CHP lideri Özgür Özel’in 7 Mayıs’ta MHP lideri Devlet Bahçeli ile görüşeceğinin açıklanmasından birkaç saat sonra 6 Mayıs akşamı CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan “X” hesabından uzun bir metin yayınladı. Metin “Bir Pazartesi notu” başlığını taşıyordu ve bu yönüyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum’un bir gün önce “Bir Pazar Notu” başlığıyla “X” hesabından yayınladığı metne yanıt niteliğindeydi.
Uçum o yazısında, Gezi protestolarının “sivil itaatsizlik” eylemi olduğunu kabul ediyor ama pasif bir eylem türü olan sivil itaatsizliğin Soğuk Savaş sonrasında “emperyalist yayılmacılığın ülkelerde iktidar değiştirme aracı” haline geldiğini öne sürüyordu. Namık Tan ise yazısındaysa “AKP-MHP koalisyonu, AYM ve AİHM kararlarını uygulamayıp, anayasayı askıya alarak cumhuriyete ihanet ediyor” diyordu.
İhanet vurgusu, adeta Uçum’un “Bu eylemler hedef alınan ülkeye ve topluma karşı ihanet eylemleridir (…) hiçbir zaman hukukun koruması altında olmazlar, olamazlar” ifadesine yanıt niteliğindeydi. Tan adeta Uçum’a siyasetse siyaset, hukuksa hukuk üzerinden konuşalım diyordu.
“Külhanbeyi üsluplu kahvehane filozofları”
Tan’ın başta Osman Kavala olmak üzere Gezi Davası mahkûmlarını kast ettiği Özel’in 2 Mayıs’taki Erdoğan-Özel görüşmesinden belliydi zaten. Ama acaba bunun fazlası da var mıydı? Deneyimli bir diplomat olan Tan ilerleyen satırlarda meramını açıkça anlatmıştı:
• “CHP olarak biz Gezi Davası’nda da Kobani Davası’nda da 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasında da yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve seçmenin iradesine saygı duyulmasında da sansüre karşı da yolsuzluğa karşı da eğitimde akıldan, bilimden, laiklikten uzaklaşma girişimlerine karşı da külhanbeyi üsluplu kahvehane filozoflarına asla boyun eğmeyeceğiz.”
Bu sözleri Türkiye’nin çıkarlarını hem Tel Aviv hem Vaşington büyükelçiliğinde savunduktan sonra siyasete girmiş bir diplomatın söylemesi önemlidir ama Tan’ın hukukçu kimliği de var. Şu sözleriyle adeta Uçum’un Anayasa kavramına yanıt vermiş:
• “Laik olmayan demokrasi olamayacağı gibi, çekingen tek adam rejimi de olmaz. Tam ifade özgürlüğü, hukuk devleti, eşit anayasal yurttaşlık, ulusal egemenlikte her bireyin temsili, çoğulculuk, sivil toplum gibi temel kavramlar laf cambazlıklarıyla eğilip bükülemez ve pazarlığa da açık değildir. Anayasa demek yalnızca “teşkilat-ı esasiye” demek değildir. “Constitution” devletin temeli, oluşumu demektir.”
Cumhur İttifakında Gezi ihtilafı
Uçum’un “Bir Pazar Notu” başlıklı yazısı aslında 31 Mart seçim yenilgisi ardından AK Parti içindeki değerlendirmelerin bir yansıması olarak, gazeteci Abdülkadir Selvi’nin yazılarıyla gündeme gelen Gezi Davası ve Osman Kavala tartışmalarına ayar vermeyi amaçlıyordu.
Selvi’ye AK Parti içinden bazı isimler “ihanet” tonunda yanıt vermiş, MHP’den hakaret dolu sözlere hedef olmuştu.
Hava MHP’nin Kurucu lideri Alparslan Türkeş’in oğlu, halen AK Parti Milletvekili Tuğrul Türkeş’in çıkışıyla değişti, çelişki derinleşti.
Aynı zamanda Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türk Grubu Başkanı olan, Türkiye’nin dışarıdan nasıl göründüğünü iyi bilen isimlerden olan Türkeş “X” hesabından yayınladığı mesajında Kavala’nın avukatlarının yeniden yargılanma dilekçesi vermesini destekliyordu. Türkeş, acaba bazı çevrelerin konunun iç hukuk çerçevesinde çözülüp Türkiye’nin dışarıda bu yükten kurtulmasından mı rahatsızlık duyduklarını soruyordu.
Bu soruya MHP’den Feti Yıldız ve Selvi’nin karşılıkları oldu.
Hemen ardından ise Mehmet Metiner 7 Mayıs’ta bir yazı yayımladı, eğer dava siyasi ise “çok büyük zulüm ve haksızlıktır” dedi.
• “Osman Kavala, Demirtaş ve Gezi davası sanıkları şayet hukuki deliller çerçevesinde yargılanmayıp sadece siyasi nedenlerle içeri atılmışlarsa bu çok büyük bir zulüm ve haksızlıktır. Yok, ortada onların suçlu olduğunu gösteren hukuki deliller var olduğu için hüküm giymişlerse yargısal bir sürece siyaseten müdahale edilmesini talep etmek hukukun katlidir.”
Uçum’un Gezi Davasını “Tamam sivil itaatsizlik ama artık sivil itaatsizlik darbe sayılır” mealinde savunan “Pazar notunu” yayınlamasının arka planı buydu.
Özel, Erdoğan ve “siyasette yumuşama”
Özel, CHP liderliği ile MHP liderliği arasında 7 yıldan sonra ilk görüşmesi öncesinde iki sembolik adım attı. 6 Mayıs günü hem 52 yıl önce idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan’ı anma törenine katıldı hem de Ülkü Ocakları önceki başkanlarından Sinan Ateş cinayeti iddianamesinin suçluları örtbas edeceği endişesini dile getiren eşi Ayşe Ateş ile görüştü.
Karşıyaka Mezarlığındaki anma törenindeyse, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2 Mayıs görüşmesi ardından yaptığı “siyasette yumuşama” çağrısı üzerine şunları söyledi:
• “En çok ben istiyorum yumuşayalım. Taksim AYM kararına karşı yasaksa, ODTÜ Stadyumu yasaksa, kimse ‘Bunun sonu Anayasaya varır mı?’ diye düşünmesin. Arkadaşlarımız Gezi’den içeride yatıyorsakimse normalleşmeden bahsetmesin.”
Siyasette yumuşama sınavı
Erdoğan’ın Özel’in talepleri arasında bulunan, 28 Şubat Davasından tutuklu emekli generaller dahil, hasta mahkûmların tahliyesi konusunda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a talimat verdiği haberleri konusunda henüz resmî açıklama yok. Zaten 2 Mayıs görüşmesi ardından CHP’de Erdoğan’ın uzun süre önce -en azından Çetin Doğan’ın durumu hakkında- Cumhurbaşkanlığına sunulan Adli Tıp raporu ve sonuçlarından haberdar edilmediği izlenimi var.
Ama başta Osman Kavala olmak üzere Gezi Davasının, belki yeni kanıtlarla yeniden görülmesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmasının Erdoğan’ın gayet ihtiyatlı bir iyimserlikle karşılanan “siyasette yumuşama” çağrısı konusunda bir sınav niteliği kazandığı görülüyor.