HER seçimden sonra bir seri yazıyla sandıkta alınan sonuçları, verilerden hareketle, önceki seçimlerle karşılaştırmalı bir şekilde değerlendirerek ana yönelişleri okumaya çalışıyorum.
Aslında 31 Mart seçiminden sonra geçen on gün içinde pek çok yorum yapılan bazı başlıklarda tekrara düşme riskini de göze alarak, bu verilere biraz daha yakından bakmak istiyorum.
Öncelikle, bir yerel seçimi değerlendirirken muhakkak hesaba katmamız gereken önemli bir özellik var. Çünkü yerel seçimlerde hem büyükşehir/il/ilçe düzeyinde belediye başkanları hem de belediye meclisleri ya da il genel meclisleri için oy kullanıldığından, bütün bu kategorilerde değişiklik gösteren tablolar karşımıza çıkabiliyor.
Şöyle ki; seçmenler belediye ya da il genel meclisleri söz konusu olduğunda parti aidiyetini/yakınlığını ön planda tutarken, belediye başkanları için oy kullandıklarında bir dizi nedenle farklı partiden bir adaya yönelebiliyor.
Yerel adayın vasıfları ya da ittifak faktörü bu nedenler arasında gösterilebilir. Örneğin, Cumhur İttifakı’nın ortak adayla yarışa girdiği yerlerde AK Parti ve MHP oyları iç içe geçip tek bir küme altında görünüyor. İstanbul’da ortak aday AK Partili Murat Kurum’a verilen 3 milyon 431 bin dolayında oyun içinde MHP oyları da bulunuyor. Keza, CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na verilen 4 milyon 432 bin oyda CHP dışında birçok partiden oy gelmiş olması gibi.
Bu durum bizi her yerel seçimden sonra çok temel bir soruyla karşı karşıya bırakıyor. Belediye başkanlarının aldıkları oylar büyük bir ağırlık taşısa da özellikle ülke genelinde partilerin gerçek gücünü ölçmek istiyorsak bir yerel seçimde hangi verileri esas almamız gerekir? Ayrıştırmayı nasıl yapmalıyız?
İL GENEL MECLİSİ SONUÇLARI NEDEN ÖNEMLİ
Bu ölçümü yapmak üzere başvurulan bazı kümeler var.
A) Toplam 30 büyükşehirde belediye başkanları için kullanılan oylar, B) Büyükşehirlerde başkanlar değil, belediye meclisleri için kullanılan oylar, C) Büyükşehir statüsünde olmayan küçük nüfusa sahip 51 ilde doğrudan il genel meclisleri için verilen oylar...
Toplam 51 ilde, bütün il sınırları içinde yaşayan vatandaşların tümünün oylarını temsil eden ana gösterge, il genel meclisi için kullanılan oylar. Bu illerde yalnızca merkez ilçe ve diğer ilçe belediye başkanları ve bu yerel birimlerin meclisleri için oy kullanılıyor. Ancak köylerde yaşayan vatandaşlar ilçe belediyeleri için oy kullanamasalar da il genel meclislerine oy verebiliyorlar.
Bu durumda ülkenin tümüne dönük bir okumada her ilin kayıtlı bütün seçmenlerinin tercihlerini yansıtan il genel meclisi sonuçlarını muhakkak dikkate almalıyız. Buradaki kritik soru; 51 ildeki il genel meclisi sonuçlarını ülkenin geri kalan 30 büyükşehrinde kullanılan oylarla birleştirirken, bu eşleştirmeyi hangi oy kategorisiyle yapacağımız meselesinde karşımıza çıkıyor.
Bu amaçla geleneksel olarak başlıca iki yönteme başvuruluyor. Birincisi, 51 ilin il genel meclisi sonuçlarını büyükşehirlerde belediye başkanları için kullanılan oylarla buluşturmak. İkincisi ise il genel meclisi toplam sonuçlarını büyükşehirlerde belediye meclisleri oylarına eklemek. Her ikisi de genellikle radikal ölçülerde olmasa da farklı sonuçlar verebiliyor.
Şimdi 31 Mart seçim sonuçlarını her iki yöntem üzerinden göstermeye çalışalım.
1- BELEDİYE BAŞKANLARI VE İL GENEL MECLİSİ TOPLAMI
Önce Anadolu Ajansı’nın da web sayfasında “Türkiye Geneli” başlığı altında verilen “Belediye Başkanları + İl Genel Meclisi” tablosuna bakalım. Bu tabloda CHP yüzde 37.77 oy oranıyla birinci görünüyor. Bu oranın arkasında 17 milyon 391 bin oy var.
CHP’yi yüzde 35.49 gibi bir oranla ikinci parti olarak AK Parti izliyor. AK Parti’nin de 16 milyon 339 bin oyu var. Yani iki partinin arasında1 milyonun biraz üstünde bir fark var.
Bu sıralamada Yeniden Refah 2 milyon 851 bin oyla (yüzde 6.19) üçüncü gelirken, onu 2 milyon 625 bin oyla (yüzde 5.70) DEM Parti izliyor. Bu sıralamada MHP 2 milyon 297 bin oyla (yüzde 4.99) beşinciliğe ve İYİ Parti 1 milyon 735 bin oyla (yüzde 3.77) altıncılığa yerleşiyor. Zafer Partisi ise 800 binin biraz üstüne çıkan bir oyla (yüzde 1.73) yedinci sırada yer alıyor.
Ancak bu sıralamaya bakarken, özellikle AK Parti ve MHP’nin geniş bir ittifakla seçime katılmaları, ayrıca başkanlara dönük yerel seçimlere özgü oy kaymaları nedeniyle bu yöntemin partilerin gerçek güç durumlarını yansıtmadığını hatırımızda tutmamız gerekir.
2- BELEDİYE MECLİSLERİ VE İL GENEL MECLİSLERİ TOPLAMI
Şimdi ikinci kategori, yani “Büyükşehir Belediye Meclisleri + İl Genel Meclisleri” toplamı üzerinden sandıktaki fotoğrafa bakalım. Bu kategori ilk bakışta ülke genelinde siyasi parti tercihlerini okumak bakımından daha gerçekçi görülebilir.
Çünkü, adaydan daha çok parti amblemine verilen oylardan söz ediyoruz bu kategoride. Ancak bu kategoriyle ilgili olarak özellikle büyükşehirler bağlamında bir ihtiyat payı düşmek gerekiyor.
Bunun nedeni, yine ittifak sisteminin işleyişinin partiler arasında ayrıştırma yapmamızı güçleştirmesidir. Belediye başkanlarında ortaya çıkan oyların iç içe geçme meselesi belli ölçülerde burada da işliyor. AK Parti ve MHP özellikle 30 büyükşehir için vardıkları uzlaşıda, ilçe belediyeleri ve belediye meclisleri için de işbirliğine gittiler.
Örneğin MHP, İstanbul’da 39 ilçeden yalnızca 2’sinde (Silivri ve Beşiktaş) ilçe belediye başkanlıklarına aday gösterdi. Uzlaşı çerçevesinde belediye meclis üyeliklerinde de ortak listeyle seçime katıldı bu iki parti. Bunun sonucu belediye meclislerinde MHP oyları geniş ölçüde (listeleri MHP adaylarını da içeren) AK Parti’ye yöneldi.
Bu ne anlama geliyor? İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis sonuçlarına bakarsak; MHP İstanbul’da 52 bin oy almış görünüyor. Oysa MHP geçen 14 Mayıs seçiminde İstanbul’da 612 bin dolayında oy almıştı. Bu durumda İstanbul’daki MHP oyunun önemli bir bölümünün Büyükşehir Meclisi’nde AK Parti’nin almış olduğu oy içinde durduğu sonucuna ulaşıyoruz. Benzer bir gözlem 25 ilçe belediyesinden 20’sinde AK Parti, 5’inde MHP’den ortak aday gösterilen Ankara için de öne sürülebilir.
Bu arada DEM Parti’nin de İstanbul’da 39 ilçeden 23’ünde ilçe belediyelerine ve belediye meclislerine aday göstermediği dikkate alındığında, “kent uzlaşıları” çerçevesinde belediye meclisi kategorisinde, bu partinin oylarından CHP’ye doğru belli bir kaymanın gerçekleşmiş olması muhtemeldir. Keza, TİP ile CHP arasında sınırlı bir işbirliğinin işlediği anlaşılıyor. Dolayısıyla CHP’nin ülke genelindeki büyükşehir meclisi oyları değerlendirilirken daha sınırlı ölçüler içinde olmakla birlikte bu faktörün de hesaba katılması gerekiyor.
İKİNCİ HESAPLAMADA CHP VE AK PARTİ GERİLİYOR
Bu tespiti dikkate getirdikten sonra, ikinci yöntemde beliren oy tablosuna göz atabiliriz. Bu tabloya baktığımızda, iki büyük partide de gerileme var. CHP’de ülke genelinde toplam oylardaki gerileme ilk yönteme kıyasla 1 milyon 605 bin dolayındadır. Yüzde 37.77’den 34.47’ye düşüyor. Gerileme AK Parti’de ise 1 milyon 489 bin dolayındadır. Yüzde 35.49’dan yüzde 32.42’ye doğru bir düşüş var. Gerileme CHP’de 3.30, AK Parti’de ise 3.07 puandır.
İlginçtir ki CHP ve AK Parti gerilerken, sıralamaya aldığımız diğer partilerin hepsinin oy miktarı yükseliyor. Belediye başkanlarında başka partilere yönelen seçmenler, belediye meclisinde kendi partilerine dönüyorlar.
Örneğin, MHP yaklaşık 2 milyon 300 bin oydan 3 milyon 15 bin oya (yüzde 6.58) çıkıyor. Keza İYİ Parti 1 milyon 735 bin oydan 2 milyon 100 bine (yüzde 4.59) yükseliyor. Yeniden Refah Partisi 2.8 milyon dolayındaki oyunu bu kez 3 milyon 189 bine (yüzde 6.96), Zafer Partisi de 800 binin üzerindeki oyunu ikinci kategoride 1 milyon 117 bine (yüzde 2.44) çıkartıyor.
Bu yönelişi sıraladığımız kümeden daha az oy almış diğer partilerde de belli ölçülerde görmek mümkün. Örneğin, Saadet Partisi 503 binden 593 bine çıkıyor.
Buradan çıkaracağımız bir sonuç belediye meclisleri söz konusu olduğunda parti aidiyetinin daha baskın hale gelmesidir.
Ancak bu kategori değerlendirilirken, daha önce değindiğimiz AK Parti-MHP uzlaşısı nedeniyle özellikle MHP oylarının bir kesiminin belediye meclisleri toplamında AK Parti oyları içinde görünmesini hesaba katmak durumundayız.
AK PARTİ’DE 3.7 MİLYONLUK GERİLEME
Öte yandan aktardığımız belediye meclisleri ağırlıklı ikinci kategorideki oyları geçen 14 Mayıs’ta da yapılan milletvekili seçimi sonuçları ile kıyaslamak bize partilerin yaklaşık on buçuk ay sonra destek zeminlerinin nasıl seyrettiğini göstermek bakımından da fikir verici olabilir.
Bu karşılaştırmada şöyle bir tablo beliriyor. Geçen 14 Mayıs’ta yalnızca yurtiçi olmak üzere 18 milyon 586 bin oy alarak birinci gelen (yüzde 35.32) AK Parti’nin, bu kez 14 milyon 850 oya gerilediğini (yüzde 32.42) görüyoruz. Özetle, 3 milyon 736 bin dolayında sert bir düşüş söz konusudur AK Parti cephesinde.
14 Mayıs’ta ülke genelinde 13 milyon 374 bin oy alan CHP, on buçuk ay sonra oyunu 15 milyon 785 bine (yüzde 34.47’e) çıkarmıştır. Artış 2 milyon 400 binin üzerindedir.
MHP, 14 Mayıs’ta 5 milyon 283 bin dolayında oy almıştı (yüzde 10.04). MHP’nin 31 Mart’ta oyu 3 milyon 15 bine (yüzde 6.58) gerilemiş görünüyor. Buna karşılık, biraz önce değindiğimiz gibi, İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerde ilçe belediye meclislerinde ortak liste gösterilmesinden kaynaklanan kayıplarını da hesaba katarsak, mantıken MHP’nin tabandaki oyunun bunun üstünde olması beklenir.
Düşüş eğrisi çizen bir diğer parti İYİ Parti’dir. Bu partinin 14 Mayıs’ta 5 milyon 211 olan (yüzde 9.90) oyu, son seçimde 2 milyon 100 bine (yüzde 4.59) gerilemiştir.
Bu karşılaştırmalarda Yeniden Refah mutlak başarı sergileyen partilerden biri olarak kendisini gösteriyor. 14 Mayıs’ta 1 milyon 505 bin oy (yüzde 2.86) toplayabilen Yeniden Refah Partisi, oyunu iki katından da fazla artırarak 3 milyon 189 bine (yüzde 6.96) gelmiştir.
Zafer Partisi’nde 14 Mayıs’ta 1 milyon 198 bin olan destek zemini sınırlı bir kayıpla 1 milyon 117 bine inmiş görünüyor. Toplam içindeki oranı yüzde 2.43’tür.
KATILIM ORANI YÜZDE 80’İN ALTINA DÜŞÜNCE
Buraya kadar aktardığımız sonuçları değerlendirirken iki önemli değişkeni de muhakkak göz önünde bulundurmalıyız: Katılım oranı ve yeni seçmenler...
Geçen 14 Mayıs seçiminde Türkiye’de 60 milyon 721 bin kayıtlı seçmen vardı. Ve bu toplamın 53 milyon 994 bini yani yaklaşık 54 milyon seçmen sandığa giderek oy kullanmıştı. Katılım oranı yüzde 88.92’ydi.
Buna karşılık 31 Mart yerel seçiminde 61 bin 430 bin dolayında seçmen kayıtlı görünüyordu. Geçen on buçuk ay içinde 709 bin yeni seçmen katılmıştır sisteme. Gelgelelim 31 Mart’ta kayıtlı 61.4 milyon seçmenden sandığa gidip oy kullananların sayısı 48 milyon 256 binde kalmıştır. Katılım oranı yüzde 78.55’tir.
Şöyle de bakabiliriz; geçen 14 Mayıs’ta yaklaşık 54 milyon olan oy kullanan vatandaşların sayısı on buçuk ay sonra 48.2 milyona gerilemiştir. Yaklaşık 5 milyon 737 bin dolayında bir gerileme söz konusudur.
Bu açıdan baktığımızda, sandığa gitmeyen seçmenlerin alınan sonuçta rol oynayan faktörler arasında önemli bir yer tuttuğunu teslim etmeliyiz.
CHP’NİN ARTIŞININ GERİSİNDEKİ FAKTÖRLER
Kuşkusuz bu seçimin öyküsünü yalnızca bu faktörle açıklamak yeterli olmayacaktır. CHP’nin oy miktarında sağladığı artışı değerlendirmeye çalışırken, sayısı 700 binin üzerindeki yeni genç seçmenler arasından bu partiye, CHP’ye anlamlı bir yönelişin meydana geldiğini belirtmek gerekir.
CHP’nin 14 Mayıs’a kıyasla oyunu 2.4 milyon kadar artırdığını hesaba kattığımızda, bu partiye birçok partiden oy geçişi olduğunu ortaya çıkıyor. Benzer şekilde geçen seçime kıyasla oyunu iki kattan da fazla artırarak kayda değer bir başarı ortaya koyan Yeniden Refah Partisi’nin büyük ölçüde AK Parti’den aldığını tahmin etmek güç değildir.