Türkiye’nin siyasal, toplumsal ve iktisadi hayatıyla ilgili önemli konuları masaya yatıran AREDA Survey’in Ocak ayı “Sosyometre” araştırmasının sonuçlarını şirketin genel müdürü Yusuf Akıniletti.
Areda’nın çalışmalarını dikkate değer bulmamızdaki en önemli faktör son seçim sonuçlarıdır… Özellikle siyasi araştırmalarındaki isabetsiz tahminleri nedeniyle anket firmalarının itibarı son derece düşüktür. Areda ise bunlar arasından sıfıra yakın yanılma payıyla seçim sonuçlarını tahmin etmeyi başarmış bir firma olarak, Genar ve Optimar araştırma şirketleriyle birlikte öne çıktı…
Firmanın Ocak ayı Sosyometre’sinde hayli çarpıcı sonuçlar var… Öncelikle İstanbul’da Murat Kurum’un durumu… Araştırmaya göre Kurum, kendisinin de ifade ettiği gibi %52 ile önde.
Ankara’da ise şartlar biraz daha farklı; Mansur Yavaş kazanır diyenler %54,8’e ulaşmış. Hatta, “Yavaş kazanır” diyenlerin AK Parti seçmeni içindeki oranı %13,1, MHP içindeki oranı ise %18,9. Yani, Cumhur İttifakı kendi seçmenlerinin tamamını Turgut Altınok adına ikna edebilirse Ankara’yı da zorlayacak gibi görünüyor.
Bir de “Sizce CHP Dem Parti ile ittifak yapmalı mıdır” sorusu var… Ortalamada yüzde 65,1“Hayır” demiş. Fakat partilere dağılım ilginç… AK Partililer yüzde 12,5 oranında “Evet, ittifak yapmalı” derken; bu rakam CHP’lilerde yüzde 63,9. Başka bir deyişle CHP içinde ittifaka karşı olanlar yüzde 36,1‘lik oranla hiç de küçümsenemeyecek boyutta… Öte yandan DEM’liler, beklendiği gibi, CHP ile ittifak konusunda çok daha hevesli: Yüzde 90,4 “Evet” demiş…
Araştırmada ‘genel başkanlık’ anlamında performans değerlendirmesi de yapılmış; Özgür Özel ile Kemal Kılıçdaroğlu karşılaştırılmış. CHP seçmeninin yüzde 72,9’u, DEM’in ise yüzde 87’si Kılıçdaroğlu’nu daha başarılı bulduklarını belirtmiş. Cumhur İttifakı ise “Özgür Özel” demiş (ortalama %93,5). Bu da hep akıllardaki o soruyu bir kez daha gündeme getiriyor:
Söz konusu sonuç gerçekleşirse yenilmeye doymayan Kılıçdaroğlu’nun önünü açar mı?..
Araştırma, toplumsal yaşamı etkileyen diğer unsurlarla ilgili de pek çok veri içeriyor. 2024 yılında enflasyonun yüzde 30’lar düzeyine indirileceğini belirten hükûmetin açıklamalarını inandırıcı bulmayanların oranı yüzde 65,6 düzeyinde imiş. Bu bağlamdaki ‘güvensizlik oranı’ AK Parti seçmeni içinde %29,3 iken MHP içinde ise %34,5. Yani, Cumhur İttifakı’nın 3’te 1’i ikna edilmeyi bekliyor.
Kurumlara karşı güvenin sorgulandığı araştırmada birinci sırada Cumhurbaşkanlığı (yüzde 36) yer almış. Muhalefete güven ise yüzde 25’te kalmış. Bilindiği üzere ülkemizdeki anketlerde ‘en güvenilir kurum’ yıllarca silahlı kuvvetler çıkardı. Son birkaç senedir bu durum değişti… Söz konusu değişimde, vesayet anlayışı zayıflarken, millî irade ve sivil toplumbilincinin yerleşmesinin etkili olduğu yadsınamaz.
Toplumu okumadan; siyasi, ekonomik ve sosyal ekosistemi anlamadan, örneğin Prof. Dr. Mustafa Aydın’ın yıllarca yaptığı “Türkiye Eğilimleri Araştırması” gibi kıymetli çalışmaları pusula edinmeden 3İ (iş-ilişki-iletişim) boyutunda karar almak, adım atmak pek akıl kârı değil gibi gözüküyor.
Günün sözü
“Bilim kitapları, doğanın kendi el yazısıdır.”
Galileo Galilei
Gözümüze takılanlar…
Önceki gün merhum Kadir Topbaş’ın vefatının 3. yıl dönümüydü. Üç defa İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı seçilmiş, Dünya Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı ile Asya Belediye Başkanları Forumu Başkanlıkları yapmış, İstanbul’da kültür mirasının korunmasına yönelik gayretleri dolayısıyla UNESCO 70. Yıl Madalyası ile taltif edilmiş, Türkiye’nin ve dünyanın gözbebeği İstanbul’a iz bırakmış bir isimdir Topbaş. Mimar kimliği, uzmanlığı elbette çok şey kattı ancak, “Ağabey” olarak anılmasından da anlaşılacağı gibi hayat felsefesi, siyaset ve yönetim tarzına da yansımış, yaptığı işlere değer katmasında önemli bir faktör olmuştu. Allah rahmet eylesin…
Pril, Tursil, Vernel gibi markalarla bilinen Türk Henkel, bu yıl ülkemizdeki 60’ıncı yılını geride bırakmış. Bugüne dek Türkiye’ye 65 milyon euro tutarında yatırım yapan firma bugün, bin kişiye istihdam sağlıyormuş. Marka, 2023 yılında Türkiye’deki 100 hanenin 90’ında yer aldığını açıklamış (Müge Akay, Med Partners). Geçen Cuma yazımızda ‘5+1 İletişim Modeli’®ni oluşturan bileşenlerden bahsetmiştik. Türk Henkel’in açıklaması, bu bağlamda, Kurumsal Performans çerçevesine girer. Markaların iletişimlerinde mutlaka yer vermesi, fakat ‘kasgösterme’ olarak da tanımlayabileceğimiz bu düzleme ‘kararında’ yüklenmesi önem arz eder.
Uzun zamandır bu kadar utandığımı hatırlamıyorum. DenizBank Genel Müdürlük binasında bir iletişim toplantısından çıkmıştık ki giriş katında, çeşitli sanat olaylarına ev sahipliği yapan GaleriDeniz’de genç bir kadının arp çaldığını gördük. Arkadaşlar, hanımefendinin hoca olduğunu, eğitim verip ardından da öğrencilerine konserler verdirdiğini söylediler. Adı; Merve Kocabeyler imiş… Tanımıyordum… Kendisiyle sohbet edince, durum anlaşıldı. Merve Hanım, Milano’da, La Scala Operası Akademi Orkestrası arp kadrosunda yer alıyormuş. Ayrıca 2015 Monako Dünya Arp Festivali Yarışması, İtalya’da 2012 Citta di Cagliari Uluslararası Arp Yarışması, Sırbistan’da 2011 Petar Konjovic Uluslararası Arp Yarışması ve Macaristan’da 2010 Szeged Uluslararası Arp Yarışması’na katılmış ve bunların tamamında birinci olmuş. Hem sevindim hem de utandım… Adını ezberlediğimiz futbolcularımız Avrupa’da nal toplarken; adını bilmediğimiz sanatçılarımızın dünyada ülkemizi aslanlar gibi temsil etmesi kayıtsız kalmaktan hicap duymamız gereken büyük bir onur…