Geçen yılın Mayıs ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir zafer daha kazanan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nn 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde uğradığı yenilgi çoğu kimseyi şaşırttı. Seçim kampanyasında birçok ili ziyaret eden ve seçimden sonra kendisi ve partisi için dört yıllık yeni bir iktidar döneminin başlayacağını müjdeleyen Erdoğan için hayli şaşırtıcı oldu seçim sonuçları. Ezeli rakip olarak gördüğü CHP'nin ilk kez Türkiye'de en çok oyu alan parti konumuna gelmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sahip olduğu geniş yetkilerle ülkeyi tek başına yönetmeye devam etmesinin kolay olmayacağını gösterdi.
CHP'nin yeni başkanı Özgür Özel ile elde ettiği seçim başarısı ve yeni başkanın şu ana kadar ortaya koyduğu performans Erdoğan'ın "Tek Adam" yönetiminin sonuna yaklaşıldığı umudunu yarattı. CHP'nin seçim başarısında önemli rolü olan Ekrem İmamoğlu'nun Avrupa'daki temasları da CHP'nin Avrupa'nın ve Batı dünyasının nabzını tutmanın önemini nihayet kavradığını gösteriyor.
Top şimdi Erdoğan'da
CHP'nin yeni başkanı Özgür Özel'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yaptığı önemli ziyaretle ülke yönetiminde söz sahibi olmak istediğini açıkça ortaya koyması ve Erdoğan'ın bu ziyareti olumlu karşılaması Türkiye'nin yönetiminde yeni bir dönemin başında olduğumuzu düşündürüyor. Sayın Erdoğan'ın bundan sonra atacağı her adımın dikkatle izleneceği bir döneme giriyoruz.
Türkiye'deki son gelişmeleri yakından izlemekte olan dış dünyanın ve finans piyasalarının da Erdoğan'ın bundan sonraki tavrını dikkatle izleyeceğini tahmin ediyorum. Eski patronu Sayın Erdoğan'ın geçen yıl yaptığı teklifi "rasyonel politikalara geri dönmek" şartıyla kabul eden Mehmet Şimşek'in çabalarıyla bugün gelinmiş olan noktada, S&P ve Fitch gibi rating kuruluşlarının Türkiye'nin notunu yükseltmeye başlamaları önemli bir gösterge. Bu olumlu gelişmenin devam etmesi Türkiye ekonomisinin ihtiyacı olan dış kaynağı çekebilmesi açısından da önemli.
Demokrasi gelirse ekonomi kurtulur
Sayın Erdoğan'ın bundan sonra atacağı adımların ekonominin geleceğini yakından etkileyeceğini düşünebiliriz. Özgür Özel'in atmış olduğu ilk adımın Erdoğan tarafından nasıl karşılık göreceği bu nedenle önemli. Sayın Erdoğan bu açılımı "Tek Adam" yönetiminden temsili demokrasiye dönüş için bir fırsat olarak değerlendirebilirse dış dünyanın ve finans çevrelerinin de bunu olumlu bir gelişme olarak değerlendireceğini sanıyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Özgür Özel'in ilk adımını olumlu karşılamış olması bu konuda bir umut ışığının yandığını düşündürüyor. Ancak Türkiye'nin demokrasi denebilecek bir rejime kavuşmasının kolay olmayacağını da unutmamak gerekiyor.