Devletin çivisi

Dün Ankara’dan iki haber geldi; Biri, nihayet Yargıtay Başkanı’nın seçilmesi…Diğeri üst düzey üç emniyet görevlisinin gözaltına alınması…

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın operasyonları, Türkiye’de suç örgütlerinin nasıl yaygınlaştığını ve bazı resmi kurumlarda nasıl kirli ilişkiler kurduklarını ortaya koymuştu. Şimdi emniyetin içinden pis kokular geliyor.

En nihayet güvenebilmemiz gereken kuvvet, bağımsız ve tarafsız yargıdır. Devletin çivisi adalettir. Fakat orada da siyasallaşmanın,” dar kadrocu” odakların yarattığı sorunlar var.

YARGITAY SEÇİMLERİ

Yargıtay’da başkan seçimi oylamaları 25 Mart’ta başladı. Üç aday yarışacaktı: Mevcut Başkan Mehmet Akarca, Anayasa Mahkemesi’ni terör örgütleriyle paralel davranmakla suçlayan 3. Ceza Dairesi başkanı Muhsin Şentürk ve bu ikisinin dışında, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez.

En fazla oyu az farkla Ömer Kerkez almış fakat salt çoğunluğa ulaşamamıştı. Turlar uzayıp gidiyordu.

Akarca’nın iktidar partisi, Şertürk’ün MHP eğilimler tarafından desteklendiği yolunda haberler çıktı.

10 Mayıs’ta, Cumhurbaşkanı, Danıştay’ töreninde şöyle konuştu:

Milletin maslahatı ve ülkenin selameti yerine belli bir zümrenin menfaatini gözeten dar kadrocu anlayışların, adalet teşkilatımız dahil devletimizin kurumları içinde tekrar yuvalanmasına izin veremeyiz, vermeyeceğiz."

Cumhurbaşkanı’nın Yargıtay seçimlerinde ne yetkisi var demeyin, yetkisi yok ama önemli etkisi var. Nitekim iktidar yanlısı medyada Erdoğan’ın girişimiyle sorunun çözüldüğü haberleri çıktı. MHP çizgisindeki Muhsin Şentürk, Ak Parti çizgisindeki Mehmet Akarca lehine adaylıktan çekilmiş, Yargıtay Başsavcılığına aday olacağını açıklamıştı. Basında “Yargıtay’da Cumhur ititfakı yeniden kuruldu” haberleri çıkmıştı...

LİYAKAT, TARAFSIZLIK

Bu şekildeki bir yukarıdan yönlendirilme görüntüsüne tepki olsa gerek, Akarca kaybetti Ömer Kerkez kazandı

Ömer Kerkez, iktidar tarafından desteklenmiş değildir ama ‘muhalif’ de değildir. Özellikle FETÖ ile “iltisaklı” sayılan yargı görevlilerinin ayıklanmasında HSYK’da etkin rol oynamıştı. Güven veren bir isim olmasaydı siyasi irade bu kritik görevi ona vermezdi. Fakat buna bakarak Kerkez’in iktidar yanlısı davranacağını söylemek aceleci bir önyargı olur. Evvela, bunun yıpratıcı olduğunu görmüş olmalı…

HSYK’daki görevi sırasında, FETÖ’nün “ciddi teşkilatlanmış tehlikeli bir örgüt” olduğunu belirterek mücadelenin önemini anlatırken söylediği şu sözlerin altına çizmek isterim:

Geçmiş dönemde maalesef yargı olması gereken noktadan, yapması gereken işlerden biraz ayrılmış, bunun yeniden rayına oturması gerekiyor. Objektifliğin, liyakatin, tarafsızlığın ön plana çıkması gerekiyor. Bu anlamda yapılması gereken çok şey var… Bizim misyonumuz yargıya olan güveni yeniden tesis etmek, yargıyı tekrar olması gereken noktaya taşıyabilmek.” (19 Temmuz 2015)

Çok güzel sözler… Kazandığı Yargıtay Başkanlığının “objektifliğin, liyakatin, tarafsızlığın ön plana çıktığı” bir dönem olmasını beklemek vatandaş olarak hakkımızdır.

HAKİMLERE GÜVENMEK

27 Mayıs darbesinin kâbus gibi çöktüğü günlerde anayasa Profesörü Ali Fuat Başgil, bir yazısı yüzünden Sıkıyönetimce tutuklanıp Balmumcu Askeri Hapishanesine konulmuştu. Dışarıda da 27 Mayısçı basın ve gençler onun aleyhine kampanya yürütüyorlardı.

Başgil, hapishanede, günlüğüne üç kelime yazmıştı:

Hakimlere çok güveniyorum.” (Hatıra Kırıntıları, s. 83)

Çeşitli yerlerde yayınlandı, ben de 12 Eylül’de yargılanırken, “bizi yargılayan Stalin olsa bile beraat ederiz çünkü Yargıtay’a güveniyorum” demiştim. Avukattım, içtihatları okumuştum. Adlarını bilmediğim, yüzlerini görmediğim hakimlerin bilgisine ve tarafsız, bağımsız şahsiyetlerine güvenmiştim.

Güvenim boşa çıkmayacaktı.

Bugün yargı ve Yargıtay bu güveni veriyor mu?!

Vesayetten cemaate, ondan siyasete geçen bir yargı ile dünya hukuk sıralamasında nerelerde olduğumuz belli değil mi?

Hukukçu olmanın üstün vakarını koruyan hakim ve savcılarımızı tenzih ederim.

Yeni Başkan’a “objektifliğin, liyakatin, tarafsızlığın ön plana çıktığı” bir dönem açma yönünde başarılar dilerim. İlk açıklaması da bu umudu veriyor: “Türk yargısı tarafsız hakimlerin omuzlarında yükselecek.

İnşallah diyorum.