<p class="MsoNormal" style="margin: 6pt 0cm; font-size: medium; font-family: Aptos, sans-serif; caret-color: rgb(0, 0, 0); color: rgb(0, 0, 0); line-height: 20pt;"><span lang="TR" style="font-size: 14pt; font-family: Calibri, sans-serif;">Cumhuriyet’in 100 yılı, siyasi düşünceler bakımından bir zenginlik mi serer önümüze yoksa bir yavanlık mı? Elinizdeki derleme, hem yüceltici hem “iç karartıcı” önyargılardan uzak durmaya çalışarak, Cumhuriyet Türkiye’sinin 100 yılında deveran eden siyasal tartışmaların .eleştirel bir envanterini ortaya koymayı amaçlıyor Söz konusu düşünce akımları, kendi özgül meseleleri yanında, bir yandan da hepsini yatay kesen bazı gerilim eksenleri üzerinde konumlandılar: özgünlük-taklitçilik, evrensellik-yerlilik/ millilik, sağ-sol, devamlılık-kopuş… Yine hepsine damgasını vuran bir ortak vasıf, acilcilikti. Okur, tek tek akımların kendi gündemlerini analiz eden yazılarda, bu ortak karakteristiklerin de izini sürebilecektir. Aynı gündemlere farklı düşünsel çerçevelerin bağlamı içinden bakmak da, ülkenin birçok temel ve “ezeli” meselesinin daha geniş bir perspektiften görülmesini sağlayacaktır.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="margin: 6pt 0cm; font-size: medium; font-family: Aptos, sans-serif; caret-color: rgb(0, 0, 0); color: rgb(0, 0, 0); line-height: 20pt;"><span lang="TR" style="font-size: 14pt; font-family: Calibri, sans-serif;">Düşünce özgürlüğünün hep kısıtlı olduğu, düşünceye saygı ve sevgi bakımından pek yüz ağartıcı sayılmayacak bir yüz yıldan söz ediyoruz. Derleme, bu deneyimin muhasebesinin, .bizzat bu kısıtların, bu darlığın sorunsallaştırmasına katkıda bulunması umuduyla hazırlandı.<o:p></o:p></span></p>
Ceren Lord
Ceren Lord bu kitapta, Türkiye’nin kuruluşundan itibaren bir ulus-devlet oluşturulması amacıyla İslâm’ın nasıl kullanıldığını, İslâmî seferberliğin devlet eliyle ve devlet aygıtları yoluyla nasıl güçlendirildiğini anlatıyor. 2002 seçimlerinden sonra iktidara gelen AKP’nin Türkiye’yi “İslâmileştirmeye” başladığına dair genel kanının aksine, bunun yeni bir olgu olmadığını, yerleşik bir devlet geleneği olarak kullanıldığını ortaya koyuyor. Cumhuriyet’in Doğuşundan AKP’ye Türkiye’de Din Siyaseti, Diyanet’i de ihmal etmiyor. Bu kurumun ortaya çıkış nedenlerinden günümüzde elde ettiği güce, Sünnilere tanınan ayrıcalıklardan diğer dinleri ve mezhepleri dışlamaya uzanan bir yelpazede Diyanet’i mercek altına alarak din-devlet ilişkilerine çokyönlü bir açıdan bakıyor. Lord, Türkiye’deki din politikalarını yalnızca sekülerlik-İslâmcılık ikiliğine ve çatışmasına sokmadan, daha derinlikli bir araştırma ve kavrayışın mümkün olduğunu gösteriyor.
“Devletin ordu gibi fraksiyonları dini kontrol etmeye çalışmış olabilir, ama Diyanet buna nasıl tepki gösterdi, hangi stratejileri benimsedi ve hangi ölçüde başarılı oldu? Bu kitap bunun hiçbir şekilde tek yönlü bir ilişki olmadığını ve Diyanet’in de kamusal alanın ve ahlâkın İslâmileştirilmesi amacıyla şimdiye kadarki çalışmalarda ihmal edilen bir şekilde mücadele etmek için her bir fırsatı kullanarak kendi alanı ve otoritesini genişletmek için stratejik olarak manevra yaptığını gösteriyor. Bu şekilde kitap aynı zamanda İslâmcı hareket ve AKP’nin yükselişiyle ilgili alternatif bir değerlendirme sunuyor.”
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın siyasal sürecini anlatan bu kitapta, usta tarihçi Erik Jan Zürcher, okurlara, bu partinin kökenleri ve eylemlerinden yola çıkan bir inceleme sunuyor. Cumhuriyet tarihinin bu ilk çok partili yaşam denemesinde, savaştaki rolü nedeniyle önemi ve saygınlığı tartışılamayacak olan bir lidere karşı ve ona rağmen muhalefet olmaya çalışmanın ve daha sonra iktidar için verilen mücadelenin detaylarını bulacaksınız.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası(TCF), Türk siyasal yaşamının ilk bağımsız muhalefet partisi girişimidir. Cumhuriyetin kuruluş döneminde iktidar için yapılan mücadelenin şekli, en açık biçimde bu muhalefet partisinin varlığında gözlenir. Savaştaki rolü nedeniyle önemi ve saygınlığı tartışılamayacak olan bir lidere karşı ve ona rağmen muhalefet olmaya çalışmak, kendi düşüncelerini, politik perspektifini açıklamak ve bunun propagandasını yapmak ve nihayetinde siyasal iktidarı elde etmek için mücadeleye girişmek... terakkiperver Cumhuriyet Fırkası bugün doğal karşılanan bir siyasal mücadele yöntemi olarak sayılacak adımları atarken, partinin varlığı hegemonik siyasal elit tarafından bir ihanet şebekesinin girişimi ve komplosu olarak algılandı. O dönemki siyasal iktidar ve en önce de Mustafa Kemal, sürecin en başından itibaren, böyle bir muhalefet partisini emelleri gizli bir grubun- yani eski İttihatçıların, ordu kumandanlarının, padişah ve hilafet yanlılarının içinde olduğu bir fesat topluluğunun- girişimi olarak algılamayı tercih etti. İzmir Suikasti davasıyla başlatılan siyasal temizliğe giden yolda TCF deneyimi, bir yandan siyasal alanın hakimiyetinin kimlerde olduğunu gösterirken, diğer yandan iktidara siyasal “hasımlarını” seçme ve bertaraf etme imkanı sundu.
“YAPABİLİRSİNİZ; SİZ GENÇLER BİZİM BAŞARAMADIKLARIMIZI BAŞARABİLİRSİNİZ!”
55 ağa feryat figan nasıl gözaltına alındılar? 27 Mayıs darbesinin yarattığı hapishanelerden Sivas Kampı neydi? Kampta tutulanlar hangi suçla itham edildiler? Darbecilerin çıkardığı 105 sayılı Kanun tehcir kanunu muydu? “TBMM’ye, 105 sayılı Kanun’u kaldırmak için milletvekili seçilip geldim!” dediğimde İnönü ne tepki verdi? Meclis, silahların gölgesinde nasıl açıldı? “Hayatımızla oynuyorsun!” diyen CHP Grubu niçin isyan etti? 105 sayılı Kanun’u ne koşullar altında kaldırdık? Mektuplu vesayet neydi? 12 Mart Muhtırası kimleri sevindirdi? İnönü kimin için “Zamirini gizleyen adam!” dedi? Meclis Başkanlığı için adım geçince Ecevit ne yaptı? İsmet Paşa, AP’ye geçme isteğimi nasıl karşıladı? Celal Bayar’a neleri rapor ediyordum? Kâmran İnan’ı Demirel’e karşı kimler kışkırttı? Cumhurbaşkanı adayı olmam neden istendi? Evren, 12 Eylül darbesi öncesi bizleri nasıl izliyordu?
...
Beş dönem milletvekili, CHP’de “TBMM Grup Yönetim Kurulu Üyesi”, AP’de “Devlet Bakanı” ve “Grup Başkan Vekili” olarak görev yapan siyasetçi Gıyaseddin Karaca’nın anıları, tanığı olduğu “55’ler Olayı’nı” vicdanına sığdıramayıp, 105 sayılı Kanun’u kaldırabilme ideali ile siyasete atılan bir hâkimin, silahların gölgesinde açılan parlamentoda vermiş olduğu insan hakları mücadelesini aktarmakla kalmıyor; 27 Mayıs’tan 12 Eylül’e, siyasi tarihimizin gölgede kalmış gerçeklerini de gün yüzüne çıkarıyor. Karaca’nın siyasi anıları, genç kuşaklara demokratik hukuk devleti bırakabilmek adına hangi taşlı yollardan geçilmiş olunduğunun belgesi niteliğinde.
Türkiye’de demokrasinin kuruluş öyküsüne yeniden bakmak, geçirdiği evreleri görebilmek, bugünün Türkiye’sini okuyabilmek için Demokrasi: Türkiye Serüveni kitabında İlkay Sunar, bize özgün bir bakış açısı, temel bir başvuru kaynağı sunuyor.
MHP için 1991-2003 dönemi, özel bir dönemdi. Büyük bir popülerleşmenin tadına vardı... “Marjinallikten”, “merkez partisi” konumuna terfi etti... Tarihinin en büyük oy oranına erişerek hükümet ortağı oldu... Sonra 2002 sonunda yeniden parlamento dışı kalarak ağır bir krize girdi... Bu dönem aynı zamanda, hareketin kurucu ve simge-lideri Alparslan Türkeş’in ölümünün ve Türkeş-sonrası bir MHP’nin oluşumunun gerçekleştiği bir dönemdi. Devlet Ocak Dergâh adlı kitaplarında ülkücü hareketin 12 Eylül 1980 sonrasındaki yaklaşık 10 yıllık krizli dönemini ele alan Tanıl Bora ve Kemal Can, Devlet ve Kuzgun’da, MHP’nin 1991 sonrası bu özel dönemini inceliyorlar.
Kitap, bir cephesiyle, 1990’lı yılların ‘ruhunu’ teşrih masasına yatırmaktadır. 1990’lı yıllar, Türkiye’de milliyetçiliğin yeni bir bahar yaşadığı bir dönemdi. ‘Yeni’ MHP, bu dönemin ruhuyla/havasıyla yeniden şekillendi ve bizzat o ruhun/havanın oluşumuna katkıda bulundu. Türkiye’ye yeni bir modernleşme dalgasının çarptığı bu dönem, sadece MHP’nin değil ‘toplam’ Türk milliyetçiliğinin yeniden biçimlenmesinde özel bir öneme sahiptir. Dolayısıyla, kitabı, Türkiye’nin yakın siyasal tarihinin mühim bir onyılının siyasal iklimine dair bir inceleme olarak da okumak mümkündür. Bu iklim çerçevesinde, MHP/ülkücü hareketin ötesinde genel olarak Türkiye’de milliyetçiliğin ‘işleyişine’ dair bir tartışma olarak da okumak mümkündür.
"... Milliyetçi zihniyet nazarında Kürt Meselesinin nasıl görüldüğüne, ‘Türk Dünyası’ perspektifine, devlet telâkkisine, ülkücü ideolojiye, 90’ların ‘pop’ milliyetçiliğine ilişkin bölümlerde ya da diyelim ‘ülkücü mafya’ meselesine ilişkin kimi alt-bölümlerde, kronolojik bağlamından özerk olarak da bir anlam ve önem ifade eden müstakil konular incelenmektedir."
Tanıl Bora/Kemal Can, “Sunuş”tan
“Her başlangıç, geriye doğru bir sıçramayı ve geçmişle yeniden hesaplaşmayı, bir başka deyişle geleceğe uzanmak için geçmişin mirasıyla yeniden ilişkilenmeyi gerektirir. Bu başlangıcı bize sunacak miras, belki de Türkiye’de en az anlaşılmış siyasal düşünce olan cumhuriyetçi geleneğin demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesinde yatıyor.”
Erdoğan’ın başkanlık sistemi kanun hükmünde kararnamelerle, denge-denetleme mekanizmalarının neredeyse ortadan kaldırılmasıyla, haksızlık/hukuksuzlukla ve aşırı merkeziyetçi bir yapıyla anılıyor. Bunların her biri, bir toplum için oldukça ciddi bir problemken, Türk tipi başkanlık sistemi bütün bu problemlerle birlikte ayakta durabiliyor.
Zafer Yılmaz, Erdoğan’ın Başkanlık Rejimi: İstisnai Cumhuriyetten Parsellenmiş Devlete kitabında, Erdoğan rejimini çelişkileriyle birlikte anlamanın yollarını arıyor. Farklı mecralarda yayımlanmış yazılarını bir araya getirdiğimiz bu kitap, böylece kurumsal yıkım, olağanüstü iktidarın inşası, stratejik yasallık, yurttaşlığın marjinelleştirilmesi gibi rejimin farklı bileşenlerine odaklanmayı mümkün kılıyor. Bunun yanında, cumhuriyetçi demokrasi kavramını öne sürerek bir reçete değilse bile yeni bir başlangıcın toplumsal motivasyonunu rejim tartışmasına dahil ediyor.
Mevcut rejim tartışmalarına nitelikli katkı sunan, öğretici olduğu kadar davetkâr bir çalışma...
Siyasett Kitaplığı Türk siyasal hayatıyla ilgili Cumhuriyet döneminde yayınlanan Türkçe ve yabancı dildeki eserlerin pratik bir formatta listelenmesini ve kullanıcılarımızın hizmetine sunulmasını amaçlıyor.
Başta üniversitelerde siyaset bilimi eğitimi alan gençler olmak üzere, ülkemizde ve yurt dışında Türkiye’deki siyaset dünyasına ilgi duyanlar için Siyasett Kitaplığı’nın güçlü bir referans kaynağı olmasını arzu ediyoruz.
Zaman içerisinde bu menü başlığı altındaki yayınları güncelleyerek kitaplığımızı daha da zenginleştireceğiz.
Türk siyasetine ilgi duyan Siyasett.com kullanıcılarının bu çalışmamıza katkı sunmalarından memnuniyet duyacağımızı da belirtmek isteriz.
Bu listede bulunan eserlerden böyle bir çalışmada yer almamasını düşündükleriniz veya listeye eklenmesini önereceğiniz eserler olursa bu sayfanın altında yer alan linki tıklayarak bu görüşlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.