Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile CHP genel başkanı Özgür Özel dün AK Parti genel merkezinde bir araya geldiler. İki liderin görüşmesi 1,5 saatten fazla sürdü. Ziyarete giden Paşabahçe yapımı ‘Cumhuriyet ateşi’ adlı bir parçayı hediye olarak götürdü; galiba evsahibi de konuğuna hediye mukabilinde bulunmuş.
Adını koyalım: Siyasette bunun adı ‘bahar havası’dır…
[Havayı yumuşatan çıkışlardan ilki Bülent Arınç’tan gelmişti. AK Partili Arınç, bir TV programında, CHP genel başkanı Özel için, “O benim kahramanım” ve “Özgür Özel’i başarılı buluyorum” sözlerini sarf etmişti.]
Siyasi tarihimizde iktidarla muhalefet arasında bir parlayıp bir sönen böyle bahar havaları hep olmuştur.
En unutulmazları Demokrat Parti’nin (DP) on yıllık iktidar döneminde (1950-1960), biri iktidarın ilk yarısında -1953’te-, diğeri de iktidarın ikinci yarısında -1957’de- iki kez tekrarlanan bahar havalarıdır.
İktidardaki DP’nin on yılı Adnan Menderes ile İsmet İnönü’nün çoğu kez olağanüstü sertleşen çatışmalarıyla geçmiştir. Bahar havaları o çatışmacı ortamlar arasındaki kısa sürmüş duraklamalar sayılabilir.
Açılış, ilk duraklamada, Menderes’ten geldi ama CHP de derhal yeni havaya uydu. Yumuşama kendisini üslupta göstermişti. İnönü için en ağır sıfatları kullanan hatta ona ‘milli münafık’ yakıştırmasını yapan DPliler, eski cumhurbaşkanından ‘Sayın İnönü’ diye söz etmeye başlamışlardı.
Bu bahar havası çok kısa sürdü.
Esas ‘bahar havası’denilmeyi hak eden ise 1957’de yaşandı.
Şaşırtıcı olan, bu defaki barış teklifinin İnönü’den gelmesiydi.
Şubat ayının ilk günlerine kadar hep karşı cenahı en sert sözlerle itham etmesine alışılmış olan İnönü, 25 Şubat 1957 günü, Meclis kürsüsünde farklı bir çehreye bürünüverdi.
O günleri CHP milletvekili olarak İnönü’nün hemen yanıbaşında yaşamış olan Yakup Kadri Karaosmanoğlu ‘Politikada 45 yıl’ adlı anı kitabında anlatır.
Okuyalım:
“Ama, günün birinde ne oldu, hangi vesile ile pek iyi bilmiyorum. İsmet Paşa, Meclis kürsüsünde konuşurken birden bire sesini yumuşatarak iktidarın ve hassaten Başbakanın başarılarını övmeye başlamasın mı! Bu sürpriz karşısında yalnız biz değil, Adnan Menderes de hayrete düşmüştü. O, Meclisteki odasında birkaç arkadaşıyla oturuyor ve bu konuşmayı mikrofondan dinliyormuş. Yanındakilerden birinin -ki bu zat Safa Kılıçlıoğlu’dur- bir tanıdığıma anlattığına göre, Menderes önce şaşırmış, kulaklarına inanamamış; sonra, âdeta bir çocuk gibi sevinerek: ‘Ben, buna karşı hemen şimdi, aynı şekilde bir mukabelede bulunmalıyım’ demiş ve tam o sırada aşağıdan çıkıp gelen bazı Demokrat Parti erkânının ‘Aman, Beyefendi, İsmet Paşa’nın bu sözlerine kanmayın. Mutlaka yeni bir manevra çeviriyor’ demelerine kulak bile asmayarak Meclis toplantı salonuna gitmiş ve hemen söz isteyip kürsüye çıkarak CHP Genel Başkanından ‘tecrübeli devlet adamı’, ‘tarihi şahsiyet’ gibi vasıflarla uzun uzadıya bahsetmiştir.”
Sonra ne oldu?
Hava bir süre devam etti. Karaosmanoğlu anılarının dönemle ilgili bölümünde bir olayı daha aktarıyor.
İnönü İzmir’e gidecek ve orada bir konuşma yapacaktır. Konuşmanın yazımının bitimine doğru, Karaosmanoğlu yanına gelince, yazımını bitirdiğinde metni kendisine okutacağını söyler İnönü.
Metin yazara çok şaşırtıcı gelir.
Okuyalım:
“Nutkun bazı yerlerinde İsmet Paşa’nın Adnan Menderes’ten ‘Başvekil muktedirdir’, ‘Başvekil ehliyetlidir’ ya da ‘muvaffak devlet adamıdır’ gibi sözlerle bahsedişleri, doğrusunu söylemek gerekirse, bana, muhalefetin iktidara pek aşırı bir tavizi olarak görünmüştü.”
Karaosmanoğlu itiraz eder. İkisinin bulunduğu yere gelen yazar Bedii Faik de itirazına hak verir. O sırada CHP milletvekili Ekrem Maça, Başbakan Menderes’in bir mesajını getirir İnönü’ye…
Menderes mesajında “İsmet Paşa emin olmalıdır ki, ben kendisine karşı büyük bir muhabbetle meşbuumdur” demekte ve başkalarıyla paylaşmamaya söz verirse, kendi vekillerine bile anlatmadığı memleketin en mahrem iç ve dış siyasetine ait işleri onunla konuşabileceğini bildirmektedir.
Gelen mesaj etkili olmuş ve iki lider bir süre sonra Meclis başkanı Refik Koraltan’ın evinde gizlice buluşup baş başa konuşmuşlardır.
O görüşüp konuşmanın ardından işler beklendiği gibi gitmemiş, bahar havası birdenbire kesilivermiştir.
Karaosmanoğlu’nun İnönü’den aktardığı ihtimale göre, araya giren kara kedi Celal Bayar’dır.
Çatışma yeniden sertleşir.
Dün AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile CHP genel başkanı Özgür Özel arasında gerçekleşen görüşme, anlatıldığına göre, samimi bir havada geçmiş.
‘Bahar havası’ demem bundan…
Umarım, uzun yıllar öncenin ‘bahar havası’ gibi kısa ömürlü olmaz.