CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 28 Şubat davası nedeniyle mahkûm olup, hapishanede tutulan, ileri yaşlardaki emekli askerlerin durumları ile ilgili bir rapor hazırladıklarını ve konuyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile konuştuklarını söyledi.

Özel, "bu konuda umutlu olduğunu" da söylüyor ve "önümüzdeki günlerde olumlu gelişmeler olacağını ümit ediyorum" da diyor.

Bu konudaki "olumlu" sayılabilecek tek gelişme olabilir: Hasta ve yaşlı bütün mahkûmlar cezaevinden çıkarlarsa!

Bunun için de ne yapılması gerektiği belli. Önce Adli Tıp, mahkûmların fiziksel ve mental durumlarının cezaevinde tutulmalarına uygun olmadığına ilişkin bir rapor verecek. Cumhurbaşkanı da bu rapora dayanarak, af yetkisini kullanacak.

Hatırsınız, Madımak Oteli'nde 33 kişinin yakılarak öldürülmesi nedeniyle hüküm giymiş iki katil, bu süreç sonunda Erdoğan tarafından affedilmişler ve serbest bırakılmışlardı.

Cumhurbaşkanı'nı bu nedenle eleştiremeyiz, sağlık durumları cezaevinde yatmaya uygun olmayan mahkûmların affedilmesi insanlık gereğidir.

En temel insan hakkı, yaşama hakkıdır ve başkalarının yaşam hakkını ortadan kaldıran katillerin bile böyle bir hakkı vardır.

Ancak Cumhurbaşkanı'nın mahkûmlar arasında ayrımcılık yaptığı da bir başka gerçek ve bunun insani bir tutum olduğunu da söylemek mümkün değil.

Benzer koşulları haiz, başka mahkûmlar bu haktan yararlanamazken Cumhurbaşkanı'nın belli bir davayı gözeterek af yetkisini kullanması vicdani bir karara işaret etmiyor.

Geçtiğimiz yıl başında Adalet Bakanlığı sürekli hastalık ve kocama halleri bulunan hükümlülerin durumlarının tespit edilmesi için bir genelge yayımladı.

Adli Tıp, bu durumdaki mahkûmları inceledi ve bazılarının "kocama hâli bulunduğunu", bazılarının da "kronik hastalık" sorunu yaşadıklarını tespit etti.

Adli Tıp'ın kronik hastalık ve kocama hâli tespit ettiği mahkûmlar arasında 28 Şubat Davası'ndan hüküm giyen eski generaller de var.

Adli Tıp raporlarına göre bunlar, cezaevinde tek başlarına yaşamlarını sürdürebilecek durumda olmayan kişiler.

Özgür Özel'in sözünü ettiği ve Erdoğan ile konuştuğunu söylediği rapor bu kişilerle ilgili.

Adli Tıp'ın hazırladığı konuyla ilgili rapor 400 gündür Recep Tayyip Erdoğan'ın masasında bir sumenin altında bekliyor.

400 gün!

Tıp bilimine göre kocama hâli bulunan kronik hastalıklara sahip insanlar 400 gündür Erdoğan'ın insafa gelmesini bekliyor.

İnsan Hakları Derneği'nin verilerine göre cezaevlerinde 651'i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutuklu ve hükümlü bulunuyor.

Sayı bunun çok üzerinde olabilir çünkü hatırlarsınız belki eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağbile Adli Tıp Kurumu'nun, hasta mahkûmlara rapor vermek konusunda gönülsüz tutumunu "çok rahatsızım" diyerek eleştirmekten çekinmemişti. (25 Aralık 2022, Kanal 7 Canlı Yayını.)

"Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama" nedeniyle cezaevinde yatmaları hayati sakıncalar yaratan insanlar, yetersiz tıbbi destek nedeniyle hayatlarını kaybederlerse, kusura bakmasın ama bunun sorumlusu bizzat devleti yönetenler olur.

Türkiye Cumhurbaşkanı, kişisel intikam duygularıyla mahkûmları cezaevlerinde ölüme terk eden bir insan olarak tarihe geçmemeli.

Recep Tayyip Erdoğan, adının gelecekte böyle anılmasını umursamıyor olabilir mi?

* * *

Demokrasi havarisi!

Cumhurbaşkanı ve Akp Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kapasite Geliştirme ve Eğitim Çalıştayı'nda 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği'nin temsilcilerini kabul etti ve Batı'daki İsrail aleyhtarı kampanyalara yönelik yasaklama ve baskıları kınadı.

Hayır, demokratlar, başlarına taş düşüp de yollarını şaşırarak Erdoğan'ı ziyarete gelmiş değiller.

Kuruluşun adı böyle ama aslında Münih merkezli bir AKP aparatçığı.

Yani adında "demokrat" olması, demokrat olduklarına, "uluslararası" olması uluslararası olmalarına işaret etmiyor.

Cumhurbaşkanı, bu kabulde ABD üniversitelerindeki Filistin soykırımı ile ilgili protestoların engellendiğine dikkat çekti.

"Bu insanlar 'Gazze'de katliam dursun' dedikleri için şiddete, zulme, eziyete, hatta işkenceye maruz kalıyor. Sırf Filistin'e destek verdikleri için rektörler, profesörler işten atılıyor, linç ediliyor. Ancak söz konusu Türkiye olunca başımıza demokrasi havarisi kesilenlerin hiçbirinin bu hadiseler karşısında gıkı dahi çıkmıyor. Ne kadar meşhur demokrasi savunucusu akademisyen, aydın, gazeteci ve siyasetçi varsa hepsi başını kuma gömmüş, olanların yatışmasını bekliyor" dedi.

Erdoğan da bildiğiniz gibi "Filistin söz konusu olduğunda başımıza demokrasi havarisi" kesiliyor.

Demokrasi kavramının içerdikleri, başka türlü aklına gelmiyor çünkü.

Filistin ile ilgili bir şey söyleyeceksen demokrasi var, başka bir şey söylemek istiyorsan kafana copu yersin, hapislerde sürünürsün!

Nitekim Filistin mitingi için Galata Köprüsü'nü kapatan rejim, 1 Mayıs yapılmasın diye adeta İstanbul'u kapattı, meydana çıkmak isteyenleri de şimdi tek tek evlerinden toplayıp, hapse atıyorlar.

Akademik özgürlükler konusunda da böyle: Sadece fikirlerini açıklayan bir bildiriye imza attıkları için meslekten ihraç edilen 330 akademisyen ile ilgili KHK'nın altında kendi imzası var, bilmiyorum hatırlıyor mu?

Öyle bir KHK ki akademisyenleri çocukları, eşleriyle birlikte cezalandırmayı hedefliyor.

Zaten "söz konusu Türkiye olunca başımıza demokrasi havarisi kesiliyorlar" demesi demokrasiye çok düşkün olmasından kaynaklanmıyor.

Zihni geri planında "seçilmiş buraya gelmişim ister hapse atarım ister işten atarım, kimse bana karışamaz" düşüncesi var.

Yoksa derdi demokrasi filan değil.

CHP Chairman Özgür Özel said that they prepared a report on the situation of older retired soldiers who were convicted and kept in prison due to the February 28 case and that they talked about the issue with President Recep Tayyip Erdoğan .

Özel also says that he is "hopeful about this issue" and "I hope that there will be positive developments in the coming days . "

The only development that can be considered "positive" on this issue is: If all sick and elderly prisoners were released from prison!

It is clear what needs to be done for this. First, the Forensic Medicine will give a report stating that the physical and mental conditions of the prisoners are not suitable for their detention in prison. Based on this report, the President will use his pardon power.

As you may remember, two murderers who were convicted for burning 33 people to death in the Madımak Hotel were pardoned by Erdoğan and released at the end of this process.

We cannot criticize the President for this reason; pardoning prisoners whose health conditions are not suitable for serving time in prison is a requirement of humanity.

The most basic human right is the right to life, and even murderers who eliminate others' right to life have such a right.

However, it is another fact that the President discriminates among prisoners, and it is not possible to say that this is a humane attitude.

While other prisoners with similar conditions cannot benefit from this right, the President's use of his pardon power for a specific case does not indicate a conscientious decision.

At the beginning of last year, the Ministry of Justice published a circular to determine the conditions of convicts with permanent illnesses and aging conditions.

Forensic Medicine examined the prisoners in this situation and found that some of them "had a mental illness" and some had "chronic disease" problems.

Among the prisoners who were identified by Forensic Medicine as suffering from chronic diseases and aging, there are also former generals convicted in the February 28 Case.

According to Forensic Medicine reports, these are people who are not in a position to survive on their own in prison.

The report that Özgür Özel mentioned and said he talked to Erdoğan is about these people.

The report on the subject prepared by Forensic Medicine has been waiting under a paper slip on Recep Tayyip Erdoğan's desk for 400 days.

400 days!

According to medical science, people with debilitating chronic diseases have been waiting for 400 days for Erdoğan to show mercy.

According to the data of the Human Rights Association, there are 1,517 ill detainees and convicts in prisons, 651 of whom are seriously ill.

The number may be much higher than this, because you may remember that even former Minister of Justice Bekir Bozdağ did not hesitate to criticize the Forensic Medicine Institute's reluctant attitude in reporting to sick prisoners, saying "I am very disturbed" . (25 December 2022, Channel 7 Live Broadcast.)

If people whose imprisonment causes life-threatening problems due to "continuous illness, disability and aging" lose their lives due to insufficient medical support, I'm sorry, but those who govern the state will be responsible for this.

The President of Türkiye should not go down in history as a person who left prisoners to die in prisons out of personal revenge.

Could it be that Recep Tayyip Erdoğan does not care about his name being mentioned like this in the future?

* * *

Apostle of democracy!

President and AKP Chairman Recep Tayyip Erdoğan at the Union of International Democrats (UID) Capacity Building and Training Workshop 

President Recep Tayyip Erdoğan received representatives of the International Democratic Union and condemned the bans and crackdowns on anti-Israeli campaigns in the West.

No, the democrats did not come to visit Erdoğan because they lost their way.

This is the name of the organization, but it is actually an AKP apparatchik based in Munich.

In other words, "democrat" in their name does not indicate that they are democrats, and "international" does not indicate that they are international.

In this acceptance, the President pointed out that protests about the Palestinian genocide in US universities were prevented.

"These people are subjected to violence, cruelty, torment and even torture because they say 'Stop the massacre in Gaza'. Rectors and professors are fired and lynched just because they support Palestine. However, when it comes to Turkey, none of those who act as apostles of democracy to us "There is not even a word raised in the face of these events. All the famous democracy defenders, academics, intellectuals, journalists and politicians have buried their heads in the sand and are waiting for what happened to calm down," he said.

As you know, Erdoğan is "the apostle of democracy when it comes to Palestine".

Because he cannot think of what the concept of democracy contains in any other way.

If you want to say something about Palestine, there is democracy; if you want to say something else, you will get a truncheon and end up in prison!

As a matter of fact, the regime, which closed the Galata Bridge for the Palestinian rally, literally closed Istanbul to prevent May 1 from being held, and now they are rounding up those who want to go to the square one by one from their homes and throwing them in jail.

The same is true regarding academic freedoms: He has his own signature on the decree law regarding the 330 academics who were dismissed from their profession just for signing a statement expressing their opinions. I don't know if he remembers it.

It is such a decree that it aims to punish academics along with their children and spouses.

In fact, his saying " When it comes to Turkey, they act as apostles of democracy to us" is not because he is very fond of democracy.

In the background of his mind is the thought , "I came here as a chosen one, no matter if I put him in jail or fire me, no one can interfere with me . "

Otherwise, his problem is not democracy.