millet sizi sınıfta bıraktı. O vakit gayrı biz de baş tacı etmeyiz sizi.”

İnanıyorum ki Reis bunun gereğini yapacaktır.

Bunun gereği yapıldığında da AK Parti’nin nasıl güçlendiği ve tekrar milletin sinesinde başköşeye oturduğunu da görülecektir.

-Reis’in “Bize AK Parti’den güç devşirmek için gelenler değil, AK Parti’ye güç ve vizyon katacak isimler lazım!” sözleri de yeni dönemin yol haritasını hem zihniyet hem aktörler düzeyinde ortaya koyan tarihi önemde bir yaklaşımdır.

AK Parti millette hiçbir karşılığı olmayan, hele de milletin anlam ve gönül dünyasında zerre kadar karşılığı olmayan kibir ve güç budalalarından arındırılması olmazsa olmaz bir öneme sahiptir.

Bu yapıldığında görülecektir ki AK Parti eskisinden daha güçlü hale gelecektir.

Ezcümle:

Değişim kendi köklerimiz yani geleneğimiz üzerinden hem zihniyet hem de isimler düzeyinde gerçekleştiğinde AK Parti çok kısa bir zaman içinde tekrar eski kuvvetine kavuşacaktır.

Bu değişim kardeşlik hukuku ve dava bilinci içinde yeni husumetlere ve hesaplaşmalara asla yol açmayacak bir anlayışla yapılırsa amacına ulaşır.

Gün, başka kardeşlerimizi alaşağı ederek kendimizi bir yere taşıma günü değil; hep birlikte omuz omuza vererek görev değişimleri yaparken bile ne kadar anlamlı bir bütün olduğumuzu gösterme günüdür.

Gayrısı bizi büyütmez, küçültmez.

Her birimiz bir diğer dava arkadaşımızın hukukunu ve itibarını kendi hukuku ve itibarı bilerek yol yürümeliyiz.

Reis’in yapmaya çalıştığı şey de bu!

Liderlik tam da böyle bir şey!

Ne acele ederek yeni yanlışlıklara kapı aralayalım ne de gecikerek umutsuzluğu çoğaltalım.